Fotoğrafcı traducir inglés
3,531 traducción paralela
Ben Jamie. Fotoğrafcı, Harry T-Bone'un asistanı.
I'm Jamie, photographer Harry T-Bone's assistant.
Efendim, karım Colleen fotoğrafcılık kursuna gidiyor pozlamayı öğrendiğinden seksi bir modele ihtiyaç duyuyordu o yüzden... anlayışınıza sığınarak devam edelim.
Sir, my wife Colleen is taking a photography class at the learning annex and she needed a sexy model, so... Just move ahead at your discretion.
Ama onu önemsemedim çünkü bir fotoğrafçı kadar asla iyi çizemem.
But I ignore her because all I can think of is I'll never be able to draw as well as a photograph.
Şimdi doğa fotoğrafçısıyım.
Now I'm a nature photographer.
Sonra fotoğrafçılık üzerine yüksek lisans yaptım.
And then I went to grad school for photography.
Fotoğrafçılıkla mı uğraştın?
And so you... you did photography?
Medya patronu mu fotoğrafçı mı?
The press magnate or the photographer?
Büyük Amerikalı fotoğrafçı.
A great American photographer.
Sen yıllık fotoğrafçısı mısın?
You're the yearbook photographer?
Kim olduğumu sorarsa Kanadalı bir doğa fotoğrafçısı de.
If he asks who I am, tell him I'm a Canadian nature photographer.
Bakın, o Kanadalı bir fotoğrafçı.
Listen, he's a Canadian photographer.
Moody Cow Fotoğrafçılık.
Moody Cow Photography.
Fotoğrafçılar bizi takip ediyorlar, özelimize giriyorlar,... hayatımızı cehenneme çeviriyorlar.
Photographers tracking us down, invading our privacy, making our lives hell.
Tanıdığın çok mu fazla kafasız insan var ya da fotoğrafçın mı rezaletti?
Did your photographer suck, or do you know a lot of people without heads?
Bu nedenle bu sefer profesyonel fotoğrafçı kullanacağız.
So this time we're gonna use a professional.
Düğün fotoğrafçıları ha?
Oh, wedding photographers, huh?
Biraz gerçek fotoğrafçılık görmek ister misiniz?
You guys want to see some real photography?
Fotoğrafçılıkta çok fazla güzellik var.
So... There's so much beauty in photography.
Fotoğrafçı olmak istediğimi biliyorsun. ve bilmeni isterim ki ilk profesyonel albümüm senin için. düşündüm ki düğün fotoğraflarınızı ben çekebilirim.
You know I want to be a photographer, and I would love to know that my first professional gig was for you, so I was thinking that I could take the pictures at your wedding.
Dünyada bu işten geçimini sağlayabilen toplamda 4 fotoğrafçı var.
There's, like, four photographers in the whole world who actually make a living at this.
Travis ne için fotoğrafçı olmak istiyor ki?
But why does Travis even want to be a photographer?
Annesi ona ilk büyük desteği verdiğine göre fotoğrafçılık üzerine yoğunlaşmaktan başka şansı kalmadı.
There is no chance now he'll pursue anything but photography now that his mom has given him his first big, supportive push.
Fotoğrafçılıkta kariyer yapması için onu zorlayan o.
She's the one who pushed him into having a career in photography.
Güzel.. çünkü sen muhteşem bir fotoğrafçısın ve sana asla hayır demem gerekirdi.
Good... because you are an amazing photographer, and I should never have said "no" in the first place.
Trav'in seksi fotoğrafçılık öğretmeni ile nasıl gidiyor?
Mm. So how goes it with Trav's hot photography teacher?
Sence tamamen fotoğrafçılık dersleri mi seçmeliyim ya da araya bir iki tane gerçekten para kazandıran uzmanlık mı sıkıştırmalıyım? Bilirsin, yaşayabilmek için.
Should I go with all photography courses or throw in a class in some profession that actually makes money, in case I ever want to, you know, eat?
