Fusion traducir inglés
943 traducción paralela
Omotenyum füzyonu!
Omotenium fusion!
Kısmi erime ve soğuma için kilidin önünde düzleşmeden önce gereken süre bu.
The time it takes for partial fusion and cooling, before it flattens against the lock.
Kara lekelere bak, meteor özelliklerine bak ısıdan oluşan füzyon, nikel ve demir.
Look, note the black coloring, characteristic of the meteor, the fusion from heat, the nickel and iron.
Hem geleneksel, hem modern olmayı başaran ilginç bir tarzınız var.
It's an interesting fusion of traditional and progressive.
- SON- çvr : fusion
THE END
Sonra da bu foto elektrik hücrelerine aktarılıyor bu da kollara ve fırçalara dinamik itkiler veriyor. Mekanikleşmiş dünyayla insan ruhumunun bir bileşimi bu.
And then that gets transmitted to that photoelectric cell... which gives those dynamic impulses to the brushes and the arms... and it's a fusion of the mechanized world and a human soul.
Büyük oranda Dr Radcliffe sayesinde hidrojen atomlarındaki füzyonun ve buna benzer dünyadaki bütün enerji kaynaklarının kontrolü kayda değer düzeyde her gün daha da yakınlaşıyor.
It is largely due to Dr Radcliffe that control of the fusion of hydrogen atoms, and all that means in terms of the world's energy resources, is getting appreciably nearer every day.
Son sineptik füzyon için hazırlanın.
Ready for final synaptic fusion.
Füzyon bombaları, hedeflerinde, düşman tarafından maddeleştirilmiş olarak.
Fusion bombs, materialised by the enemy over their targets.
İtici motora fazla yükleme yapıldığı taktirde 87 megatonluk füzyon patlaması olabileceğini varsaymakta haklı mıyım?
Am I correct in assuming that a fusion explosion of 97 megatons will result if an impulse engine is overloaded?
Özgürleşmiş bir ata yurdu, sosyalist bir ata yurdu savaşımı kaçınılmaz olarak bizi Arjantin devriminin temel ekseni olan işçi sınıfı ile kaynaştırıyor. İşçi sınıfını soyut olarak almıyoruz onu savaşları ve duygularıyla anlıyoruz.
Conscience that the fight for a liberated fatherland, a socialist fatherland, inevitably implies our fusion with the essential axis of the Argentinean revolution which is the working class not understood as an abstraction, but understood by its battles and its feelings.
Yer değiştirmiş füzyon.
A translocated fusion.
Fakat, fuzyonlar kalıcı olursa, Ve kan testi'de, bunu bize gösterirse.. O zaman insanları, uyarmak zorundayız.
But, if the fusion is permanent, and a blood test will show, then we have to warn the unfortunate person... no more children.
- Bir birleşme.
- A fusion.
Bir Vulcan beyin birleşmesi için yeterince güçlü mü?
Doctor, is he strong enough for the Vulcan mind-fusion?
Kalbim anladı. Şiiri seviyorum, bunu anlıyorum. Ama müziği özlemiyorum.
One cannot exist without the other and from this powerful fusion a new language is born that everyone can understand anywhere in the world.
İki insanın birleşmesi.
" the fusion of two beings
Gerçek bir kadına tek bir ruh yeter de artar bile erkekle ruhları uyum içinde oldukça, bedenlerinin birleşmesi sonucu.
But for a real woman, even one soul is more than enough, as long as it blends in with that of a man, in perfect harmony, with the fusion of their bodies.
İkisinin birleşiminin fazlasıyım.
More than a fusion of the two.
Şimdi tesisimizde, lazer ışın demetleriyle atomların parçalanması sayesinde ısıyı elde edeceğiz.
Now in our plant, we will get heat by the fusion of atoms with laser beams.
- Füzyonu fark etm....
- Notice the fusion...
Modern bilimin doğuşu, gözlem ve teorinin birlikteliği, karşılıklı güvensizlik sebebiyle sekteye uğradı.
The birth of modern science which is the fusion of observation and theory teetered on the precipice of their mutual distrust.
Gerçekleri rüyalarla kaynaştırıp yıldızlara uzanan yolu açmıştı.
This fusion of facts with dreams opened the way to the stars.
Var olan nükleer füzyon tesislerinden çok daha güvenli ve verimli bir yapı olması öngörülüyor.
