English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ F ] / Fıkır

Fıkır traducir inglés

2,667 traducción paralela
30, 60 ya da 90 gündür ayık olan kafası dumanlı en zayıf acemileri araştırıp kötüleşmelerini bekledikten sonra harekete geçiyorum.
I trawl the rooms looking for the weakest pie-eyed newbies with 30, 60, 90 days of sobriety, wait for them to relapse and then I make my move.
Ama iki yıldır bu fırsatı yakalamak için çok uğraştık.
We've been working towards this moment for two years now.
Fıstık ezmesi kaselerini nasıl koklayabiliyorum?
How come I smell... Peanut r at?
Seni teniste yendiğim zaman raketi o kadar hızlı fırlattınki neredeyse televizyonu kırıyordun.
You threw your racket so hard, you almost broke the TV when I beat you at the tennis game.
Bir saatliğine sınıfı kırıp, babana zaman ayırmayı düşünür müydün?
Think you could sneak out of class for an hour and give your old man a tour?
En iyisi Pearce ile sıkı fıkı olup ne bildiğini öğrenmek olur sanırım.
I think your best bet is to cozy up with Pearce and see what she knows.
Kısacası T-4, sağlam bir malzemedir. Yoluna çıkan her şeyi ve herkesi büyük oranda yok edebilecek bir şarapnel ve ateş fırtınasıdır.
Simply put, T-4 is the good stuff - - a lethal explosive that creates a wall of fire and shrapnel that will decimate everything and everyone in its path.
Başı belada ; ancak Michael bela ile sıkı fıkıdır.
He's in trouble, but Michael's good with trouble.
Eğer 128'lik bir şey bekliyorsa çipi araya bir yere fırlayıp orada sıkışır kalır siz de oturur dua etmeye başlarsınız.
If he's expecting the 128s, he may as well toss the chip, jam in a piece of salami, and hope for the best.
Kuyruk kuyruklu yıldızın tozunu aşındırıyor, ve bu ise benim kıyamet günü makinemi yıkamak için bir fırsat
The tail is composed of abrasive comet powder, and that's just what I need to put a wash-day shine on my new doomsday device.
Yani, belki biraz dayanabiliriz ama en ufak fırsatta bizi burada sıkıştırırlar.
I mean, look, maybe we can hold our own, but at the very least, they're gonna keep us pinned down.
- Doğru olabilir ama, otobüste bir sürü kaçık var ve belki de öyle kokmasının nedeni iki koltuk yanında oturan evsiz fahişenin, tamponunu kadının yüzüne fırlatmasıdır.
That may be true, but crazy people do ride the bus. And maybe she smells of menstrual blood because the homeless prostitute two seats away from her just threw her tampon at her.
Ağırlık, şekil, sınıf mülkiyeti belgelenmiştir, dosyalanmıştır, taşın da içine kazınmıştır.
The weight, the shape, the grade, fluorescence and ownership are documented, filed, etched into the stone.
Mandi takımı güçlendirmek için rugby takımın kaptanını acı hissetmeyen, 5 yıllık son sınıf öğrencisini ve 3 yıldır gençler ligi karete şampiyonunu da takıma aldı ama asla vazgeçmedik
Mandi had managed to recruit the captain of the rugby team... a fifth-year senior who felt no pain... and the three-time Junior Division Karate Champion onto her team.
Kilowog bazı yönlerden zorludur ama Deegan'la kıyaslarsan, solda sıfır kalır.
Kilowog has some rough edges, but he's a cakewalk compared to Deegan.
Kafama fıstık atmaya başladığında,... bu bir fırtına uyarısıdır.
When he starts throwing peanuts at my head, that's the storm warning. I don't like it!
Sadece çatlatıyorsun, açıyorsun, kızartıyorsun birazcık zeytin yağıyla fırçalıyorsun sonra arnavut biberi ile ovuşturuyorsun biraz zerdeçal ve biraz da tarçın ekleyip çabucak kızartması için fırına atıyorsun ve her 5 dakikada bir çeviriyorsun...
You just crack'em, hole'em, toast'em, brush'em with a little bit of olive oil, then rub'em with cayenne pepper, some turmeric and some cinnamon sugar, and you put'em in the oven for a quick roast, flipping them every five minutes
Kum fırtınasından sığınmak için en iyi yer haberci kışlasıdır. Çok daha güvenli, sağlam bir yerdir.
For shelter from the sandstorm, the best thing would be to go to the courier station it's much safer, a solid building
Sanırım çıkıp biraz hava almak isteyenler için iyi bir fırsat bu.
I guess this is a good chance to get out and stretch if anyone needs to.
Uzaklardayken, aklımda çok fazla düşünce vardı ve çok okudum. Çevresel yenilenme, sürdürülebilirlik sıfır atık, gübre gibi şeyler hakkındaki kitaplar da dahil.
I had a lot of thoughts when I was away, and read a lot, even books, about environmental renewability, you know, sustainability, zero waste, like compost, just stuff in that vein.
Fırıl fırıl dönen hava onun alışılmadık kokusunu sürüklemekte.
The swirling air carries a hint of her unfamiliar scent.
