Flexible traducir inglés
822 traducción paralela
- Eger eklemleri esnekse edebilir.
- He could move if it had flexible joints.
Bak, böyle tasarlarsak, dalïs elbisesi ilkesine göre buralarda esnek eklemlerle, ama oksijen tutabilecek sekilde sanïrïm ise yarayabilir.
Look, If we design it like this, on the principle of a diving suit with flexible joints here, yet capable of holding oxygen inside I think we'll have something.
Geçen bana yepyeni esnek bir kızak verdi.
He gave me a brand-new Flexible Flyer sled last year.
Anne, hiç müsamaha göstermiyorsun.
Mother, you aren't flexible at all.
- Gayet esnek.
- She's flexible.
- Bu her şeyi halleder.
- That makes it all OK, huh? - Get flexible, Woodruff!
Zaman biraz esnektir. Sizin dünyadakine benzemez.
Time is quite flexible, you understand, not like your earthly experience with it.
Esnek olacaksın, değil mi?
You'll be flexible, won't you?
Belki alelacele verdiğiniz bir kararı yeniden gözden geçirmeyecek kadar katı değilsinizdir!
Are you flexible enough to reconsider a perhaps hastily formed opinion?
Ama özel bir metalden.
A really flexible metal.
Senin gibi oyuncular, sabit fikirli oldukları için kaybediyorlar.
The problem with people like you is that you don't have a flexible mind.
Mecbur kalınca insanın nasıl esnek olabileceğine şaşarsın.
You'd be surprised how flexible a man can be when he has to.
Hafif, esnek, sağlam, mükemmel dengelenmiş
It's light, flexible, strong, perfectly balanced.
Gözleri hareketli, geniş kamera lensleri gibi.
Their eye is flexible, like a large camera lens.
İnsan vücudu dünyadaki en esnek alettir.
The human body is the most flexible instrument in the world.
Bileğini.. Biraz daha esnet.
More flexible in the wrist.
Bir ayağın yerde, kolların tamamen açık ve esnek dur.
One foot on the ground, arms wide open, and stay flexible.
Vücudu öyle esnekti ki.
Her body was so flexible!
Genelde eklemleri esnek olmayan yaşlı kadınlar bu sorunu yaşar.
Usually older women with less flexible joints have this trouble.
Esnek davranan erkekleri severim.
I love flexible men.
Daha esnek birine ihtiyacımız olduğunu farkettim.
It occurs to me we need someone more flexible.
Bununla birlikte, yeni öğrenme durumlarında, oldukça esnek ve yumuşak bir tepki oldukça belirgin.
However, an extremely flexible and pliant response to new learning situations is highly marked. - Go ahead, doctor.
Pedal çevirme, kasları geliştirerek bacak kaslarını esnek hale getiriyor.
The pedalling develops the muscles to keep the leg muscles flexible.
Pazıların ikisi de çalışıyor ve esnek kol kaslarına kavuşuluyor.
Both muscles in the biceps are given a work-out to sustain flexible arms.
O çekerken sırt kasları çalışıyor. Böylece sırt da esnek ve güçlü hale geliyor.
As he pulls, the back muscles are brought into action in a manner that keeps the back flexible and strong.
Bizler esnek adamlarız
We're very flexible about the pay
Bilimsel adı, Yunancada "esnek" veya "eğilen" demek olan "campro" ile "sürüngen" demek olan "saurus" kelimelerinin birleşimidir.
Its scientific name is a compound of the Greek campto, which means flexible or bent, and saurus, which means lizard.
Bu yüzden ona genelde "Esnek sürüngen" denir.
Its generic name therefore is "flexible lizard."
Yani, bu konuda esnek düşünebiliriz.
Well, just so we're flexible in our thinking.
Esnek kanatlı, kolalı şapka.
Starched cap with flexible wings.
Bir kılıç hem esnek, hem de sert olmalıdır.
A sword must be flexible and yet it must be hard.
Büyük taneli kristaller kılıcın esnek çekirdeğindedir,... küçük köşeli kristallerse kesici uçta bulunur.
Large smooth crystals, at the flexible core of the sword, and small jagged crystals at the cutting edge.
Çelik örgülerle yapılan esnek zırh, koşum takımları, mahmuzlar.
The flexible armour made of steel strips, the horse trappings, the stirrup.
Fransızlardan daha yumuşaklar.
They're more flexible than the French.
Pluto yani okyanus altı boru hatları kilometrelerce uzayan esnek bir hattı.
Pluto - pipelines Under The Ocean - a flexible pipeline miles long.
Bunları saracak esnek bir şeyler gerekiyor.
We need something flexible to strap'em in.
- Hep çok esnek biriydi.
- He's always been very flexible. - Hmm.
Ama ben cömert ve esnek davranıyorum.
But I'm generous and flexible.
Çok güzel, cömert ve esnek.
That's good, generous and flexible.
Cömert ve esnek davranıyorum. Bill, hazırız.
I'm generous and flexible.
Cömert ve esnek.
Generous and flexible.
Esnek.
Well, we're flexible.
Bu çekingenliğinizi üzerinizden atıp... çalışmalarınızda daha esnek olmanızı sağlayacak.
This will serve to free you from your inhibitions to be more flexible in your service.
İlişkimizin özgürce olması senin fikrindi, hatırlıyor musun?
You wanted to keep the relationship flexible, remember? It's your phrase.
Şu an bu konuda kendimi çok esnek hissediyorum.
Right now I'm feeling pretty flexible.
Biraz esnek olabilirsiniz.
You can be flexible.
Kanat yapısı, ağır böceği kaldırabilecek şekilde son derece güçlüyken aynı zamanda her çırpışta açı değiştirebilecek kadar esnektir ve hatta böcek uçmuyorken arka tarafta kıvrılabilir.
Its wing structure is tremendously strong in order to support a heavy insect, and yet flexible enough to change its angle on each stroke and even fold back on itself when the insect stops flying.
Çok yumuşak ve esnek.
So smooth and flexible.
İnsan doğduğunda güçsüz ve uysaldır, öldüğünde ise, katı ve duyarsızdır.
When a man is just born, he is weak and flexible, when he dies, he is hard and insensitive.
Yani, yönergeler çatısı altında Şeffaf Hükümet'i bir kenara koyarak daha esnek bir duruş mu benimsemeliyiz?
You mean that within the framework of the guidelines about open goverment that you have laid down, you're suggesting we should adopt a more flexible posture?
Ağaçtan yapılma düz bir nesne ve üzerine garip şekillerin basılı olduğu parçaları var.
It's a flat object made from a tree with flexible parts on which are imprinted lots of funny dark squiggles.