English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ F ] / Flipping

Flipping traducir inglés

878 traducción paralela
Birim dönüş gerçekleştiriyor.
Flipping unit head.
- Çok az ışık vardı... ama gayet iyi oynadım.
- The lights were pretty bad... but I was really flipping them in there.
Birkaç ay sonra her zamankinden daha iyi paslar vereceksin.
In a couple of months you'll be flipping those forward passes as good as ever.
Fazla hayallere kapılma.
Don't go flipping your lid.
Galeyana geldim.
I'm flipping.
Yaklaşma bebek.
Stay away, baby, I'm flipping.
Yani kalçalarını mı çalkalıyordu?
You mean, she was flipping her hips around?
- Benimkiler çıldırmıştır.
- My family'll be flipping by now.
Deli olmalıyım.
I must be flipping my lid.
Eğer hoplayıp zıplamayı kesip suya girmezsen çok uzun sürmeyecek.
If you don't stop flipping and flopping around and get in the water you won't last long.
# Kartlar karılıyor, vızıldıyor mermiler, İçtenlikle möö'lüyor inekler #
Cards flip-flipping, bullets buzzing. Cows moo-mooing full of feeling.
Durun bir dakika bakalım.
Just a flipping minute.
Üşüttün iyice.
You're flipping.
O kahrolası külüstürle buraya gelmek altı saat sürdü.
It took six hours to get up here in that flipping contraption.
[Flipping Pages]
[Flipping Pages]
Çünkü çalışan insanlar bu sıradan insanlar da çıldırmaya başlarlarsa modası geçmiş bir söylemle o zaman çok ilginç şeyler olacak demektir.
Because if the people who work... If "the man in the street" starts flipping out too tu use a somewhat dated expression, then some interesting things will happen.
- Nasıl da burunları havada.
- Flipping their noses up.
Ondan kurtulmam gerekti çünkü devamlı düşüp durdular.
I had to get rid of that mountain. They kept fall over and flipping.
- Müthişti.
- It was flipping.
Babasının kafayı yediğini hayal edebiliyor musunuz?
Can you see his father totally flipping out?
Yüzüyor, fırlıyor
Floating, flipping
Bu aklını kaçırmana neden olur.
That's'cause you're flipping out. But it's true.
Çıldırdın mı?
Are you flipping out?
- Seni titrek cop!
- You flipping truncheon! - ( Harrison ) Oh!
Knurov ve Vozhevatov seni almak için yazı tura atıyorlardı.
Knurov and Vozhevatov are flipping coins which one will get you.
Sayfaların çevrilmesindeki sessizliği hissetmen lazım.
YOU NEED TO HEAR THE SILENCE OF THE PAGES FLIPPING.
Mutfak masasında boynunda önlük ile oturuyor ve tabak fırlatıyor.
He's sitting at the kitchen table With a napkin around his neck, And he's flipping flatware.
- Çeviriyorum!
- I'm flipping!
Gelmelisin buraya, Babam keçileri kaçırmak üzere.
I think you should come over. Dad's really flipping out
Buna çevirmek deniyor.
It's called "flipping it over."
Tüm frekanslarınızı dinleyeceğim.
I'm going to be flipping through all your frequencies.
Çıldırmak üzereyim, görmüyor musun?
Can't you see, I'm flipping?
Beni öldürseler bile seni kenarımda görmek isterim.
What are those? Radioactive Man number 27. And I want that baseball card where the guy's flipping the bird.
Telefon geldi, babam kopmuş galiba
Something about him flipping out.
İki ay sonra, büyük perhiz kutlamasının ardından ve üç gün boyunca Rose Teyzenin evinde gözleme delisi olduktan sonra bir gece Augistine'i, gülümserken bulduk büyük yatakta solgun ve bitkin yatıyordu.
Two months later, after celebrating Shrove Tuesday three days straight at Aunt Rose's, flipping pancakes we found Augustine one night, smiling but pale and weak in the big bed.
"Dinle taş kafalı orospu çocuğu, atletizm yarışlarına katılacağım bütün mücadelelere katılıp en iyi sporcularına nal toplatacak ve senden özür bekleyeceğim." dedim.
And I said well, You listen to me, you stone brained son of a bitch... I'm gonna go out for the track team in March and I'm gonna run down everything you've got, I'm gonna run down your best... "and then I want a flipping apology from you."
Kendini kaybeden erkeklerden bıktım.
I'm tired of men flipping out on me.
Dört sandviç için olay çıkarmak.
Flipping out over four hot dog buns.
Uçakta, Beyaz Saray Kriz Masası daha araştırmalar başlamadan... bütün yolculara Oswald'ın suçlu olduğunu duyurdu.
Everybody keeps flipping sides. It's fun and games. - How do the mob figure in this?
Özel ajan Utah, bu iş arabada hamburger atıştırmaya benzemez!
Special Agent Utah, this is not some job flipping burgers at the local drive-in!
Evdeyken, durmadan TV kanallarını değiştiriyordum, okuyordum.
When I was at home, I was, like, flipping through the TV stations endlessly, reading.
Sadece sayfalara göz atıyordum.
I was kind of just flipping through.
Kanallar arasında gidip gelmek beni biraz geriyor.
Flipping back and forth between the channels makes me kind of anxious.
Kanallar arasında gezmeden önce, TV'den önce krallar, imparatorlar ve firavun ve onun gibilerin hikaye anlatıcıları vardı.
Before there was flipping around, before there was television kings and emperors and pharaohs and such had storytellers that would tell them stories.
Tv'de kanalları geziyordu ve en son erotik kanala geldi.
So she's flipping around the TV and she gets to the naked station.
27 numaralı radyoaktif adam ve top ile kuşu vurduğu baseball kartını istiyorum
Radioactive Man number 27. And I want that baseball card where the guy's flipping the bird.
Eğlenceli, okunaklı ve ilginç. Komşularınız hakkında, ya da mahallenizde neler olup bittiği gibi birçok şey öğrenebilirsiniz. Biz de önemli bir iş yapıyoruz.
So, if they're flipping through their channels, they might be able to get a completely new idea of the world.
- Havaya atıyordum.
- I was just flipping it.
Çok kısa değil mi?
It's too flipping short!
Aklımı kaçırıyorum.
I'm flipping out.
Olmuyor!
We're flipping out!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]