Frail traducir inglés
435 traducción paralela
Halsiz gibi göründüğümden mi bana iyi şeyler alacaksın?
Are you trying to buy me something good because I look weak and frail to you?
Ufacık, kırılgan ve sevimli
Is tiny and frail and adorable
Kadın, bayım, bir kadehtir bağrına basılması ve, korunması gereken bir kadeh.
Woman, sir, is a chalice... a frail, delicate chalice, to be cherished and protected.
Sadece bir şehirde büyüdüğü için bir kızın dayanıksız olması mı gerekiyor.
Just because a woman is raised in a town, she has to be frail.
Çok kırılgan ve narin biri ve seni de çok seviyor.
She's so frail and gentle, and she loves you so much.
Daima kırıIgan ve narin oluşu benim için bir ayıp.
He's always been frail with a frailness that is a reproach to me.
Küçük ama zeki bir adamsın, evrenin küçük efendisi... ama ölümlüler zayıf ve güçsüzdür.
You're a clever little man, little master of the universe... but mortals are weak and frail.
Kadının olduğumu düşünürler.
All right, they'll think I'm your frail.
Zayıf olmakla beraber, bir ümit verebilirsem o da şu : bir gün bir mucize olabilir... ve sana döner, Charles Rainier olarak değil de, neydi o...
I can only offer you that frail hope that someday the miracle will happen... and he'll come back to you, not as Charles Rainier, but as...
Burada, iki direkli yelkenlilerin fırtınaya binen adamları... Key West'in kurtarma uzmanları Amerika'nın denizlerdeki geleceğine bekçilik ediyorlar.
Here, storm-riding men and frail schooners... the salvage masters of Key West... stand guard beside America's lifeline.
Narin bir beden, yumuşak ten.
The little frail body the soft skin.
Bu çelimsiz inatçı hevesli kadın büyük çalışmasını çeyrek asırdır sürdürüyor.
This frail, stubborn, eager woman had carried on her great work for a quarter of a century.
Ayrıca sınavlar için de, çok zayıf olduğunuzu düşünüyorum.
You know what else? You're too frail for the exam.
Ciddi bir şey değil doktor narin olduğunu söyledi.
It's nothing serious, but the doctor says she's frail.
Çok narinsin.
You're too frail.
Bildiğiniz gibi Yamaguchi hastalıklı biri.
As you know, Yamaguchi's very frail.
Narin, çiçek gibi bir yaratık.
She's a frail, flower-like creature.
İnsan hayatı ne kadar kırılgan ve bir sabah çiği gibi uçup gidiyor.
A human life is truly as frail and feeting as the morning dew.
Sonu gelmez, günlük mutevazi işleri... erkeklerin kırılgan yüzer kulübelerindeki yetenek dolu uğraşılarını... mevye ve sebze ile dolu pazarcı teknelerini... Sundarbans'a doğru, Güney'e açılan balıkçıları anlatmak istedim... Ve iglolar gibi görünen evleri..
I wanted to tell about the endless, humble daily chores... and about the skillful movements of the men in their frail floating huts... about the market boats filled with fruit and vegetable... and about fishermen leaving towards the south, down to the Sundarbans... and boats looking like igloos... where people sleep and cook and live in little holes... dug in the mountains of rice straw -
Ona duyduğum hayranlık daha da arttı, çünkü sırtımda, çamaşırımın altında bir şey, sanki ayakları varmışcasına ilerlemekteydi.
"and I was admiring the more when I glimmed something... " in the back of this frail that set my underwear... Creeping up on me like it had legs. " I know that feeling well.
İnsanlıktan nasibimi almayayım diye, tabiat anayı rüşvetle ayarttı, kolumu kurumuş bir fidan gibi çarpıtması, sırtıma dalga geçilecek iğrenç bir kambur yüklemesi, bir bacağımı uzun, diğerini kısa yaratması, bedenimi bir karmaşa, anasını hiç andırmayan, biçimsiz bir et yığını hâline sokması için!
