Gelmiş traducir inglés
27,916 traducción paralela
Yani bir kere gelmiş geçmiş en iyi filmi yaptıktan sonra bu biraz Everest'e tırmanmaya benzer.
I mean, once you've created the most amazing film ever, it's a little like climbing Everest.
Ajanın tekine veda ettiler, sanki dünyanın sonu gelmiş gibi.
They say goodbye to an agent, and they think it's the end of the world.
Polisler evime gelmiş.
The police are at my apartment.
Ahan da orda, başkanımız da gelmiş.
Oh, there he is, our first chair.
- Polisler daireme gelmiş.
The police are at my apartment.
Orada başına gerçekten kötü birşey gelmiş.
Something really bad happened to you there.
Buraya daha önce gelmiş miydiniz?
H-Have you guys eaten here before?
- Biraz erken gelmiş olabilirim.
- I might be a little early.
Bakın kim gelmiş!
Hey, look who it is!
Görünüşe göre birileri bizden evvel gelmiş gibi.
Looks like someone got here first.
Annem Amerika'ya 1980'de gelmiş.
My mom came to the U.S. in 1980.
Buraya mülk aramaya gelmiş olabilir.
He might have been out here looking at property.
İki gece önce Butch Callahan, Jared Talt'ın cinayetini tezgâhlamaya yardım ediyormuş ve o sırada biri gelmiş ve ikisini de gerçekten vurmuş.
So two nights ago, Butch Callahan was helping to stage Jared Talt's murder, when someone came along and shot them both for real.
Kanada'ya giderken havaalanına gelmiş miydim onu bile hatırlamıyorum.
I can't even remember if I went with you to the airport when you left for Canada.
Zadie erken gelmiş oluyor.
Zadie would have been early.
Ofisten çıkıp direk buraya gelmiş. Saat 21 : 22'ye kadar burada beklemesi gerekirdi.
Coming straight from her office, she would have to wait to still be on this spot at 9 : 22.
- Hayır. Daha feci bir şey için gelmiş.
Please tell me there isn't another bomb in here.
Uber gelmiş.
Uber's here.
Ondan gelmiş.
It's him.
Çünkü biri önceden buraya gelmiş, değil mi?
'Cause someone else got here first, right?
Bir düzine ileri karakolumuzun çoğunu yokettiniz, gemilerimizden üçünü yokettiniz, ve şimdi de gelmiş ne olduğundan haberiniz olmadığını söylüyorsunuz.
You've decimated a dozen of our outposts, destroyed three of our ships, and now you claim you don't know what's going on.
Gelecekten gelmiş de bizi teknoloji hakkında uyaracak gibi duruyorsun.
Yeah, you look like you're from the future, and you're here to warn us about technology.
"Belki cennetten gelmiş, insanın hayatını değiştiren unsuz çikolatalı turta."
"A life-altering flourless chocolate torte that maybe came from Heaven."
Evet, karşı gelmiş diye Şirin onu kapı dışarı etmiş.
Yeah, she said that Smurf kicked her out because she stood up to her.
Koca adam gelmiş.
There's the big guy. 'Hey, T.J.!
Belediye başkanının adamları gelmiş.
Those are the mayor's people. We'll be back.
Sazan dostum Pierre gelmiş.
Oh, it's my roach friend, Pierre.
Yok ya, çiçekler size gelmiş.
No, they were for you guys.
Aman tanrım, 2 Chainz gelmiş!
Oh, my God, 2 Chainz is here... ah!
Şimdiye erkeklerle kadınlar eşit hale gelmiş olmalı.
Surely by now men and women are considered equals.
Gelmiş geçmiş en seçkin eğitim tesisini görmeye hazır ol.
Prepare to see the most elite training facility in all of history.
Atalarımız bu yüzden İngiltere'den kaçıp buralara gelmiş. Özgür olmak için!
Hell, that's why our forbearers busted away from England to begin with, so we could be free!
Bakın büyük Jonah Hex gelmiş.
Well, if it ain't the great Jonah Hex, himself.
Şimdiyse gelmiş, kendin için yaptığını söylüyorsun.
And now you're telling me you went and did it - for yourself.
Bu sabah akıntı çok güçlüydü. Yani büyük ihtimalle Williamson'dan gelmiş.
There was a strong current this morning, so chances are that it originated from Williamson.
Galiba o kadar uzun süre aynada kendine bakmışsın ki gerçeklik algın saçma sapan bir hale gelmiş.
I think you've spent too much time staring at yourself in the mirror, because your perception of reality is a bit warped.
Yani Varolmayan Ülke'den bir meta, Muhteşem Central City'ye gelmiş.
Huh. So a meta from Neverland's made the trip to Central City Fabulous.
Gelmiş geçmiş en iyi takım!
Best. Team-up. Ever!
- Hayır, ülkeye geri gelmiş ve hapiste.
No. He's back in the country, and he's in prison.
İkimiz de aynı şeyi istiyoruz, hayatımıza devam edebilmek için başımıza gelmiş şeylerle yaşayabilmeyi...
We both want the same thing, to be able to live with what's happened so that we can move... forward.
Senin başına gelen, benim başıma gelmiş sayılır.
What happens to you happens to me.
Hayatlarımızın bu kadar garipleşeceği hiç aklınıza gelmiş miydi?
Did you ever think that our lives would really get this weird?
Hey, Ryan ve Espo'ya bir cinayet davası gelmiş.
Hey, Ryan and Espo have caught a homicide.
Arkadaşlar, bunlar gelmiş geçmiş en iyi komedi sözleri emin olun.
Guys, these are comedy gold.
Claire'den gelmiş.
Oh, that's Claire. Got to run.
Erkeklik döngüm Raj'ın günlerine denk gelmiş olabilir.
Interesting. Maybe my male cycle synced up with Raj's actual period.
Psikiyatri koğuşunun sana iyi gelmiş olmasına sevindim.
Glad to see the psych ward worked out for you.
Ardından bilgisayar labına gelmiş ve tekrarları ayrıştırıp Toby'nin heyecan bağırışını yükselterek...
Then he comes to the computer lab and isolates, loops and amplifies Toby's yell of excitement
- Açık bir pencereden gelmiş olmalı.
It had to be - through an open window.
İkisi de FBI'ın Honolulu Ofisi'nden gelmiş.
They both came out FBI out of the Honolulu office.
Görünüşe göre hızcı dostumuz hakkımızdan gelmiş.
It appears our speedster friend got the better of us.
gelmişsin 38
gelmiyorsun 22
gelmiyor musun 122
gelmiyor 63
gelmiyorum 79
gelmiyor musunuz 16
gelmiyor mu 21
gelmiyorlar 18
gelmiyorsun 22
gelmiyor musun 122
gelmiyor 63
gelmiyorum 79
gelmiyor musunuz 16
gelmiyor mu 21
gelmiyorlar 18