English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ G ] / Genuine

Genuine traducir inglés

2,219 traducción paralela
- Orjinal gibi duruyor.
It looks genuine.
Eğer hakikilerse, söz veririm zahmetinize değecek.
As long as they're genuine, i promise it'll be worth your while.
Uzmanımız onları incelediğinde Sahte olup olmadıklarını göreceğiz.
We'll see whether they're genuine or not when they're examined by our expert.
Ayrıca, bir harita olduğuna inanmıyorum.
Besides, i don't believe there is a genuine map.
Hem de gerçek!
Yes, there is. This one is genuine!
Bu gerçek mi?
Is this genuine?
Bu harita gerçek!
The map is genuine! It is!
İnsanlar gerçekten suçluluk hissettiklerinde, hep aşağıya doğru bakarlar.
When people feel genuine guilt, they always look down and away.
Bilirsin Hz isa'nın içtiğinden. Şarap severmisin? Çok fazla, bu nedir?
I feel the warm healing liquid presence of God's genuine cold filtered grace.
50 kiloluk kağıttan, yepyeni gerçek kabartmalı ve antik tarz bitiriş.
That is 110-pound card stock. Brand-new, genuine embossing, antique finish.
Gerçek elmasa ne dersiniz?
Diamonds. Genuine.
Eğer bunlar sahte değilse, servet değerindedirler.
If those things are genuine, they're worth a fortune.
Bunlar hakiki yerli savaşçılar.
It's some genuine native Maori warriors.
Yani onun pişmanlığının içten geldiğine inanmıyor muydun?
So you didn't believe her remorse was genuine?
Ama o tamamen kendine özgü, tamamen... ve, tekrar söylüyorum, takımın büyük bir parçası.
But he's a totally genuine. full-on... and. again. a great part of the team.
Sergilediği duygu samimiydi.
- No. The emotion she was showing was genuine.
Üzgün hissettiğim o değil daima içten ve haklı olduğunu sandığım kişi.
Its not him I feel sorry towards... Its to who I thought would always be the genuine and justified.
O gerçek bir mülteci ve katille hiç bir bağlantısı yok.
He's a genuine refugee and ha's no connection to the murder's.
Çakma değil he!
It's high quality genuine, not fake.
Dallama seni. Hadi bakayım yürü.
You're a genuine ass-giver, right?
Justin, burda yapalım.Bunu burda yapalım.
Because I've begun to think that you're incapable of having genuine emotions.
Bakın... Bir kamyonda gerçek bir soygun yağacaklar.
Look, they allow a genuine robbery to take place on the truck.
- Eşsiz bir yeteneği var.
Sir, he's got genuine ability.
Hiç bir saniye olsun adam akıllı yaşadın mı?
Have you ever been genuine about your life?
Kıza dürüst olmadığını biliyorsun, ama ona karşı duygularının samimi olduğunu umut ediyorsun.
Well, you know he's not being honest with the girl... but you hold out hope that his feelings for her are genuine.
Bu gerçek bir kaçırılmaysa Bay Gomez'in olayla bir bağlantısı olmalı.
If this is a genuine kidnapping then Mr. Gomez, the driver, must be involved.
Top bende ve benim önerim burada gerçekten uğraştığımı fark etmeniz.
I have the ball, and my suggestion is that you people realize that I'm making a genuine effort here, okay?
Bu görüş yüreğimi ısıtıyor, zeki insanların yönetimi ile tam demokratik ülke.
The idea warms my heart, a truly democratic country with Genuine people's state
Mançu Yönetimi'ni devirmeye yönelik fırsatları yakalamak ve hakiki insanların ülkesini kurmak için cesarete ihtiyacımız var.
When we have courage to take this opportunity to To overthrow the Manchu government Establishment of a genuine people's country
Hakikaten yaşayan bir efsane.
A genuine living legend.
- Hayır, gerçek alarm.
No, this is genuine.
Bu ikinizin de şimdiye kadar başına gelen en saf, en içten yakınlaşma olacak.
This will be the purist, most genuine human encounter of your life and hers.
Yalnızca saf bir gizemlilik sanırım.
Just a genuine mystery, i suppose.
Burada hakiki Chungking tavuğu yeme fırsatı buluyorsunuz.
The Chungking-style chicken here is the genuine article.
Bak size diyorum. Bu çocuklar bir zamanlar bizim olduğumuz kadar yürekten ve orijinaller.
I am telling you, these boys are every bit as heartfelt and genuine as we once were.
Elbette, tek bilemeyeceğin şey hislerin gerçek mi yoksa...
What you will never know, of course, is whether your feelings are genuine or..
Bayan Dobson'un mektuplarında ki pulların gerçekliğini doğrulayabilirim. - - Onlar gerçek.
I was able to verify the postage cancellations On mrs. dobson's letters - - they're genuine.
Test etmek için yeteri kadar aldım.
I have enough to see if it's genuine.
Sadece müritleriniz gerçek birer inanansa tabi.
Only whether your followers beliefs are sincere and genuine.
Benim fikrime göre, dehşete düşmesi hakikiydi.
In my opinion, his dismay was genuine.
Ona gerçek duygular besliyordun.
You had genuine feelings for him.
Gus, yeraltı dünyasında orijinal bir tip. İşemek için merdiven kullanmak zorunda.
Gus was genuine underworld because he has to use a ladder to pee
Sizi suçladığım zaman, gösterdiğiniz içten bir öfkeydi, suçluluk değil.
When i accused you, you showed genuine anger, not guilt.
- Neredeyse gerçek tevazu ve alçak gönüllülükle davranıyor gibisin.
You seem to be acting with almost genuine modesty and humility.
Serena aldatılıyor çocukta samimiyet duygusundan eser yok.
Serena's deluded. The guy's not capable of genuine feelings.
Hakiki canlı bir homoseksüel kazandın!
You've won a genuine live homosexual!
Bu Ryukyu adalarından hakiki suşi.
This is Genuine Sushi from the Ryukyu Islands
Yani harita gerçek mi?
So the map is truly genuine?
Bizimki de gerçek!
Ours is genuine, too!
Kurulu düzen dirense de gerçek bir karşı kültür filizleniyordu.
They want to kiss you all night! " The establishment resists, but a genuine counter-culture is growing.
Yine kaçmasına yardım etmem için miydi?
Just to help her get away again. I have no doubt that Cora's feelings for you were genuine, Your Honor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]