Majestelerinin sureti sadece mahkemece izinli bir fotoğrafçı tarafından belirli bir mesafeden çekilebilir.
Ηis Majesty's image can only be recorded by a court-approved photographer from a distance.
Sizin Anma Günü partinizdeki yatta bir fotoğrafçı Daniel ile benim fotoğrafımı çekmişti o fotoğrafı bulmamda yardımcı olabilirsin diye umuyordum.
I was hoping you could help me find a photo that the photographer took of me and Daniel on the Bow of the Yacht at your memorial day party.
Ashley'e söylerim o fotoğrafçının numarasını araştırır.
I'll have Ashley dig up the event photographer's number.
"Peki ya fotoğrafçı?" diye sordu. "Birini buluruz." dedim.
He says, "Well, a photographer?" I said, "We'll find somebody."
Fotoğrafçıyı yukarı alabilir miyiz acaba buradan da birkaç çekim yapsın?
Right, can we have the photographer up here, take a few snaps?
Arabaların arasına saklanmış garip bir fotoğrafçı vardı.
There was this creep photographer hidden down between two cars.
Kahramanının bir savaş fotoğrafçısı olduğunu bilmiyordum.
I didn't know your hero is a war photographer.
Hey, br ihtimal, fotoğrafçıya ihtiyacınız olur mu?
Hey, by any chance, do you need a photographer for the event?
Fotoğrafçısı olmamı teklif etti.
He asked me to come along and be his still photographer.
Fotoğrafçı.
He's a photog.
Jane ve Van Pelt şu fotoğrafçı Tony Redgrave'i aramaya gittiler.
Jane and Van Pelt are looking into the photographer, Tony Redgrave.
Fotoğrafçılık hobin, değil mi?
So, photography is your hobby, is it?
Bir lise terk ve amatör fotoğrafçı, ödünç aldığı makinasıyla savaşın en bulanık, en kötü yakalanmış anlarını çekecekti.
A high school dropout and amateur photographer whose borrowed camera would capture some of the war's blurriest, most poorly framed moments.
Britta ve onun gibi milyonlarca fotoğrafçı için üzücü ki, bir şeyin siyah beyaz olması iyi olduğu anlamına gelmiyor.
Unfortunately for Britta and millions of photographers like her, just because something is in black and white doesn't mean it's good.
Ne yazık ki, orada bu anı yakalamak için bulunan tek fotoğrafçı Britta Perry'dir.
Unfortunately, the only photographer there to capture the scene is Britta Perry.
Çok yetenekli bir fotoğrafçısın.
You're a very talented photographer. Oh.
Bazı fotoğrafçılar Marilyn'nin vücudunda küçük tüyler olduğundan öyle olduğunu söylerdi ama ondan değildi.
Some photographer said it was'cause she had lots of little hairs on her body, but that's not it.
Belki bunun sebebi, ancak bunları öğrenince okuldan mezun olup üniversiteye gidebilecek olmandır. Böylece fotoğrafçılıkta iyi bir yerlere gelmeyi beklerken de çalışacak marketten daha iyi bir yer bulabilirsin.
Maybe because that's how you graduate so you can go to college and you can work somewhere other than a minimart while you wait for your photography career to take off.
Fotoğrafçı olmak için okula gitmesinin gerekmediğini söyledi, o yüzden...
He said he doesn't need school to become a photographer, so...
Orada bir... beni takip eden biri vardı, bir fotoğrafçı.
There was a... a guy chasing me, a photographer.
Şu dudak okuyan fotoğrafçı burada yok değil mi?
Hey, that photographer who reads lips, - he's not here, is he? - Mm-mmm.
Ekipten bir fotoğrafçı seç.
Pull a photographer from the pool.
Tüm fotoğrafçılar görevde.
All the photographers are on an assignment.
Parker, bizim en iyi fotoğrafçılarımızdan biridir.
Parker, here, is one of our best photographers.
Bu bir fotoğrafçı mı?
This is a photographer?