English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ G ] / Gençsin

Gençsin traducir inglés

1,825 traducción paralela
Hayatım diyebilmek için çok gençsin.
You re too young to say'My life...
Onun kim olduğunu bilmek için fazla gençsin.
You're too young to know who that is.
- Bunu düşünmek için daha çok gençsin.
Isabelle, you're too young to be thinking about... that.
- Bunu düşünmek için daha çok gençsin.
Isabelle, you're too young to be thinking about - that.
Ama sen benden daha gençsin.
But you got less mileage on ya.
Benden daha gençsin serseri.
You're way younger, asshole.
Sen daha gençsin kızım, yapacağım dersin, yaparsın.
Why do you say that, Sait Abi? Wasn't everyone on tenterhooks when Ýskender made Fatma disappear at the wedding?
Hala gençsin ve bir kadın için önemli olan nedir bunu anlayamazın.
You are still young and you don't understand what is important for a woman.
Anlattığınız hiçbirşeyi kabul etmiyorum, Gençsin, tecrübesizsin, Baban yaşlı, Ya ona ne oldu?
I'll not accept any of your explanation, you're young and inexperienced, he's old, what happened to his wisdom?
Daha çok gençsin.
You're too young.
Bu sonuca varmak için daha gençsin.
You're a little young to have reached that conclusion.
Moishale, çok gençsin, evine dön... ben ne olduğuna bakacağım.
Moishale, you're very young, go back home... and I'll see to this.
Çok gençsin!
So young!
Gençsin, akıllısın. Sen turşu treni kondüktörü umudumuzsun.
You're young, you're clever, your great pickle-train conducting hope.
Saçların ağarmış, ama ses tonuna bakılırsa daha gençsin.
You have grey hair, but by the sound of your voice you sound younger.
Bunu almak için biraz gençsin!
You look a little young to need that.
Sen daha gençsin, bilemezsin.
You're young. You don't know.
Gençsin ve hoşsun birisi üzerine işediğinde fark edecek kadar uyanıksın.
You're young and pretty and alert enough to wake up if something pees on you.
Bu olaylara karışmak için çok gençsin.
Ah! You're too young to meddle in these matters.
Artık buluşmadığımızı biliyorum çok gençsin ve hayatımda çok fazlasını gördüm.
I know that our date will have no continuation - you are so young, and I have seen a lot in my life.
John, hala gençsin, iş ve arkadaş bulup aile kurabilirsin.
John, you're still young. - You can get work, make friends, start a family.
Ve, Peyton... herşeyin iyi olacağına inanmamak için daha çok gençsin.
And Peyton. You're way too young not to believe it's gonna be okay.
Çok gençsin. Senin için ne dediler?
You're so young, what do they say?
Hala gençsin, güzel kadınsın... Fena da görünmüyorsun...
You're still young, a good woman not bad looking either
Daha gençsin.
You're young.
Çok gençsin.
You're too young.
Güçlü bir gençsin, Noah.
You're a strong young man, Noah.
Oh, sen gençsin.
Oh, you're young.
Henüz gençsin, yeniden başlayabilirsin.
You're young yet.You can still start over.
Sen gençsin yakışıklısın duyarlısın.
You're young, good-looking, sensitive.
Sen yeni kuşaksın gençsin, yakışıklısın, titreşimlisin. Chloe'ye pahalı mücevherler alabilirsin...
You're the next generation young, vibrant, good-looking, you can buy chloe expensive jewelry...
Daha gençsin, sen de seninkini bulacaksın.
You're young, you'll find yours.
Ciddi bir ilişki için çok gençsin.
You are much too young to have a serious boyfriend.
Sen daha gençsin, daha yakışıklısın, ve en kötüsü de, senin karın çok daha çekici.
YOU'RE YOUNGER, BETTER-LOOKING, AND, WORST OF ALL, YOU GOT A HOTTER WIFE.
Ama sen gençsin.
But you're young.
- Camry, ölmek için çok gençsin!
- Oh, Camry, you were too young to go!
Gençsin ama bir iki yıl içinde sana uğramayı kestiğinde ve sen aynaya baktığında biliyorum ki, ona bakıp gecenin içinde böylesine güçlü olmanın ve kimse sana dokunamadan hareket edebilmenin nasıl bir şey olduğunu merak edeceksin.
You're young, but in a year or two, when he stops coming around, and you look in the mirror, I know you've looked at him and wondered, what does it feel like to move through the night so powerful, nothing can touch you?
Yakışıklı adamsın, gençsin, Almanya'dasın, çalışıyorsun...
You are handsome, young, you are in Germany, employed...
Öncelikle, evlenmek için çok gençsin.
First off, you're way too young for marriage- -
Çünkü artık sağlıklısın... ve gençsin... ve ben ikisi de değilim.
Because you're healthy now, and... you're young, and... I'm not exactly either of those things.
Anne olmak için çok gençsin.
You're very young to mother. But it could...
Kalp krizinden ölmek için çok gençsin.
You're too young to die of a heart attack.
Hafta sonunu bir erkekle geçiremeyecek kadar gençsin, bu kadar basit.
You're just too young to spend a weekend with some boy, it's that simple.
Ama sen daha gençsin.
But you're young.
Soğuk Savaş hakkında bir şeyler hatırlamak için çok gençsin.
You're too young to remember much about the Cold War.
Ve daha gençsin.
And you're younger.
Martha, sen gençsin.
Martha, you are young.
Gençsin ve her şeyi bildiğini sanıyorsun.
Young, think you know everything there is to know.
Gençsin.
You are young.
Sen zeki bir gençsin.
You're an intelligent young man.
Henüz çok gençsin, Neden seni yakaladılar?
You're just a baby.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]