Formaldehyde traducir inglés
256 traducción paralela
Bu kafadan en son bir formaldehit ºiºesinde gördüm.
The last time I saw a head like that was in a bottle of formaldehyde.
Metanol kokulu seni.
You smell of formaldehyde!
Ve biz onu formeldehit ile doldurur damarlarına ve başka nereye gerekirse enjekte ederiz ve bu onu korur, anlıyor musun?
And we fill that up with formaldehyde and inject that in his veins and wherever else he needs it and that preserves him, you see?
Baban her daim formaldehit kokardı.
Your father always smelled of formaldehyde.
Daha çok formaldehit gibi.
- More like formaldehyde.
Ve evde, bir odanın tam orta yerinde etrafta başka bir şey yok, formaldehit içinde bir el ve üstünde bir plaka :
And at home, in one room, alone in the center of the room, the hand in formaldehyde, with a plaque :
Çağrıyı aldıktan yalnızca 15 dakika sonra morgdaki bölmelerinde yatıyorlardı. Öğlen olunca adliye müzesinde sergilemek için beyinlerini çıkarıp formaldehite koydular.
You bet, 15 minutes after we got the call, they were lyin'on the table down at the morgue and by afternoon their rotten brains were floatin'in formaldehyde in the criminal museum.
- Formaldehitli.
Formaldehyde.
- Formaldehiti hiç sevmem.
I hate formaldehyde.
Duyduklarının hepsini kulak ardı et.
Get them heads out the formaldehyde.
Daha doğrusu cesetlere ruj süren ve formaldehit gibi kokan birine aşık olduğunu sanan biriyle.
I mean with a person who thinks she's in love... with a person who puts lipstick on stiffs... and smells like formaldehyde.
Formaldehit gibi kokmuyordu.
She didn't smell like formaldehyde.
Formaldehit.
Formaldehyde.
Bana kalsa kıçını formaldehitle doldururlardı.
If I did, they'd pump your ass full of formaldehyde.
Formaldehit.
- Formaldehyde. - Oh.
Tat versin diye bir parça katıyoruz.
Heh, heh. We put in just a touch of formaldehyde for flavour.
- Bir bardak formaldehit içiyordum.
Sitting back, having a cup of formaldehyde.
Daima formaldehit kokardı.
He always smelled from formaldehyde.
Tekrar taktığımda ise iğrenç bir yüz...
- I put them on, formaldehyde face.
Tüyler formaldehitle tutturulmuş.
The strands were laced with formaldehyde.
formaldehit.
It's formaldehyde.
Fomaldehit ve astrenjan kokusu alıyorum.
I smelled formaldehyde and astringent.
Ne içiyordun sen, formaldehit mi?
What the hell you been drinkin', formaldehyde?
- Böcek ilacı kokuyordur.
That's the formaldehyde.
- Takıyorum gözlüğü, asit surat.
- I put them on, formaldehyde face.
Dr. Jekyll ve Bay Dezenfektan diye.
Dr. Jekyll and Mr. Formaldehyde.
- Formaldehit kokusunu bastırsın diye yaktığını söyledi.
She says it's to block the smell of formaldehyde.
Bu kokular morgdaki fomaldehitten ileri geliyor.
These odors come from working with formaldehyde at the morgue.
Sadece biraz yağ, koku giderici ve sirkeye ihtiyacım var.
I just need some oil and formaldehyde and vinegar
Formaldehiti kokla.
Smell the formaldehyde.
Sonra ona baktık ve bir formaldehit jelin içindeydi.
And then you look at him, and he's in the formaldehyde jar.
Eşime dedim ki "tatlım, üzülme Howard Jr. şu anda bir kavanozun içinde ama onu oradan alacağız ve onu eve götüreceğiz, önümüzdeki hafta da onu arabasında hayvanat bahçesine götüreceğiz".
And I said to my wife, "Honey, don't be upset that Howard Jr.'s in a formaldehyde jar. We're gonna take him out of this office, we'll bring him home, and next week we'll bring him to the zoo in a stroller." Oh, please!
- Formaldehit.
- Formaldehyde.
Geri döndüğünde ise Psişik Birliği'ne işim düştüğünde formaldehit dolu kavanozlarda parçalarını görmek istemem.
Once they got you back I'd hate to visit Psi Corps headquarters and see bits of you floating around in jars of formaldehyde.
Belki formaldehittir.
Formaldehyde?
- Formaldehit, değil mi?
Formaldehyde, right?
Başta, formaldehit ile korunduğunu düşünüyorduk,...
At first we thought it had been preserved in formaldehyde,...
Gitmezsem, öleceğim.
If I don't go, I'm dead. And it's difficult to have a relationship if I'm stuffed with formaldehyde. Yeah.
Sabahları formaldehit kokusunu çekmeye bayılıyorum.
I love the smell of formaldehyde in the morning.
FormaIdehide maruz kaImaktan beyin tümörüm oIacak sanıyordum.
I was thinking that exposure to formaldehyde gives me a brain tumor.
Balmumu akmaması icin babanın kıcına formaldehide batırılmıs pamuk tıktıktan sonra konus benimle.
Talk to me when you've had to stuff formaldehyde-soaked cotton up your father's ass so he doesn't leak.
- Sadece diyelim ki formaldehitin ağır kokusu bugün çok işimize yarayacak.
- Let's just say this is one time where the strong smell of formaldehyde really comes in handy.
Formaldehit kokuyor.
It smells of formaldehyde.
Marki formaldehit kokuyor.
The Marquis smells of formaldehyde.
Formaldehitli falan gibi bir torba içinde mesela?
They'll be in a plastic bag with some formaldehyde or something?
Veya fen sınıfından çıkarıldığını domuzu zehirlemek üzere laboratuardan malzeme çaldığı için?
Or that she was banned from her science class for stealing a formaldehyde pig so she could give it a proper burial?
Evet, dokuyu koruyor ama DNA'yı yok ediyor.
Oh... formaldehyde.
Mumyalaştırma suyu cadı kazanı gibi formaldehit, fenik asit, metanol ve alkol parfüm ve pembe boyalı renklendirici.
Embalming fluid's a witch's brew of formaldehyde, phenol, methanol and alcohol, perfume and pink coloring agent.
Ama ne enteresandır ki, formaldehit alkalik olduğu ve Amerika'da tabutların ağzı kapatıldığı için bu ülkedeki sabunlaşan cesetlerin sayısı insan tarihinde hiç olmadığı kadar çoğaldı.
( gagging ) You know, interestingly enough, since formaldehyde is alkaline and American caskets are sealed, there are more bodies in this country turning to soap now than at any other time in human history.
- Çam kokulu parfüm ve formaldehit.
Go ahead. Pine freshener and formaldehyde.
Sıcak, tadı formaldehit gibi ama bira işte.
It's warm, tastes like formaldehyde, but it's wet.