Gençken traducir inglés
2,332 traducción paralela
Gençken çok anlatılırdı ya hani.
The ones we heard when we were young.
daha gençken tüm yakınlarını kaybetti.
She lost all her relatives when she was young.
Gençken bahar tatilinin hayatının en güzel zamanlarından biri olması gerekir, en kötü değil.
It's just when you're a kid, spring break is supposed to be the best part of your life, not the worst.
Dede, annem gençken hasta olduğunuda biliyormuydun?
Grandad, when Mum was young, did you know that she was ill then?
Gençken bayılırdım.
I loved that show when I was a young pig.
Gençken rüzgar olduğumu sanırdım.
When I was young I thought I was the wind
Labirent'te Jennifer Connelly de oynamış, gençken.
Uh, Labyrinth has teenage Jennifer Connelly.
- Oh... hadii, gençken az kalp kırmamışsındır.
- Oh... Come on, I'm sure you've broken a few hearts in your time.
Gençken herkesle düşüp kalkardık.
When I was young, cruising's what we all did.
Bu da yeni çıktı. Biz gençken hem kıçımıza, hem midemize bakardık.
When we were young, we took care of both our asses and our stomachs.
Evet, gençken fena sakatlamıştım.
Yeah, I busted it up pretty bad when I was a teenager.
* Gençken ben *
# When I was younger #
Ve hâlâ çok gençken, diğer insanların benim gibi düşünmediklerini fark ettim.
And while I was still very young, I noticed that other people didn't feel the way I did.
Ben gençken, kız kardeşimi o gösteriye götürürdüm.
When I was younger, I took my sister to the show.
Ben gençken Rocky Horror gece yarısı şovları olurdu.
And when I was younger, and they started midnight shows of Rocky Horror, it wasn't for envelope pushers.
O müzik kutusu gençken senin için önemliydi.
That music box brought such comfort to you when you were young.
- Gençken zor kaldırmış olmalısın.
That must have been a heavy load for such a young man.
Hayır. Bu taraftaki William Bell gençken bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş.
It seems that William Bell on this side was killed in a car accident as a young man.
Görüyorsunuz ya, babam, ben daha çok gençken vefat etti.
You see, my father passed when I was just a young boy.
- Gençken burada çok zaman geçirirdim.
I used to spend a lot of time here when i was younger.
- Gençken bir kaç defa çıkmıştık.
He was a little bit in love with me.
Kanıt yok ancak, gençken Isobel'le sevgiliydi ayrıca babanın muayenehanesine Isobel'i o getirmişti.
Well, there's no proof, but he dated Isobel when she was a teenager. He brought her to your dad's office for the delivery.
Isobel'le gençken tanışmıştım beni sevmediğine emindim ama ona hemen aşık olmuştum.
You know, I first met Isobel when I was a teenager. I fell in love with her instantly, although I'm pretty sure she never loved me.
Büyükannem gençken çok güzelmiş.
Grandma was beautiful in her young days
Gençken yaşadıklarından bahset.
Talk about things from when you were young.
- Evet, çok gençken.
Yeah, when I was very young.
Evet ama ben hâlâ gençken çocuk yapmak istiyor.
Yeah, but she wants a kid while I'm still young.
Ben gençken kendimi çok eleştirirdim.
I was so critical of my looks when I was young.
Ben gençken denize çıplak dalmak için New Jersey'deki bir taş ocağına giderdik.
[police radio chattering ] [ Captain Brass] So, when I was a teenager, we used to go skinny-dipping in a quarry in New Jersey.
Gençken, ben de duygusal oldu perspektif başkasının dan düşünmek için
When I was young, I was too emotional to try to think from another's perspective
Ben gençken, ufak tefek hırsızlıklar yaptım ve onlar suçları arttırmışlardı.
When I was younger, I got a couple petty thefts, and they were bumped up into felonies.
Bunu yapabilmenin tek yolu, gençken ölmek.
The only way to do that is to die young.
Wachter ve Capetanos. İkisi de gençken bazı suçlar işlemiş.
Wachter and Capetanos both show some teenage offenses.
Eminim sen de gençken salak şeyler yapmışsındır.
I'm sure you did stupid things when you were younger.
Gençken olsaydı gerçek toksini kullanırdım.
When I was younger, I probably would have used a real toxin.
Gençken beş defa tutuklanmışsın.
You were arrested five times as a juvie.
Gençken iyi konuşurdum.
When I was young, I talked well. People told me to become a tourist guide.
Gençken, annesi ve üvey babası içerdeyken evi yakmakla tehdit etmişti.
As a young man, he'd threatened to burn the house down with his mother and stepfather in it.
Fazla parmaklarından kurtulmak için gençken geçirdiği ameliyat maalesef başarısız olmuştu.
When was young he had an operation to get rid of the extra digits, which unfortunately went wrong.
Cajal gençken sanata takıntılıydı.
When he was a young man, Cajal was obsessed by art.
Evet, gençken ediyordu.
Yeah, when she was young.
Gençken, diger dünyalarda yasamin olma ihtimaline ufkumu açan birçok bilim-kurgu okudum.
As a youngster, I read a lot of science fiction, which opened my mind to the possibility of life on other worlds.
Görünen o ki kaybettiğimiz insanları görmek ya da gençken yaptığımız hataları düzeltmek için geçmişe yolculuk yapamayacağız.
So it looks like we won't be able to go back in time to visit the people we've lost or correct the mistakes we made when we were young.
- Gençken biz nehir kıyısında kamp yapardık.
We used to just camp out on a riverbed.
"Karım ve ben daha çok gençken birbirimizi bulduk."
"My wife and I found one another when we were very young."
Ben çok gençken anne ve babamı kaybettim.
I lost both my parents when I was very young.
Ben de gençken böyleydim. Tek parmakla mı götüreceksin?
I used to be like that, but, You're just gonna one-arm that thing?
Gençken anneme ihtiyacım olmadı üniversitedeyken de olmadı, şimdi de yok, tamam mı?
I didn't need my mom when I was a teenager, I didn't need her in med school, and I don't need her now, okay?
Çünkü gençken birşeyleri hatırlamak kolaydır. Bu yüzden okumak iyidir.
Because when you're young... it's easy to remember things, so studying is better
Gençken ne olmak istiyordunuz?
When you were young, what did you wanna be?
"Gençken asla kimseye ihtiyacım olmamıştı"
* when I was young *