English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ F ] / Florist

Florist traducir inglés

529 traducción paralela
Çiçekçi Bn. Upjohn'a gül yollasin.
Have the florist send roses to Mrs. Upjohn.
Altı ay boyunca burada yaşayacaksın... ve çiçekçi dükkanındaki hanımefendi gibi konuşmayı öğreneceksin.
You're going to live here for six months... and learn to speak beautifully like a lady in a florist shop.
Çiçekçi dükkanıyla ilgili o eski fikrine ne oldu?
How about your old idea of a florist shop?
- Çiçekçi faturası mı?
- Florist bill?
Sonra çiçekçiye.
Then to the florist.
Şey... bunları köşedeki çiçekçiye satıp, iyi bir yemek yiyebiliriz.
We, uh... We could sell them to the florist at the corner and buy ourselves a real meal.
Çiçekçinin ismini unuttum.
I've forgotten the name of the florist.
Buralarda bir çiçekçi olsaydı sana kucak dolusu leylak verebilirdim.
If there were a local florist, I would offer you an arm full of white lilacs.
Adını karşı caddedeki çiçekçiden aldım.
I got your name from the florist across the street.
A evet, anneme çiçekçi yollamış.
Oh yes, the florist sent them to my mother.
"Çiçekçi anneme göndermiş".
"The florist sent them to my mother".
Çiçekçiyle bir not yolla.
Send a letter care of the florist.
80 K'dan Merkez 2'ye. 117. Şüpheli çiçekçi arabasını bulduk.
80 K to Control 2, on that 117, we have the suspect florist truck.
Polis sahte çiçekçi arabasını yarım saat önce bulmuş.
The upstate police found a duplicate florist truck half an hour ago.
Ben çiçekçi arabasını kullanan adamım.
I'm the guy that drove a florist truck.
- 7 : 30'da orada olacaklar.
The florist said they'd be at the theater by 7 : 30.
Çiçekçi. Satıcı kız, şehirdeki en büyük göğüslere sahip.
Florist : salesgirl has the biggest boobs in town.
"Çiçek teslimatı. Sabah 5 : 50"
Florist delivery : 05 : 50 a.m.
Önce bir çiçekçiye uğrayıp motele 8 : 15'de ulaştı.
Stopping first at a florist, he arrived at the motel at 8 : 15.
Doğrudan çiçekçiden gelmişler.
Straight from the florist.
Bitişikteki dükkan, çiçekçi, taşındı.
The shop next door, the florist, he's moved out.
Yani, çiçekçiye ne olduğunu biliyor musun?
I mean, do you know what happened to the florist?
Çiçekçiye koş, 34 Schubertgasse'ye bir düzine çiçek göndersinler.
Run to the florist and have 12 roses sent to 34 Schubertgasse.
Çiçekçiyi ara ve ona gül gönder.
Call the florist and have him send her some roses.
Peki ya çiçekçi?
What about the florist?
Hepsini almayın, ben fakir bir çiçekçiyim.
I feel that there is no m? S. S? I am a poor florist.
Sonra çiçekçiyi ara. Bir buket krizantem hazırlasınlar.
Next, have a florist make up a bouquet.
Çiçekçiye girdi.
He's in a florist's.
Burada altı ay kalacak... ve çiçekçideki bir hanımefendi gibi güzel konuşmayı öğreneceksin.
You are to stay here for the next six months learning how to speak beautifully like a lady in a florist shop.
Hani şu çiçekçi dükkanı fikrine ne dersin?
What about the old idea of a florist shop?
Övgüyü asıl hak eden çiçekçimiz burada.
It's the florist who deserves the credit.
Çiçekçiydi.
It was the florist.
- Çiçekçinin şirketinden bir buket.
The florist corporation's bouquet.
Bir çiçekçiye kadar arabayla izlendi.
A car follows him from home to a florist's. "
Çiçekçinin önünde durmaya çalıştım ama öyle bir trafik vardı ki!
I was going to stop at the florist but so many cars were piling up behind me...
Köşedeki çiçekçi dükkanından sipariş ederim.
There's a florist just around the corner.
# Ya da basit bir çiçekçi? #
Or a simple florist?
Çiçekçiyi aradım.
I called the florist.
Hayır. Bir çiçekçi için çalışıyorum.
No. I work for a florist.
Lütfen, çiçekçi Conot caddesinde.
Please, the florist on rue Conot.
İstersen sana alırım... barı, çiçekçiyi, tüm sokağı.
I'll buy it if you like... and the bar, the florist, the whole street.
Karım köşedeki çiçekçiye gidip büyük bir demet gül aldım mı diye sordu.
So my wife go down to the corner to the florist... and asked did I buy a big bunch of red roses.
Bir çiçekçi kamyoneti sürekli binanın etrafında dönüyor. Milan, bunun bir tuzak olduğunu anlamayacak.
A florist's van's driving around the building constantly.
- Paulette bir çiçekçiyle yatıyor.
Paulette has an affair with a florist. - What?
Paulette bir çiçekçiyle yatıyor.
Paulette has an affair with a florist.
- Paulette ve bir çiçekçi!
- Paulette and a florist?
Çiçekçinin.
The florist.
Paulette bir çiçekçiyle kamyonette.
Paulette with a florist in a van.
Bütün birimler A kanalını boş bıraksınlar.
Have all units makin'the florist call stay off the "A" channel as much as possible.
Biliyorsun, Max-Weber-Plaza'daki çiçekçi.
You know, the florist at max-weber-platz.
Bu işte bir iş var!
They could have been delivered by the florist

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]