English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ F ] / Flashlight

Flashlight traducir inglés

1,424 traducción paralela
Çünkü birisi sana fener tutacak olsaydı bunu fark ederdin.
Because you would've noticed somebody shining a flashlight on you.
Fenerimin pili yoktu.
My flashlight didn't have any batteries.
Canlandırırız. Senin şu üç pilli elektrik var.
This three battery flashlight of yours...
" Jasper ve Amos el fenerini çukura tuttu.
" Jasper and Amos shine the flashlight into the hole.
- El fenerini kullan.
- Use your flashlight.
El feneriyle kovalamaca oynuyorduk.
We were just playing flashlight tag.
Fener getireyim.
I'll get a flashlight.
Bir çeşit el feneri!
Darn, that's some flashlight!
Elindeki güzel bir el feneri... kel.
That's a nice flashlight you got there... baldie.
Fenerleri yakın.
Flashlight.
Dün geceyi bir fener ve Polaroid'le mekanı araştırarak geçirdim.
I spent last night poking around the site with a flashlight and a Polaroid.
Cherokee'lerin binlerce yıldır el feneri kullandığını unutmuşum.
I forgot the Cherokee had been using the flashlight for thousands of years.
Elfeneri vardı.
And he had a flashlight.
Çünkü elfeneriyle balık yakalayamayacağına 100 bin dolarına... bahse girmiştim ve kaybettim.
Because I bet you 100 grand that you couldn't catch a salmon with a flashlight and I lost.
Oh, el feneri!
Oh, flashlight!
Feneri ona doğru tut.
Shine the flashlight on him.
El fenerimi al da, içini görmeme yardım et.
Here, take my flashlight now and help me guide it in.
- El feneri?
- A flashlight?
Işığın da yok.
You have a flashlight, all right?
- Sence fenere gerçekten ihtiyacım olacak mı?
Do you really think that I'm gonna need a flashlight? And this.
El feneriyle bizi mi öldürüceksin?
Are you going to kill us with a flashlight?
El feneri mi?
Flashlight?
Elektriği kes ve bana bir el feneri ver.
Cut the power and give me a flashlight.
Evde el fenerin varmı amca?
Do you have a flashlight in the house?
Benim fenerim olacaktı.
I've got a flashlight!
El fenerinden daha az dikkat çeker.
Less conspicuous than a flashlight.
Feneri aldın mı?
Got the flashlight?
Işıldağı buraya bırakıyorum.
I'll leave the flashlight here.
El fenerini bana ver.
Pass me the flashlight...
Tüfeğinin ucunda fener vardı herhâlde. Yangından kaçan av hayvanlarını gözlüyormuş.
Probably had a flashlight at the end of his rifle, spotted game running from the fire.
Sen çamaşır odasında bir el feneri bulacaksınız.
You'll find a flashlight in the laundry room.
El fenerim var.
- I got a flashlight.
Biri ona.. el feneriyle vuruyor.
Somebody hit her... with a flashlight,
Tamam, şimdi feneri tut.
- Okay, now just hold the flashlight.
Batıracağına iki tüp güneş kremi ve el feneri koyuyorum.
I got two tubes of sunscreen and a flashlight says he chokes.
Fenerin mi vardı?
You have a flashlight?
Bana bir el feneri ver.
Throw me a flashlight.
Sonra da elinde feneriyle bir polis gelip ışığı üstümüze tutmuştu.
Then that cop came with his flashlight and was shining it on us in the water.
Bunca yıl tamir işlerinde sana yardım ettiken sonra... nihayet sen benim için fener tutmak zorundasın.
After all the years me helping you fix stuff... you finally have to hold flashlight for me.
İki defasında sizi su altında çalışan bir fenerle takas etmeye çalışan birine tapmak zorunda kalmak gibi bir şey.
What it was like to look up to... No, to worship someone who on two occasions tried to trade you for an underwater flashlight.
Feneri alıp gider bakarız.
We'll take the flashlight and go look.
Opal, feneri al.
Opal, take the flashlight.
- Bana el fenerini ver.
- Give me the flashlight.
Bana el fenerini ver, Denny.
Give me the flashlight, Denny.
Eğer elektriği kesintiye uğratıyorsa fenerim nasıl yanmaya devam etti.
If they disrupt electricity... how come my flashlight still worked?
Arabaya doğru yürüyor, onlara el feneriyle yaklaşıyor feneri yüzlerine tutuyor böylece onu göremiyorlar.
Walks up to the car, approaches them with a flashlight, shines them right in the face so they can't see his.
Küçük bir el fenerini silahımın namlusuna bağladım.
What I did was tape a small pencil flashlight to the barrel of my gun.
Kendini sarhoş etmiş sonunda titrerken bulmuşlar bana o el feneriyle o kadar çok vurdu ki, fener kırıldı.
She finally drunk herself.... Found her shivering.... She hit me so many times with that flashlight... she broke it.
Feneri veririm tutman için.
I'll even let you hold the flashlight.
Sen şu üç pilliyi ver de güzel kımıldasın.
Hand me your flashlight then.
Adam'ın el feneri yok muydu?
Adam didn't have a flashlight?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]