English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ F ] / Fought

Fought traducir inglés

9,061 traducción paralela
Ben de on yıllar boyunca, genellikle tek başıma savaştım.
So I fought on for decades, often alone,
Birbirinize destek olup bir şey uğruna savaştınız.
You stuck together and fought for something.
Yaşanmış her savaş şu an önünüzde duruyor.
Every war ever fought, right there in front of you.
Ben hayatında göremeyeceğin kadar büyük bir savaşta savaştım.
I fought in a bigger war than you will ever know.
Çünkü kurban mücadele etmiş.
'Cause the victim... fought back.
Kız karşılık verdi.
She fought back.
Kesin kavga etmişlerdir.
I bet they fought.
Arada sırada, saçma şeyler için kavga etmişler.
And every now and then, they fought about silly stuff, and sometimes they fought about more serious stuff.
Beraber dövüştüğümüz, hücreyi paylaştığımız oncaçaman hiçbir şey söylemedin.
All this time... We fought together, shared a cell. You said nothing.
Ona, buna sebep olan şirketle savaşabileceğini söylemiştin.
You told him he could have fought the company that caused it.
Bu hayatta kalmak için umutsuz bir savaş oldu.
It was a desperate battle for survival. We screamed, and fought alone.
Çocukken bana karanlık güçlerle savaşan büyük kahramanların hikâyelerini anlatırdın.
When I was a kid, you told me tales of great heroes who fought against the darkness.
Kocanız kahramanca savaştı ama sayıları çoktu.
Your husband fought gallantly, but the numbers were too steep.
Defalarca yanımda savaştılar.
They have fought alongside me many a time.
Büyük Savaş'ta savaşan tüm insanlar doğruluğun, dürüstlüğün yanında savaştıklarına ve daha iyi bir dünya inşa ettiklerine inanıyorlardı.
All those who fought in the Great War believed they fought on the side of righteousness, that the world they sought to build would be a better one.
Beni yanlış anlama, eşcinsel biri olarak bu beni derinden incitir. Esasında sindirilmiş, evlilik eşitliği için savaşmış başka birisine bir şeyler yapmış ve yapmakta olan birini incitir.
Don't get me wrong, that deeply offends me as a gay man, a man who was actually bullied, a man who actually fought for marriage equality, a man who's actually done things to another man,
Tuma-lanet-kuru, bir bar dolusu cüceyle kapışmıştın.
Tuma-freaking-kuru, where you fought an entire bar full of midgets.
Biri seni soymaya kalktı sen karşılık verdin
Someone tried to rob you, and you fought back.
- Çünkü o şeye karşı yanımda savaştın.
Because you fought by my side against that thing.
Birinde savaştık.
We fought in one.
İyi dövüştünüz.
Well-fought.
Bu da sen ve benim bir zamanlar aynı savaş alanında savaştığımız anlamına gelir.
That means you and I, we once fought on the same side.
Muspelheim'da savaşan herkes bir savaşçı yemini etti sadece şan ve şeref için savaşacaklarının sözünü verdiler.
All those who fought at Muspelheim swore a warrior's oath, committing to fight only for glory and honor.
Eğer böbürlendiğinin yarısı kadar savaşsaydı bu sorunların hiçbirini yaşamazdık.
If he fought half as well as he bragged, we wouldn't have any of these problems.
Ölüm döşeğindeyken ona hayatı boyunca kavga edip nefret ettiği kişinin gerçek babası olmadığını söylemiş.
On her deathbed, she told him that the father he had fought and hated all his life, was not his real father.
İntikamcılardan biriyle dövüşüp ölmedim, buna ne dersiniz peki?
Hey, how about the fact that I fought an Avenger and didn't die?
Ken Song ortaya çıkana kadar hiç kavga bile etmemiştik.
We never even fought until Ken Song came around.
Halifeliğe katılmadan önce, kardeşim ve ben onunla savaştık.
Before he joined the Caliphate, my brother and I fought with him.
İlk katıldığım savaşta yanımda bu vardı.
I carried this into me first battle I ever fought.
Bütün akrabaların Kral için savaşmıştı resmen onların mezarlarına tükürdün.
All your kin fought for the king. You spit on their graves.
Başsız Süvari ile, şeytanlarla, cadılarla yüzleştik.
We have fought off horsemen, demons, witches.
Hepimizi lanetledin, uğruna savaştığım her kurdu kızımız için ayakta duran her kurdu...
You cursed all of us, every wolf that I fought for, everyone that stood up for our daughter.
Her gün dönebilmen için savaştım ve...
Every day, I fought for your return, and...
Zoom ile birçok kez çarpıştım. Her seferinde canımı kıl payı kurtardım.
I fought Zoom many times, each time barely escaping with my life.
Onurlu şekilde dövüştün.
You fought with honor.
Sana göre onlar sadece dişleri olan tekerler olabilir ama benim halkım, onlar uğruna savaştı...
To you, they're just wheels with teeth, but in my culture, wars have been fought- -
Almak için sincapla dövüştü.
She fought a squirrel for it.
Adına dövüştüğümüz savaş bitmedi.
The war in which we fought is far from over.
Ne oldu bilmiyorum ama... değiştin gibi.
I don't know what it is, but ever since you fought Buu, something in you has changed.
45 den fazla suç davasına baktım Sayın Yargıç.
I fought over 45 criminal cases, Your Honor.
İsyancılarla yeni savaşmıştık, milyonların öleceği bir planı durdurmuştuk,
We had just fought the Insurrectionists, stopped a plot to murder millions.
Bıçak fırlatmadan daha kötü yetenekleri olan meta-insanlarla dövüştün oğlum sen.
Man, you've fought meta-humans with abilities a lot worse than knife-throwing.
Star City'yi kurtarmak için verilecek savaş gölgelerde verilmeyecek.
The fight to save Star City isn't going to be fought in the shadows.
Gün ışığında verilecek.
It's going to be fought in the light of day.
Star City'yi kurtarmak için verilecek savaş gölgelerden yapılmayacak.
The fight to save Star City isn't going to be fought in the shadows.
Güpegündüz yapılacak.
It's gonna be fought in the light of day.
Bu adam benim hayatımın aşkı hak ettiğimi düşünmediğim adam uğruna savaştığım, beklediğim adam uğruna değişebileceğimi düşündüğüm adam.
This man is the love of my life, the man I didn't think I deserved, the one I fought for, waited for, the one I told myself I could change for.
Kendisi için hiç savaşılmamış biri söylüyor bunu.
Spoken like somebody's who's never been fought over.
Bırak ve uğruna her şeyi yaptığım kadın olmak için kendine izin ver.
Let go and allow yourself to be the woman that I fought through hell for.
Senin yanında oldum, senin için savaştım seni ve kızını sevdim ve en kötü yanı da ne biliyor musun?
I have stood by you, I have fought for you, I have loved you and you daughter, and do you know what the worst part is?
Ama, bugün birbirlerini korumak için çok çaba harcadılar ve ben buna saygı duyuyorum.
But, hey, they fought like hell to protect each other today, and I respect that.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]