And, for I should not deal in her soft laws... she did corrupt frail nature with some bribe... to shrimp mine arm up like a withered shrub... to heap an envious mountain on my back... to shape my legs of an unequal size... to disproportion me in every part... like to a chaos or an unlicked bear whelp... that carries no impression like the dam!
Dikkat et, sadakatin sağlam olsun, yoksa oğlunun kellesinin güvencesi zayıf olur.
Look your heart be firm, or else his head's assurance is but frail.
Narin olduğum için çok parayla desteklenmek isterim.
Frail as I am, I'd much prefer to be loaded.
Her şeyden önce kırılgan biri idi ve olayları çoğumuzun yaptığından daha şiddetli hissederdi.
She was frail to begin with and felt things more keenly than most of us do.
Eğer kanın kırılgan ve hassassa sadece Alan Stewart için akacak kadarsa bırak onun için aksın.
If your blood is so frail and so delicate... that it just calls out for Alan Stewart... amen, let it be him.
Ona hizmetçi deme. Artık o işi yapmayacak. Üzülüyor öyle dedinmi..
Quit, quit calling her maid, she's not going back to that, she's too frail.
Doktor Joe Frail.
Doctor Joe Frail.
Daha sonra ise git ve Dr. Frail'in muayenehanesini açtığı haberini ver.
Then you go down and pass the word that Dr. Frail is open for business.
Joe Frail mi?
- Joe Frail?
Doktor, tepede.
- Where is he? - Dr. Frail.
Nerede? Doktor Frail, tepede. ELLE TEDAVİ UZMANI.
Up on the hill.
Kötü gözlerini bana çevirme, Joseph Frail.
Don't turn your evil eyes on me, Joseph Frail.
Dikkat et, Joseph Frail. Kuyu kazan içine düşer.
He who diggeth the pit... will fall into it!
Seninle düello yapmağa niyetim yok, Doktor Frail.
I ain't gonna slap no leather with you, Doc Frail.
Çok uzun süredir Frail'le misin?
- You known Doc Frail long?
Doktoru beş yıldır tanıyorum.
I've known Doc Frail 5 years.
Bir keresinde doktora şu adını sordum, Frail.
Once I asked the Doc about that name of his : Frail.
Tek söylediği bu adın zayıf umudu olan bir adama uygun olduğuydu.
All he said was it suited a man with frail hope.
Ben doktor Frail'e gideyim ve Frenchy'nin onu bulduğunu söyleyeyim.
I'll ride after Doc Frail and pass the word that you found her.
Doktor Frail? Sanırım kocam evimizi önerirken acele etmiş.
I think my husband acted hastily in offering our place.
Ve senin, Doktor, neye benziyorsunuz?
And you, Doctor Frail? What are you like?
Gariptir ki, Doktor Frail'in görüntüsünü hiç düşünemiyorum.
But it's mainly that I have no such description at all.
Açık dille, Doktor Frail başından beri senin ödemelerini yapıyor.
In plain tongue, Dr. Frail has been paying your way from the start.
Doktor Frail buralarda mı?
Is Doc Frail around?
Bu seni gerçek insani bir öldürme şekli, Frail.
They say this is a real humane way to kill you, Frail.
İnsanın kararı ne kadar zayıftır, özel olarak dişininki.
How frail is human judgment, particularly the female's.
Her zaman zayıftı.
She was always frail.
Adı Doris'tir. Kendisi çok narin güzel ve ince bir kadındır.
She's a lovely thing - frail, beautiful, fragile.
Bünyesi her zaman çok zayıf olmuştur ve bizim götürü işi ile alakalı sonu gelmeyen o yük sebebiyle o narin bedenine uzun süre çok yüklenildi.
She had always been of weak constitution, and with the endless burden of our piecework labor... she'd driven her frail body too hard for too long.
Zavallı zayıf ihtiyar... Benimle alakadar olan ilk Normandı...
That frail old man, he was the first Norman to take an interest in me.
Frail.
- Frail.