Football traducir inglés
10,333 traducción paralela
Size o çantayı bulabileceğimizi düşündüren şey nedir acaba?
What makes you think that we can find the football now?
Çantanın yanında insanlar var.
There's people near the football.
Fırlatmayı engellemek için tek şansımız çantayı bulmak.
Finding the football is the only shot to stop a launch.
Sonra arteryal yolu açabilmek için çantayı benden ayırdılar.
Then they remove the football to run an arterial line.
Rahatsızlığın tetiklenmişti, sen de biraz nitrogliserin aldın... -... sonra da gidip çantayı çaldın.
Your condition was set off, you got some nitroglycerin, and then you stole the football.
Geçmişten sürekli kafamı kurcalayan soru şuydu neden sicili tertemiz bir Gizli Servis Ajanı Başkan'ın çantasını çalar?
Question I keep going back to is : why would a Secret Service agent with a perfect record steal the football?
Çantanın sırra kadem basmasından iki ay sonra suçlamalar birden düşüvermiş.
Then, in the months after the football went missing, charges were dropped.
Onu en son çantayı çaldığında gördün Bruce.
The last time you saw him... was when he stole the football, Bruce.
Duyusal ortaya çıkartma uyaranı, seni çantanın çalındığı anda olduğu yere geri götürecek.
Sensory recreation stimuli to get you back to the exact place you were where the football was stolen.
Cep telefonları 16 yıl önce yaygın değildi ve çanta gece boyu yanında kalmayacaktı, yani o zamanlar Los Angeles'te en çok kullanılan alan kodları 323, 310 ve 213'tü.
Cell phones weren't prevalent 16 years ago, and he wasn't gonna overnight the football, so... the most popular area codes in L.A. at the time were 323, 310, and 213.
Futbol takımının kaptanı bayılmıştı.
The captain of the football team, he passed out.
Lisemizin Amerikan futbolu maçına gidip namağlup Durnsville Terns için tezahürat yapmayı da severim.
And I love going to a high school football game and cheering on the undefeated Durnsville Terns.
Evet, şu Amerikan futbolcusu adam.
- Yeah, the football guy.
Benim profesyonelliğim hala futbol üzerine.
My profession is still that of a football player.
- Amerikan futbolu sever misin?
You like football?
Eminim tuttuğun takımın oyuncusu değildir.
Bet he wasn't part of your fantasy football team.
Amerika'da en çok izlenen televizyon programı Amerikan futbolu maçları.
Football is the number-one-watched television show in America every time it airs.
Konu futbol olunca manzara maçlardaki şiddet olacak baba.
It's football, Dad. Violence is the view.
Öyleyse takımı alamazsın.
You don't get a football team.
Aranızda ne yaşanmış olursa olsun... Ezra neyi isteren başarabileceğini biliyordu. Bak bugün nerelere geldin Bay Amerikan Futbolu.
Whatever was between you at the end, he knew you could go wherever you wanted and here you are, Mr. Football.
Film işi güzel iş ama futbol da öyle.
Well, movies are a game, football's a game.
Futbolu sevmiyor olabilirim ama bu işin elimizdeki milyonları milyarlara çevireceğini hissediyorum.
I mean, I may not like football, but I got a feeling this deal could turn a few hundred million into a few billion.
Bir futbol takımı istedin, rekabet senden korkup kaçtı.
Congratulations, you wanted a football team. You scared away the competition.
Koca takımı satın aldık Ray.
We just bought a fucking football team, Ray.
Vali yoksa stadyum da yok. Stadyum yoksa futbol yok.
No Governor, no stadium, no stadium, no football.
Bir amerikan futbol takımı istedin.
You wanted a football team.
Stadyum yoksa futbol yok.
No stadium, no football.
% 3 pay alıyorsun Bay Amerikan Futbolu.
You've got 3 % of the deal, Mr. Football.
Ray Donovan takımdan neden % 3 pay alıyor?
Why does Ray Donovan have 3 % of your football team?
Tahminimce NFL takımı onaylayacaktır.
My guess is the NFL is gonna approve his football team.
Amerikan futbolu sahası.
A football stadium.
Dolphins futbol oynuyor.
The Dolphins play football.
Hiç futbol oynadin mi?
Did you ever play football?
Şerif olmak...
It's like being a football coach.
lasteXit Ben sıradan bir insanım Bayan Nelson et ile patates yerim, futbol ile bira içerim mahkemede karar veririm.
I am a simple kind of guy, Ms. Nelson... meat and potatoes, football and beer, order in my court, not bombshells.
Bir ay önce hep beraber yemek yemiştik fantezi futbol oyunundan ve Birlik için çalışmaktan falan bahsediyorlardı.
We all had dinner a month ago, and they were talking about their fantasy-football leagues and working together for The Union.
Amerikan futbolu oynuyorduk. Düştüm...
We were playing football... and I fell.
Profosyonel futbol oyuncuları.
They play professional football.
Tek istediğim omzumun üzerinden bakmadan futbol oynamak.
All I want to do is play football without looking over my shoulder.
Adam epey iri, eski bir futbol oyuncusuymuş.
He's a-a big guy, a former football player.
Adam epey iri, eski bir futbol oyuncusuymuş.
He's a big guy, a former football player.
1933 futbol star seti, çok iyi durumda.
1933 football star set, mint condition.
Futbol tarihinin en iyi savunmacısı.
Hmm. Single greatest fullback in the history of football.
- Çocuk futbolu?
- Kids'football?
Ben de onun yaşlarındayken oynuyordum.
Well, I was already playing football at his age. It'll be good for him.
Sadece onun futbol oyuncusu olmadığını söylüyorum.
I'm simply saying he is not a football player.
Genç futbolu için koçluk mu yapacaksın?
You are gonna coach youth football?
Paul bana büyük bir futbol hayranı olduğunuzdan bahsediyor.
Paul tells me you're a big football fan.
Futbolda "biz" diye bir şey yoktur.
There is no "our" in football.
- Topum nerede?
Where's my football? Uh...
Arıtk futbol yok.
There is no more football.