Fıstık traducir inglés
4,580 traducción paralela
Fıstık ezmesini de getir!
bring the peanut butter!
Ona bir fıstık verelim.
Oh, let's get him with a peanut.
Mandal ve fıstık savaşı.
Peg and peanuts.
Fıstık ezmesi ister misin?
You want some peanut butter?
yeni partnerin de fıstık gibiymiş.
your new partner's a real peach.
"Fıstık Ezmesi Çözümü" var mı sende?
Hey man, how ya goin'? Have you got'The Peanut Butter Solution'?
Hayır, "Fıstık Ezmesi Çözümü" yok, tamam mı?
No, I don't have'The Peanut Butter Solution'. Okay?
Bilgisayarda "Fıstık Ezmesi Çözümü" diye bir film yok koçum yok!
There's nothing on the computer, 'Peanut Butter Solution', no mate, no!
- Sizde "Fıstık Ezmesi Çözümü" yok öyle mi?
- So, you don't have'The Peanut Butter Solution'? - That's what I said!
Yani mısır ya da fıstık mı?
Like, say, corn or nuts?
Fıstık ezmesi, ıhlamur, yoğurt karışımı üstüne de jelibon.
Peanut butter and lime yogurt mixed together with gummy bears and extra MMs.
Birinci sınıf koltuk, fıstık, beyaz şarap ve şişmiş ayak bilekleri ile. Bunu sormak için çok zaman var ama, biz satın alıyoruz.
It's a lot to ask, but we're buying.
- Fıstık ezmesi?
Peanut butter?
Belki bir yıldan kısa sürede minicik bir ceninden bir yetişkine dönüşmek burnunu kaldırdı, Robin Sylvester ama burada protein içeceklerimizi insan yiyeceği tadında severiz Dr. Moreau adanda uydurduğun garip kök hücre soslu fıstık ezmesi tadında değil.
Maybe the fact that you grew from an itty-bitty fetus into a full-size adult in less than a calendar year has made you cocky, Robin Sylvester, but around here, we like our protein shakes to taste like human food and not some crazy peanut butter stem cell sauce you cooked up on your Island of Dr. Moreau!
Mısır gevreği yok, tost yok, fıstık ezmesi yok.
No cereals, no toast, no peanut butter.
Fıstık ezmesi.
Peanut butter. Ah.
Fıstık ezmesi bulmuş mu?
- Did she find any peanut butter?
Her tarafın fıstık kaplı.
You're covered in nuts.
- Biraz fıstık ister misin?
Would you like some peanuts?
Fıstık gibisin.
Fuck, you're a babe.
Fıstık yağı mı bu?
( sniffs ) is that peanut butter?
Ama düne kadar fıstık gibiydi.
But she was a babe until yesterday.
Fıstık.
Peanut.
Ama fıstık ezmesi alıp kremşanti koyar, parti yapardım.
( Phone beeping ) But I would get some peanut butter and that frosting in a can and have a party.
Ve tam bir fıstık.
And he's a total catch.
Hayır, sadece fıstık ezmesi, buğday, fındık, gluten ve polen.
No, just peanut butter, wheat, nuts, gluten, and pollen. He inherited my allergies.
Ve oradaki kadınlar fıstık gibiler.
And the women there? Like fresh peaches.
Fıstık gibisin.
Like a million bucks.
- Fıstık ezmesi?
- Peanut butter?
Bir fıstıkla çıkıyordum. Rus'tu, tamam mı?
Was dating this chick, and she's Russian, right?
Üzerinde çalıştığım bir tarif var. Fıstık ezmeli çikolata parçacıklı brownie.
There's this really good double chocolate peanut butter chip brownie thing that I've been working on.
Balık ya da fıstık?
Fish? Peanuts?
Fıstık ezmesi aşır.
Hey, peanut butter.
Aman tanrıım... biri onun çikolatasına fıstık ezmesi mi sürmüş?
Oh, my, my... did someone get her chocolate in his peanut butter?
Pekâlâ, sadece fıstık ezmesi.
All right, peanut butter only.
Fıstık ezmesi ve jöleli, dörde bölünmüş ekmek.
PB and J in quarters.
Fıstık kabuklarına bakılırsa epey uzun bir molaymış. - Evet.
Must have been quite a break, all those pistachio shells.
Sanırım biraz fıstık ve peynirli kraker var.
I think I have some peanuts and some cheese crackers.
Refakatçilerine onun fıstık sevmediğini söyledim, onun yerine çubuk kraker verecekler.
I told his escorts he doesn't like peanuts, so they gave him pretzels instead.
Evet, fıstık ezmesi ve reçel.
Yeah, peanut butter and jam.
Yoga sınıfında tanıştık.
We met in a yoga class.
Sonra kırmızı şarap, Liguria zeytini ve çam fıstığı ekleyin...
Then red wine, Ligurian olives... pine nuts.
Hazırlık badminton sınıfımda Olga Neuberger denen kızla tanıştığımdan beri, illa da bilmen gerekiyorsa.
Since i met a girl named Olga Neuberger in my freshman badminton class, if you must know.
Belki de kartları değiştirmek için bir fırsatı olduğunu anlayıp dolandırıcıIık suçunu O'Connor'un üzerine atmaya çalıştı.
Maybe, and maybe she saw a chance to swap the credit cards and frame O'Connor for the embezzlement.
Sanırım işçi sınıfı kahramanları bizi kovalamadan önce en fazla 4 tane satmıştık.
I think we sold about four of them before the working-class heroes chased us away.
Eğer bizi aramış olsalardı yanmıştık. O yüzden ben de rozetimi aldım ve yatağa doğru fırlattım.
Well, basically, I know we're screwed if they search us, so I pull out my badge and toss it on the bed.
Bence bu kayıt, iki fırtınanın başka biriyle çarpıştığı hazırlık sırasında olmuş.
I think this tape was made before the two fronts trained into one.
Ve merak ediyorsan diye söylüyorum, ben merak edip araştırmıştım çünkü 24 tam olarak kılıfında ve bileğinde sakladığı okların sayısı.
And in case you're wondering- - I was so I studied up on my news footage- - 24 is the exact number of arrows he carries in his quiver and flechettes around his forearm.
Dünya üzerine soluk alıp hareket eden tüm varlıklar arasında insandan daha zayıf bir varlık doğmamıştır.
Of all creatures that breathe and move upon the earth, nothing... nothing is born that is weaker than man.
İnsandan daha zayıf bir varlık doğmamıştır.
Nothing is born that is weaker than man.
Ama alıştığınız zaman fıtık onarımını başka türlü yaptığınıza inanamayacaksınız.
But once you get used to it, you'll never believe you did a hernia repair any other way.