English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ F ] / Friendship

Friendship traducir inglés

6,572 traducción paralela
Onunla bir bağ kurmalısın, dost olmalısın.
You have to form a bond, a friendship.
Dostluğa.
To friendship.
Dostlukla ilgili bir dizi.
"Undateable"... a show about friendship.
Konu arkadaşlıksa biz böyleyiz.
No. When it comes to friendship, we're like this.
Bu nasıl bir arkadaşlık?
What kind of friendship is that?
İşime ve belki arkadaşlığımıza kafamı gömüp saklanıyordum.
I've been hiding in my work and... maybe even in our friendship.
Arkadaşlığınıza alışmam için zaman gerekecek.
It's gonna take me a bit to get used to this... friendship of yours.
Bu arkadaşlık burada biter! - Güzel!
This friendship is over!
Senin arkadaşlığına ihtiyacım yok!
Well, fine! I don't need your friendship!
Arkadaşlık, ilişkiyi sonlandırma.
He's so good at this stuff... friendship, closure.
Evet, arkadaşlığın en saf çeşidi budur.
Yes, it's the purest form of friendship.
Arkadaşlık güzel bir çiçek gibidir.
That's not good, Nick. Friendship is a, um... it's like a beautiful flower.
Arkadaşlığımızı korumak için çok uğraştım. Bunun yerine asıl önemli olan ilişkime odaklanabilirdim.
I've been fighting so hard to save our friendship, instead of focusing on the relationship that actually mattered :
arkadaşlığımızın seni hedef yapmasından dolayı üzgünüm.
I'm sorry our friendship has made you a target.
Ama neden bunu güzel bir arkadaşlık olarak düşünmüyoruz?
But why don't we think of it as, um like, a beautiful friendship?
Arkadaşlığınızdan büyük yarar sağlayan biriyim.
I'm someone who benefited greatly from your friendship.
"Dostluk hayatın iyi tarafını çoğaltır ve kötülüğü ikiye ayırır."
"Friendship multiplies the good of life and divides the evil."
Sezon, 17. Bölüm "Arkadaşlık Türbülansı"
♪ The Big Bang Theory 7x17 ♪ The Friendship Turbulence Original Air Date on March 6, 2014
Hiç unutmayacağım, arkadaşlığımızı hep hatırlayacağım.
I'll never forget, I will always remember our friendship.
Bana en çok acı veren şey, onun ölümüne benim arkadaşlığımın sebeb olması.
What pains me the most... is that it was my friendship that brought her to this tragic end.
Eğer aniden onunla gitmen gerekseydi onunla gitmene izin verirdim çünkü bu kadar iyi arkadaşlarız. Birbirimiz için her zaman en iyisini isteriz.
Well, if she was suddenly able to go, you know I would be okay letting you go with her because that is what is so great about our friendship - - we always want the best for each other.
İlişkiyi sonlandırmak arkadaşlığı da sonlandırmak anlamına gelmez.
Ending the relationship doesn't have to mean ending the friendship.
Matty arkadaşlığımızın faydalı kısmına odaklanmış gibi görünüyor ama bunu pek önemsediğim söylenemez.
Matty seemed solely focused on the benefits of our friendship, but I can't really say I minded.
- Hamilton geçen sene öldü, ve teselli etmek için ona ulaştım ve arkadaşlığımız şiddetlendi.
Hamilton died last year, and, uh... I reached out to console Linda, and, uh... we rekindled our friendship.
"Arkadaşlığınız şiddetlendi" mi?
"Rekindled your friendship"?
Senin gerçekten Jeff Strongman olmadığını, ve arkadaşlığınızın tamamen yalan olduğunu.
That you're not really Jeff Strongman and your entire friendship is a lie.
Fransa çok üzgün. Ve Bohemya ile olan huzur ve barış dolu dostluğumuzu Tekrar sağlamak için ne gerekirse yapacağız.
France is very sorry, and will do all it can to maintain its peaceful and prosperous friendship with the great nation of Bohemia.
Dostluğunuzu kazanmak için Catherine'le ne gerekirse yaparız.
To maintain your friendship, Catherine and I would go to any lengths.
Dostlukla, şarkılarla telkin ediyorlar.
They indoctrinate them with friendship and songs.
Şimdi arkadaşlığımızın hatrına yaşamana izin vereceğim, Roman.
So I'm gonna... I'm going to let you live, Roman, for the sake of our friendship.
Aslında bir gün atıldığımız sıkı dostluğumuz tekrar başlayacağı umuduna tutunmadığım bir hırpalamaya dayanamazdım.
In fact, I could never have endured such ill treatment had I not clung onto the hope of one day resuming the close friendship we embarked upon.
Silahlar saunada. Siz Sırpların arkadaşlık anlayışı da epey farklı oluyormuş, Vladimir.
You Serbians have an interesting way of defining friendship, Vladimir.
Siz Sırpların arkadaşlık anlayışı da epey farklı oluyormuş, Vladimir.
You Serbians have an interesting way of defining friendship, Vladimir.
Dostluğumuz senin için hiçbir şey ifade etmiyor muydu?
Doesn't our friendship mean anything to you?
Dostluğumuz mu? !
Friendship?
Gerçek dostlar birbirinin yanından ayrılmaz.
Real friendship means sticking together.
Gerçek dostluk her nerede olursak olalım birisi hakkında sürekli endişelenmektir.
Real friendship means caring about someone, no matter where they are.
Ama asla o, o arkadaşlık bağına sahip olmayacağım. Bir başkasıyla değil.
But I'll never have that, you know, the bond of friendship, I guess, with anybody else.
Sence iki erkek arkadaşlıklarından ödün vermeden grup seks yapabilirler mi?
Do you think that, that two men can engage in group sex without... without compromising their friendship.
Benim için arkadaşlığımızdan önemli bir şey dahi yok.
Look, there is nothing more important to me than this friendship.
Sabrina, seni Danny hakkında uyarmıştım ve arkadaşlığımızı etkilemeyecek demiştin.
[Sighs] Sabrina, I warned you about Danny and you said it would never affect our friendship.
- Bu arkadaşlık...
- You see, friendship...
Arkadaşlığımı kabul ettin.
You accepted my friendship.
Ve eğer bu arkadaşlığa değer veriyorsan bu olayın dışında kalırsın çünkü Dana Scott'la savaşa giriyorum.
And if you value this friendship at all, you would stay out of it, because I'm going to the mattresses against Dana Scott.
Evet, arkadaşlığımızı geliştirmek için ortak noktalar yakalamaya çalışıyordum, hadi dava et beni.
Yeah, I've been trying to come up with some common ground to expand our friendship- - sue me.
Dostluğumuz buna bağlıysa hiçbir zaman dost olmamışız demektir.
If our friendship is dependent on this, then we do not have a friendship at all.
Son konuştuğumuzda dostluğumuza değer verip vermediğimi sordun ben de geri çekildim.
The last time we talked, you said if I value our friendship at all, I'd stay out of it.
Arkadaşlığımız "küçük çocuk küçük kızın elini tutuyor" kıvamında.
Our friendship is little-boy - holding-little-girl's-hand.
Arkadaşlığımızı bozmadan ama.
But this has nothing to do with friendship.
Dostluğa.
- Friendship.
Direk sana koşmuş.
You played on our friendship.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]