Fiddle traducir inglés
774 traducción paralela
Benimle bir öyle bir böyle oynayan cadıya dönmüşsün.
You've become a master at playing me like a fiddle to fit your whim.
Yağ satarım, bal satarım, ustam öldü, ben satarım!
Hi diddle diddle, the cat and the fiddle, this time I think we go through the middle.
Alvin, neden sizin patronunuzun dosyalarıyla haşır neşir olsun?
Why would Alvin fiddle around with your boss's accounts?
İkinci sınıf ucuz aktörlere layık önemsiz bir rolde oynamam.
And I'm not going on to play second fiddle to any cheap English ham.
Artık tepemde istediğiniz gibi dans edemeyeceksiniz.
I'll show them they can't fiddle with old Firefly.
Dinle Byam.
You can flog those fellows, starve them but they'll bob up again with a fiddle. Listen, Byam.
İki senedir bu gazetenin gölgesinde kaldım!
For two years I played second fiddle to this paper!
Orada öyle dikilip durma.
Well, don't stand there fiddle-faddy.
Bir hokus pokus yaptı... aslanlar, maymunlar donakaldı.
Got a hoca-hoca-pocus and a fiddle-dee-dee... that can charm a lion or a chimpanzee.
Bir keman gibi sağlam.
Fit as a fiddle.
- Onlara günlerini göstereceğiz.
- We'll show them! Fiddle-dee-dee.
Saç-ma-lık!
Fiddle-dee-dee!
Saçmalama Melly!
Fiddle-dee-dee, Melly.
Erkekler için eğlenceli demek istedin herhalde.
Fiddle-dee-dee!
Ah, saçmalama!
Oh, fiddle-dee-dee!
Ed, hareketli danslarda Todd da kare dansında iyi.
- Well, I'm a-telling you... The way I figure, Ed's better at the jigging and Tod can sure fiddle a square.
Niyeki, turp gibi sağlam olduğumu söyledi.
Why, he says I'm fit as a fiddle.
Nero'ya benzeme Ve vaktini harcama
Don't be like Nero And fiddle away your time
- Palavradır.
No, fiddle-faddle.
Bir yaz gecesi delikanlılar, güzel bir kızın penceresinin altına orkestra getirirdi. Bir flüt, arp, keman, viyolonsel, kornet, bas viola yıldızların altında müziklerini yapardı.
Of a summer night young men would bring an orchestra under a pretty girl's window and flute, harp, fiddle, cello, coronet, bass viol would presently release their melodies to the dulcet stars.
Geçen gece burada biraz fazla içmiş ve ona serenat yapan kontrbası bir güzel parçalamış.
Took a bit too much to drink the other night right out here. And stepped clean through the bass fiddle serenading her. MAN 1 :
Şuna inanıyorum ki, eğer kontrbası kırmamış olsaydı, Isabel asla Wilbur'u kabul etmezdi.
The fact is I believe if he hadn't broken that bass fiddle Isabel never would have taken Wilbur. Ha, ha.
Bu kanınız doğruysa, Gene'in kontrbası kırmasına sevindim.
If your notion is right, I'm glad Gene broke the fiddle.
- Sapasağlam.
- She's fit as a fiddle.
Cesaret mi?
Fiddle-de-dee!
Holmes, neden kemanını da götürmedin?
Holmes, why didn't you take your fiddle with you?
# And then presto, chango fiddle-dee-dee #
And then presto, chango fiddle-dee-dee
- Turp gibi.
Fit as a fiddle. - I'm so glad.
- Tam formumdayım.
- Fit as a fiddle.
Bakın, turp gibiyim!
Look, I'm fit as a fiddle!
Holmes, beni çıldırtıyorsun, orada durmuş pis kemanını gacırdatıyorsun, sanki dünyada hiç tasan yokmuş gibi.
Holmes, you drive me raving mad standing there scraping on that filthy fiddle as if you haven't got a care in the world.
İyi zırvalar.
Well fiddle sticks.
Sabaha turp gibi olacaksın.
You'll be as fit as a fiddle in the morning.
- Formumda olduğumu :...
- That I was fit as a fiddle.
Yani gerçek bir keşif yapma şansı kucağımıza kendiliğinden geldiğinde Young, Goodheart ve diğer bütün herkesi ikincil bir oyuncakla oynatmak istiyorsunuz.
So you're willing to play second fiddle to Young and Goodheart and the others when the chance to make a real discovery falls into our laps.
Klarnet, zurna, keman ve borazan trompet ve timpani
Clarinet, bugle horn fiddle and flugelhorn Tenor kazoo and the timpani too
Ve kemanla çalınmış ilk parçamız.
Und we have the first theme which is naturally played on the first fiddle.
Bizi kemanların mutlu olduğu ikinci bölüme götürür.
Which brings us to the second movement where the fiddle is happy.
Küçük keman öyle çürür ki, köprüsü düşer.
The little fiddle is so "putrefied," her bridge falls out.
Küçük keman ve trompet evlendi
Happy little fiddle and trumpet are wed
Bu yüzden kemanın sende kalsın Yayın da
So you can keep your fiddle And your bow
Çal bakalım, çal bakalım O kemanını
Fiddle up, fiddle up On your violin
Çal, çal, çal, tam ortasından Eski tarz kemanını
Fid, fid, fid, fiddle the middle Of your ragtime violin
Baksana, turp gibiyim.
Look, I'm fit as a fiddle.
- İzin olayını nasıl halletti?
- How'd he fiddle the permit?
Ama keşke ikinci keman dersi alsaydım.
But I do wish I'd taken lessons on the second fiddle.
Tıpkı Sherlock Holmes ile kemanı gibi.
Oh, it's just like Sherlock Holmes and his fiddle.
Ortalikta avini arayan hayvan gibi dolaniyorsun.
Just fiddle-footed, smelling the wind for scent.
Seni ayaklarimin altinda çignemem gerekir.
I should smash your face in, running off with this fiddle-foot like that.
- Bir keman gibi sağlamım.
- Fit as a fiddle.
Biraz keman da dinleyebiliriz.
Might have some fiddle music.