Fix traducir inglés
25,252 traducción paralela
Ne bekliyorsun bitti mi
What are you waiting for? Quick fix!
Bunu düzeltebiliriz.
We can fix this.
Biz bunu yapamayız.
We are not the guys to fix this.
Bronco ne kadar güvensiz araç olduğunu bir şekilde göaterecek. Çünkü kendi gibi kullandığında ve bir şeyleri bozmaya başladığında benden tamir etmemi rica edecek ve ben de hayır diyeceğim.
The Bronco will somehow show how incredibly unreliable they are,'cause once he drives Like himself and he starts breaking stuff, then he's gonna ask me to fix it, and I'm gonna say no.
Nasıl toparlayacağız bu işi?
How do we fix it?
Ben düzelteceğim.
I'll fix it.
Sorunlarımızı çözeceğiz.
But we're gonna fix what's wrong with us.
Sana bunu düzeltmen için bir servet ödüyorum.
I am paying you a fortune to fix this.
O yüzden düzelt bunu.
Now fix it.
Bana, bunu düzeltebileceğini söyle.
Tell me you can fix this.
Tamir için sakızdan fazlası gerekecek.
It's gonna take more than chewing gum to fix it.
Bazen bir yıkım, bozuk olanı düzeltmek için gereklidir.
Sometimes a purge is necessary to fix what's broken.
Bu durumu düzelt!
Fix it.
Düzelt şunu.
- Fix that.
Tamir edebiliriz umarım.
I just hope we can fix it.
- Kolay bir tamir değil.
- It's not an easy fix.
Sinirsel faaliyet normal hâle gelmezse, vücudu onarmak anlamsız.
But if they can't normalize his neural activity, it won't matter how well we fix his body.
Bunu düzelteceğiz.
We're gonna fix this.
Anlamadığın şey düzeltmek için ne kadar kararlı olduğum.
But you don't understand how I intend to fix it.
Senin sorunlarını çözmeyeceğim, Kara.
I will not fix things for you, Kara.
Bayındırlık'ı, burayı düzeltmesi için görevlendireceğim.
I'm going to get Public Works down here to fix them.
Tamam, bana bu parçaları bulmanı istiyorum. Böylece balkabağı arabanı tamir edebilirim.
Okay, so these are the parts that I need you to get so that I can fix your pumpkin carriage.
Sindrella'nın balkabağı arabasını tamir etmeye.
To fix Cinderella's pumpkin carriage.
Kendinize gelin, millet!
Fix this, please!
Seni nasıl düzelteceğiz?
How do we fix you?
Tamir edebilir misin?
Oh. Can you fix it?
- Elimizde tamir edecek alet yok.
But we don't have tools to fix it.
Garaj kapısını tamir etmeye çalıştığınızı hatırlıyor musun?
Remember the time the two of you tried to fix the garage door?
Bu işi düzeltmemiz gerektiğini biliyorsun.
You know, we need to fix this.
O kadar elini düzelttim, yanıma gelip de bir selam vermek yok mu?
So I fix your hand up and you're not gonna come over and say hello?
Seni uzaklaştırmamın işleri düzelteceğini düşündüm.
I thought pushing you away would help fix things.
Bu yüzden düzeltmeme izin ver.
So-so let me fix it.
Lobotomi onu düzeltmez.
A lobotomy is not gonna fix him.
O piçi bulup tedaviyi kendim...
I'm gonna fix this.
Ve sonrasında Rene, göğüs büyütmenin onlarda işe yaramadığı konusunda tüm fotoğraflarımda hashtag olması gerektiğini söyledi.
And then Rene said that all my pictures should have hashtag, boob job won't fix this on them.
El fenerimi tamir edersen bulaşıkları yıkarım.
You can fix my flashlight. I'll go clean cups.
Dolabını tamir etmek kolay.. ... fakat ya kızların?
Your wardrobe will be easy to fix, but your girls?
Sorun yok, halledebilirim.
That's okay ; I can fix that.
Bunu düzeltmenin bir yolu olmalı.
There will be a way to fix this.
Taşınmanın her şeyi düzelteceğini düşünüyor ama düzeltmeyecek ve bir sonraki mükemmel yere doğru yola koyulacağız.
She thinks it's gonna fix everything, but it won't, and we'll be on to the next perfect place.
Sikim kalkmıyor diye ilaçlarımı bıraktım, şimdi de her şeyden korkuyorum ama bu ot birazcık yatıştırıyor yani yasadışı, geçici bir çözüm oldu.
I went off my meds because my dick didn't work, and now I'm totally freaked out by everything, but this pot is mellowing me out, so, that's an illegal temporary fix.
Bu hoş bir şey değil tabii ama itiraf edip bedelini ödemişsindir herhalde.
Well, that's... that's not great, but I assume you confessed and paid to fix it.
Buradayken sana randevu falan ayarlamasına izin verme.
Don't let her fix you up with any blind dates while you're here.
Kurban olduğum fikrine odaklanınca saldırmak istiyorum.
I took part. When I fix on the idea that I'm a victim, it makes me want to lash out.
Tamir edeceğim.
I'll fix that.
- Ve bazen canını sıkan şeyler olduğunda, onu düzeltmek yerine,'Seni anlıyorum.'demem gerekiyor.
- And when something's bothering you, sometimes I should just say, "I understand," instead of trying to fix it.
Okul sorunlarımızı çözmesi için altı yaşında bir kızdan mı yardım istiyorsun?
You are asking a six-year-old girl to fix this school's problems.
Anladıysan küpelerini düzelt.
Fix your earring if you copy.
- Bu durumu düzeltmen gerek.
You have to fix it.
Sinirli ve savunma halinde bir şeyleri yoluna koyacağını umduğun için cevap arıyorsun.
You are edgy and defensive, and you're demanding answers with the idea that it'll fix things, but it won't.
Şunu tamir edeyim.
Okay. I'm gonna fix it.