Faturalar traducir inglés
3,105 traducción paralela
Faturaların altında.
Old TM receipts.
Jackie işini bıraktı, aile her şeyini ödediler faturalar, kira.
I mean, Jackie quit her job, the couple paid for everything... bills, rent.
Ona parası ödendi, sana ödendi ve kardeşinin okulunun faturaları bir gecede kayboldu.
She gets paid, you get paid, your brother's medical school bills vanish overnight.
Ödemem gereken faturalar vardı.
I had bills to pay.
Son iki ayın kredi kartı faturalarını buldum.
I got his credit card charges for the last two months.
Kulübünden faturaların var, terzinden var, mobilyalar için var...
You have bills at your club, with your tailor, bills for furniture...
Kulübünde faturaların varmış.
You have bills at your club.
Faturalar ödenmemiş değiş, sadece daha ödenmemiş, ama ödenecekler.
They're not unpaid, they're just not paid yet. But they will be.
Bir süreliğine faturaları ödeyen aptal bir diziydi, hepsi bu.
All it was was this dumb show that paid the bills for a while.
Tüm telefon faturalarım elimde, kastettiğiniz buysa tabii.
I have all my phone bills, if that's what you mean.
Faturaların asıllarını getirmedim.
I didn't record the actual conversations.
Zamanında faturalarını ödesinler diye müşterilerle uğraşıyorum ben.
I'm trying to get my customers to pay their goddamn bills on time.
Ödenecek faturalarım, kiralarım var.
I have a lot of bills. I got rent to pay.
Borçlu olan biri evinize gelir faturalar, hapisteki arkadaşlar vs.
Somebody would come up to your house when it was due, car notes, light bills, you know, friends in jail.
- Faturaları ödüyor.
- Pays the bills.
Bakalım... bugünlerde faturaları kim ödüyor?
Let's see... what's paying the bills nowadays?
Anlamı şu, evlilik cüzdanımız var ve faturaları ben ödüyorum.
Means we have a marriage license and I pay all the bills.
Diğer faturaları ödedim ve Volvo'nun sigortasını yeniledim.
All the other bills are paid, and I renewed the insurance on the Volvo.
- Faturalar falan ne alemde?
- How are the bills and stuff?
Faturaları ödemek zor olmalı.
Should you be difficult to pay the bills.
Yani, faturalarımızı ödüyor.
And, you know, it pays the bills.
Faturalarını kontrol et.
Check your receipts.
Sonra e-maillerini kontrol edip faturaları ödersin.
Then you check e-mails and pay bills.
Faturalar daha yeni başladı, Leo.
The bills have only just begun, Leo.
O evdeki faturaları ben ödüyorum.
I pay the bills in that house!
İki yıllık sıkıcı avukatlığın, halka açık davaların ve devasa faturaların ardından.
After two years of banal lawyering, publicized hearings and huge bills.
Şimdi buna faturaları bölmeden param bile yetmiyor.
Now I can't even afford to do that without splitting the bills.
Bak bunlar hotel faturaları.
These are hotel receipts.
Aşırı faturalar.
Overfilling.
Baban ölüm döşeğindeyken faturalarını Miller'ın ödediğini biliyorum.
I know that Miller paid his bills while he was dying.
- Faturalarını zamanında ödüyorlar.
- They pay their bills on time.
Faturalarını ödeyebilen bir takım.
Team that pays the bills.
Seninle bu konuştuğum için üzgünüm ama faturalar için $ 15'ın var mı?
Sorry to bother you with this, but do you have the $ 15 for utilities?
Elektrik, su faturaları ve çöpleri boşaltmak hakkında...
Water, utilities, electricity, taking out the garbage.
Tüm lanet borçlarımızı ve faturalarımızı kapatabilirdik.
And we could pay off all our fucking debts and all our bills forever.
Sadece faturalar, reklamlar ve faturalar, faturalar, faturalar.
- NO, JUST BILLS AND ADS AND BILLS, BILLS, BILLS.
Yıllar su gibi geçti ve ardından çocuklar faturalar ve sorumluluklar geldi.
The years passed quickly and with them came children, bills, and responsibilities.
Kızımın ödenmemiş harç faturaları hakkında konuşarak senin o değerli vaktini mi harcıyorum?
I'm sorry. Am I wasting your little window of opportunity by talking about my daughter's unpaid tuition bills?
Ama faturalar çığırından çıktı ve sonunda tahliye taahhütnamesi geldi.
But the bills got out of hand and I finally got an eviction notice.
Şarap tüccarlarından, mücevhercilerden, bahisçilerden gelen faturalar var elimde.
I see bills from vintners, bills from jewellers, from bookmakers.
Bilirsin, kullanılamaz faturalar...
You know, unusable bills.
Paranın kullanılamaz faturalar kasa dairesinde olduğunu sana düşündüren ne?
What makes you think that it's in the unusable bill vault?
Faturaları ödemeyi, para çekmeyi unuttuğu oluyor.
She forgets to open bills or cash checks and...
Faturaların kısa sürede ödenmesi gerek
Of the bailout, but also disappointed that we're at this point, making it clear that changes need to be made to the bill.
Heybenizde arama emirleri ve faturaları bulduk.
We found your "wanted" posters... and book of figures in your saddle bags.
Bak, çocuklar senin uğraşın, faturaları ödemek de benim.
Look, kids are your strong suit, mine's paying the bills.
Çocuklar senin uğraşın, faturaları ödemek de benim.
Kids are your strong suit. Mine's paying the bills. That's the plan.
Bay Bowman'ın elinde o faturaların Bay Smith'e gönderildiği hakkında bir belge var mı?
Does Mr. Bowman have proof of these bills ever having been sent to Mr. Smith?
O ata iki yıl boyunca baktığını ve faturalarını ödediğini unutma.
You keep in mind he's cared for that horse two years with footing the bills himself.
Faturalarınız baya birikmiş.
You're not picking up your bills.
Organize suçlulara yaptığınız ödemelerin faturaları hakkında ne diyeceksiniz?
Well then, how do you explain your payroll links to organized crime?