Fırın traducir inglés
8,217 traducción paralela
Issey Miyake üniformalarından ve Bob Dylan'ın şarkı sözü alıntılarından, istediğin her şey hakkında konuşuyorsun. Fakat hepsi Judy Jetson'ın Kolay-pişir fırınına benziyor.
and Issey Miyake uniforms and Bob Dylan lyrics all you want, but that thing looks like Judy Jetson's Easy-Bake oven.
O gece sıcaklık sıfırın epeyce altındaydı.
It was well below zero that night.
Bu fırının ustasıyım.
- I'm the master of this bakery.
Fırında rostomuz var ve yanında da büyükannem Marge'ın verdiği muhteşem bir makarna tarifi.
Right in here, I've got... a roast beef, and right there is a marvelous macaroni recipe that came from my Grandma Marge.
Bu oteli daha iyi işletmek için kırk fırın ekmek yemen gerektiğini söylemek burayı ne denli gelişigüzel işlettiğin gerçeği yanında hafif kalır.
To say that there is huge room for improvement in the running of this hotel would be to understate the surreally haphazard nature of your operation.
"40'tan Genç 20 Kişi" listesine girecektim ama şimdi "Sıfırın Altında Sıfır" oldum!
I was on track to be "20 Under 40," but now I'm "Zero Under Fuck Me"!
Fırın işi nasıl gidiyor?
How is the bakery business?
Paslanmaz çelik cihazlar ve çift fırın.
Stainless steel appliances, and... double ovens.
- Çift fırını severim.
- I love double wall ovens.
Mercimek fırın!
Sexual intercourse! Whoo!
Eğer yardım istersen, eskiden bir fırının teslimat işini yönetirdim.
If you need any help, I used to run shipping at a... At a bakery.
- Tıpkı önceden ısıtılmış fırın gibi.
It's like pre-heating an oven.
Seni bu sabah şarkı söylerken duyduğumdan bu yana şehvet fırınında yanıyorum.
Ever since this morning when I first heard you sing, I have been burning in the furnace of desire.
Mutfağa yeni bir fırın almama çok az kaldı.
I'm this close to a new oven in the kitchen.
Mikrodalga fırın aldık.
We've got a microwave, now.
Tamam, tamam, yer belirleyicisinde en son fırın kalorifer odasında görülmüş.
Okay, okay, locator markers have him last pegged in the furnace control room.
Büyük yüzme havuzu, şarap mahzeni, helikopter pisti... spa, jimnastik salonu... 3 boyutlu televizyonlar, bir pizza fırını bile.
Infinity pool, wine cellar, helipad, spa, gym, 3D televisions, even a pizza oven.
Leo isimli bir oğlan dökme fırınının yanında annesini arıyor.
There's a little boy named Leo waiting for his mom by the molten furnace.
Evet, neyse... Maalesef bunları fırına koymamız lazım ama uğradığın için teşekkürler.
Yeah, well, big bummer, but we have to get these into the oven, so thank you so much for coming by.
- Evie, fırın.
- Evie, oven.
Senin tabağın fırında.
Hey, bub, I've got a plate for you in the oven.
Keşke fırınların civarında daha dikkatli olsan.
I do wish you'd take more care round the ovens.
Onlar "B" sınıfı oyuncular ve B sınıfı oyuncular "A" sınıfı oyuncuları hayal kırıklığına uğratır.
They're "B" players, and "B" players discourage the "A" players.
Senin macera anlayışın sıfır.
You got no sense of adventure.
Bu arada, En küçük oğlum sanırım sizin sınıfınızda.
Oh, by the way, I think you're gonna have my youngest son Conrad in your English class next year.
Sınıfındaki herkesten daha genç mezun oldun ve uzun zamandır da buradasın.
You graduated younger than anyone in your class and you've been here ever since.
Yorganın altında ışıklı ve fısıltılı dakikalar için sizi çağırıyor. Gerçekte kim olduğumuzu yansıtıyor. Nelerden kaçtığımızı..