It assumes the existence of a nuclear fusion reactor something much safer and more efficient than the existing nuclear fission power plants.
Henüz füzyon reaktörlerine sahip değiliz.
We do not yet have fusion reactors.
Güneş içine 1milyon dünyayı alabilecek....... mükemmel bir füzyon reaktörüdür.
The sun is a great fusion reactor into which a million Earths would fit.
Günümüzde oluşan nükleer reaksiyonunun külleri Güneşin son evresi olan, kırmızı dev evresine güç sağlayacak yakıtı oluşturur.
The ash from today's nuclear fusion will become the fuel to power the sun near the end of its life in its red giant stage.
Fakat yıldızların ocağının derinliklerinde.. nükleer füzyon daha ağır atomlar yaratıyordu
But deep in the stellar furnaces nuclear fusion was creating the heavier atoms :
Füzyon reaktörlerini ve liderimizin silahını çalıştırmak için suya ihtiyacımız var Mike.
We need it, Mike, for our sustenance. To power fusion generators [br] and the leader's weapons.
Ve insanların genital organları, kadın ve erkeğin cinsel birleşmesi yoluyla üremeyi sağlamaya yarar.
And the genitals are the organs which, in humans, provide for reproduction through formation and fusion of male and female sex cells.
Daha dünmüş gibi geliyor, Leeds'de genç bir delikanlıydım hayallerim vardı, caz ateşiyle yanıp tutuşuyordum.
Phew! Seems like only yesterday I was a young guy in Leeds with a head full of dreams and a passion for jazz-rock fusion.
Ana reaktörler, yön bulucular, füzyon sürücü, anti yerçekimi motorları.
Main reactors, navigational compasses... fusion drive, antigrav lifters.
Gelecekteki füzyon bombası üzerine çalışıyor.
He's working on the next fusion bomb.
Senatör Peacock'un savunma komitesinin sırları Albay Mustard'ın füzyon bombası, Profesör Plum'un BM bağlantıları ve kocanın, nükleer fizikçinin işleri.
The secrets of Senator Peacock's defence committee, Colonel Mustard's fusion bomb, Professor Plum's UN contacts, and the work of your husband, the nuclear physicist.
Nükleer fizikçi ve füzyon bombasıyla bir ilgisi yok muydu?
It was nothing to do with a nuclear physicist and the fusion bomb?
Kaybolan nükleer fizikçi kocam veya Albay Mustard'ın çalışmaları ile füzyon bombası ile hiçbir ilgisi yok muydu?
This has nothing to do with my nuclear physicist husband or Colonel Mustard's work with the fusion bomb?
Bildiğiniz gibi, füzyon için iyot lazerine büyük ilgi var.
As you know, there is interest in the iodine laser for fusion.
Bütün bu merkez, büyük bir kaynaşma reaktörü.
This whole station is basically a big fusion reactor.
Füzyon lazerleri yüzey tabakasını bir hayli zayıflattı.
The fusion lasers have greatly weakened the surface shield.
Füzyon çağının başlarında, bu reaktörler yenilendiler bir miktar bulma ihtimalimiz var.
By the beginning of the fusion era, these reactors had been replaced, but we may be able to find some.
Füzyon jeneratörü akım kontrolünde, efendim!
Fusion generator under surge control, sir!
Size füzyon jeneratörlerini akım kontrolüne alın demiştim.
I said get the fusion generators under surge control!
Füzyon jeneratörü devrede.
Fusion generator on line.
Füzyon jeneratörü % 30 güç kaybetti.
Fusion generator down by 30 percent.
Lang-zamanlı füzyon motorları da sağlam.
With its Lang-cycle fusion engines intact.
Bir füzyon reaktörüyle başa çıkabilirim.
I can fieldstrip a fusion reactor.
Füzyon rektörünün seyrüsefer bilgisayarıyla bağlantısı yapılacak.
Fusion reactor uplink to navigation processor.
Evde beş yıl yetebilecek bir füzyon reaktörü var.
There's a fusion reactor in the house, good for five years.
Füzyon jeneratörünü yükler yüklemez spor salonunun çatısında buluşuruz.
As soon as I reload the fusion generator, I'll meet you on the roof of the high school gym.
Nükleer füzyondan anlar mısın?
- You know anything about nuclear fusion?
Şimdi benim eritme silahımın gücüne tanıklık edeceksiniz.
Now you will witness the power of my fusion cannon! Ready, Rumble?