Gidip onunla konuşacağım traducir inglés
175 traducción paralela
Gidip onunla konuşacağım.
I'm going to talk to her.
Kızımla birlikte gidip onunla konuşacağım.
I'll get my daughter to run me down and have a talk with him.
Gidip onunla konuşacağım.
I'll go to her and see her myself.
Sanırım oraya gidip onunla konuşacağım.
I guess I'll go out and talk to her.
- Gidip onunla konuşacağım.
- I'll have another talk with her.
Hemen gidip onunla konuşacağım.
I'll go and talk to him right away.
Gidip onunla konuşacağım.
I'll go talk to him.
Gidip onunla konuşacağım.
I'll go and talk to her.
Yine de, gidip onunla konuşacağım.
Nevertheless, I'll go and sea him.
- Hayır, gidip onunla konuşacağım.
- No, I'm going to talk to her.
Oraya gidip onunla konuşacağım.
I'm gonna go back there and talk to him.
Bu kadın sorunun göbeğinde. Bu kesin. Gidip onunla konuşacağım.
It's vital that I talk to her.
Gidip onunla konuşacağım.
I'm goin'back there and explain a few things to her.
Gidip onunla konuşacağım.
I'll go and talk to them.
Gidip onunla konuşacağım.
I'll have a word with her.
O halde, gidip onunla konuşacağım.
- Well, then go talk to him.
- Bak dostum, oraya gidip onunla konuşacağım. - Hayır, hayır.
- Look, man, I'm gonna go over there and talk to him.
Gidip onunla konuşacağım.
I'll go and talk to him.
Gidip onunla konuşacağım.
I'm gonna go talk to him.
Vampirlerin nerede olduğunu bilmiyoruz. Gidip onunla konuşacağım...
We don't know where the Brethren are.
Ama önce bir saat orada kalmasına izin verelim. Gidip onunla konuşacağım. Böylece bunun gerçek olduğunu anlar.
But let her sit there for an hour so she understands this is real.
- Gidip onunla konuşacağım.
- I'm gonna talk to him.
Gidip onunla konuşacağım.
I'm going to go talk to him.
- Gidip onunla konuşacağım. - Hayır.
- I think I'm going to go talk to her.
Hiç birşeyden haberi yok Darni, gidip onunla konuşacağım.
Darni he knows nothing, I'll go talk to him.
Şimdi gidip onunla konuşacağım.
Now I'm gonna talk to her.
Gidip onunla konuşacağım.
I'm gonna go talk to her.
Oraya gidip onunla konuşacağım.
I'm gonna go down there and talk to him.
Olga'ya ve torunuma yardım edebilecek tek kişi Eugenie ise gidip onunla konuşacağım.
And if Eugenie is the only person who might be able to help... Olga and my granddaughter I shall speak to her.
Gidip onunla konuşacağım. Tamam mı?
I'll go and talk it over with her, okay?
Sanırım gidip onunla konuşacağım.
I think I'm going to go talk to him.
Sanırım gidip onunla konuşacağım.
Heh. I think I'm gonna go talk to him.
Gidip onunla konuşacağım, .. kendine çeki düzen ver ve puanlı kravatını tak.
I'll go and talk to her, you get tidied up and put on the tie with polka dots.
- İçeri gidip onunla konuşacağım.
- I'm going in. Keep talking to him.
- Gidip onunla konuşacağım.
- He's waiting down in the casino. - I'm gonna go talk to him.
Mm, gidip onunla konuşacağım.
Mm, I'll go talk to her.
- Gidip konuşacağım onunla.
- I'll go talk to her.
- Gidip onunla ben konuşacağım.
- Will I better talk to her.
Gidip onunla bir konuşacağım.
I'll go and see him
- Gidip konuşacağım onunla.
- I'm going to tell him now.
Şimdi arabadan çıkıp... yanına gidip onunla yüz yüze konuşacağım.
I'm going to get out of this car walk down the road and speak to him face to face.
Bu yüzden gidip bu evin sahibini göreceğim ve... onunla konuşacağım ki... bu evi bize versin.
So I'll go andl see the owner and talk to him so that he'll give me this house.
- Yanına gidip, onunla konuşacağım.
I'll happen upon her and we'll talk.
Eve gidip onunla konuşacağım.
I'll go back home and talk to her.
Onunla gidip konuşacağım Odalarımızı aynı tut...
I'll go and meet her Book our rooms together
Eğer sen onunla konuşmayacaksan ben gidip konuşacağım.
If you won't talk to her, then I will.
Gidip, onunla konuşacağım.
I'm gonna go talk to him.
- Gidip onunla biraz konuşacağım.
- I'm going to go and talk to her for a bit.
Ben onun evine gidip, onunla konuşacağım, tamam mı?
I'll go to her house and talk it over, okay?
Hemen gidip onunla konuşacağım.
I'll go talk to him now.
LAPD şimdi onunla ilgileniyor, ama ben de gidip tanık koruma ile ilgili onunla konuşacağım.
I've got LAPD on her, but I'm gonna go talk to her about witness protection.