Sopasını kırıyor ve suya fırlatıyor. Üzgün bir görüntüsü var. Babası Martin, son delikte oğlundan yürüyerek uzaklaşıyor.
He snaps his putter, flings the shaft, and then the sad shot here, his father Martin, walking away from son on the final hole.
Kızlar, eğer şu anda kavga etmeyi kesmezseniz, daha sonra fırından yeni çıkmış... KURABİYELER? !
Girls, if you stop fighting, then I'll let you have some fresh baked... cookies?
Gidip biraz fırında kızarmış tavuk alacağız...
We are going to go pick up some roast chickens.
Erkekten bir balçık fışkırıyor kadının içindeki balığımsı yumurtayla birleşiyor ve gel gör ki -... ona Emmanuel diyorlar.
One squirt of slime from the man, one fishy egg in the woman, and behold - they shall call his name... Emmanuel.
Orası kesin onun zayıf noktası ve Kurt Adam yüzüne bir yumruk attı ve şu anda Bağırsak bir saldırıya açık duruma geldi.
That's definitely his weak spot, and now Werewolf gets a jab into the face and the Gut is now exposed for an open assault!
Hayır hayır mezarlıkta bu kıyafetlerle uyandım ve benim... bizim telefonlar kayıf ve çantamda
No, no, I woke up in a cemetery in these clothes and my... our phones were missing and my purse.
Bana parti için küçük, şık, sıfır beden kıyafeti aldın mı?
Did you get me my slamming little outfit, size zero for the party?
U-C-U-B-E.
F-R-E-A-K.
Bazı insanlar ağlar, bazıları kızar ve ben fıkra anlatırım.
Some people cry, some be angry and I tell jokes.
Tamamiyle bilgelik fışkırıyor senden, değil mi? Banada bağışlasan birazcık olmaz mı?
Well, you're full of wisdom, aren't you?
Öğrencilerinizle hep sıkı fıkı mısınızdır?
Often chummy with students?
Şey, sıfır noktasında maruz kaldığı halde John etkilenmemişti. Bu da Beş'in özel niteliklerinin bir bağışıklık faktörü sağlayabileceğini akla getiriyor.
Well John is not'been infected despite remained exposed to the "ground zero", and this suggests that the quality'of the five special could ensure the presence of a factor immunizzante.
Köşeye sıkıştırdığında ya da kızdırdığına zehirli oklar fırlatır.
It releases toxic quills anytime you corner it, or piss it off.
Daha da önemlisi, o kovanların zaten zayıf olan kanıt koruma zincirini kırıyorsun.
And more than that, you're fucking up whatever weak-ass chain of custody those casings might have.
İnsanlık tarihinde ilk kez sıfır doğum oranı gözlemlenmekte.
For the first time in the history of mankind there is a birth rate of zero.
Hayır, hala açık denizlerde fırsat kolluyor.
No, he's still prowling the open waters.
Şu anda sıcaklık sıfırın altında 310 derece.
Current temperature, 310 degrees below 0.
Eğer video yeterli olmazsa ve Luntz'u sıkıştırırsak bu adamları yakalama fırsatını tepmiş oluruz.
So if we shake Luntz down and the video is insufficient, we blow our chances of catching either one of these guys.
Tabi alışveriş merkezindeki göz kamaştırıcı son moda cep telefonu kılıfını aldıktan sonra.
After which, I got the cutest new bedazzled cell phone case at the mall.
Bu akşam dışarı çıkıyorsanız, - sunucu- : uzun yıllardır görülmemiş fırtınaya hazır olun!
If you're going outside tonight, prepare yourselves for record-breaking gale force winds!
Dönüyor, fırıl fırıl dönüyor,... sıkıldığı zaman da ok gibi dümdüz yere iniyor.
She turns, it spins and when she is tired, it lands, right as an "i".
Sanırım fırını açık bıraktım.
I think I left the oven on.
Enfeksiyon, doku uyumsuzluğu... Olasılık sıfırın altında.
Infection, graft rejection, et cetera, the chances are less than zero.
Sanırım, ahlaksızlık ve zina sınıfında yer alıyoruz.
I think we come pretty squarely under the heading Immorality and Fornication.
Odada, sıfırın altında buzlu bir patlama yaşandıktan sonra sıcaklık birden 250 dereceye çıkmış.
After the chamber is blast-chilled to below zero, it then heats up to 450 degrees Fahrenheit.
Yani bakışlarını ve ne kadar ünlü olduğunu kafana takmana ya da sıfır bedene inmek için açlık çekmek zorunda değilsin.
I mean, you don't have to obsess about your looks or how famous you are, or starve yourself into a size zero.
Sıfır olduğunda, artık öpüşme yok.
When it goes off, no more kissing.
En kötü kısmı ise, mahremiyetim yok. Sıfır.
The worst part is, I have no privacy.
Önceden ısıtılmış fırına koyuyoruz ve.. .. yaklaşık olarak beş dakika pişiriyoruz.
Place it into the preheated oven... for approximately five minutes.
Okulun en zeki kızı nasıl olur da "F" alır?
How does the smartest girl in school get an "F"?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]