He pulls you beneath the covers for a flash-lit whisper session, shining onto who we are, what we run form, and who we open our hearts to become.
Saldırıyı zayıf olanların üzerinde yoğunlaştırın.
Concentrate fire on the weak ones.
Devlet okuluna gitmelisin, sosyalleşme fırsatını kaçırıyorsun. Ben de şunu fark ettim. Ben okula gittiğim için okulda sosyalleşmenin büyük kısmının olumlu sosyalleşme olmadığını biliyorum.
You should go to public school, and, you know, you're missing all the socialization, and I realize that though I went to school, and I know a lot of the socialization is not positive socialization in school.
Silikon yarı metal sınıfındadır..
Silicon's classification is semi-metallic.
Bana sorarsan... bu senin için yeni bir iş koluna yatırım yapman için bir fırsat sonuçta daha çok kazanacaksın.
The way I look at it... is that this is an opportunity for you to invest in a new business that'll mean more money for you.
Belirli bir sınıfın üyelerinin ağır bir sorumluluğu var bence.
I believe folks of a certain class have a heavy responsibility.
Topu elinize alıp, bacağınızı kırıp fırlatıyorsunuz.
The ball is in your hand, twist the leg, then you let it go!
Ekonomi sınıfından iki bilet mi? Hayır!
- So, two seats in coach?
Sınıfına göre değişiyor ama genelde Avery ve arkadaşlarıdır.
It kind of depends what grade you're in, but, like, mainly Avery and her friends.
Bu hikâye, okuldaki son sınıfımla ve hayatımın nasıl mahvedildiği ile alakalıdır.
This is the story of my senior year of high school and how it destroyed my life.
Hayatın olayı, sıfırdan başlamaktır, tamam mı?
Life is about do-overs, okay?
Öyle de yaratıcı bir ifade biçimi oluşturma fırsatını kaçırıyorsun.
Yeah, but you're not seeing the opportunity for creative expression.
Hayır ancak ikiniz de arabanın camından fırlamadınız ama bazen seçim yapma şansın olmaz tatlım.
No, but neither was going through the windscreen of a Triumph Spitfire, but sometimes you don't get a choice, honey.
Bu soğuk hava cephesi sınır bölgesine orta şiddette fırtına ve kar yağışı getirecek.
This cold front will bring moderate gales and heavy snowfalls to the border area.
Uyursam beni sırtına veya bakır fıçıların arasına bağlardı.
She d strap me on her back or under the copper vats if I d sleep.
Kesinlikle hayatımın bir parçası ve çok zevkli bir parçası olmuşlardır. Aynı zamanda geçimimi de bundan sağlıyorum ve ailemle birlikte çalışma fırsatına sahip oldum.
That's been absolutely part of my life, and a very enjoyable part of my life, and something that I make a living at, and had the opportunity to employ my family.
Ajanların ifşa ettikleri, sıfır.
Agents uncovered, zero.
Ve sonra da, sınıf birisi ortadan kaybolacak ve sonraki gün Meksika'ya sınır dışı edilecek.
And then, every once in a while, one of their classmates disappears and is deported to Mexico the next day.
Böylece oldukça sınıf bilinçli olan ticari sınıfın saldırılarının karşısında duran her zamanki kuvvet sona ermiş oldu.
The effect is that the usual counter-force to an offensive by our highly class-conscious business class has dissolved.
Manzaralı yoldan gidersek seni sınıfına bırakırım.
I'll walk you to class if we can take the scenic route.
- Ağzını burnunu kır fırsat vermeden.
- Then beat him to it.
Üçüncü sınıf yolcularımıza diğer yolcularla konuşmalarının yasak olduğunu hatırlatırız.
We'd like to remind our third class passengers that they are forbidden to speak to the other passengers.
Unutmayın, hız sıfır olsa bile yine de bir kuvvet vardır.
Remember that there's still a force if the velocity is zero.
Kendi fırsatını yaratmaya çalışacaktır.
He'll try and create his opportunity.
Bugün... Sıfır mesajınız var.
You have zero messages.