Goal traducir inglés
6,123 traducción paralela
Uzun vadeli hedefimiz salonu ikiye bölmek. Harika olabilmesi için bir kısmı, profesyonel atletler Alvey ve onun koçu ile antrenman yapacaklar. Diğer kısmı ise halka açık olacak, fitness ve üyelik odaklı olarak.
Our long-term goal is to split the gym in two... one for top-flight, professional athletes trained by Alvey and his coaches, the other open to the public, focused on fitness and membership.
Amacı insanları kesin bir şekilde yıkıma ulaştırmaktı.
His goal was to lead people to complete and utter ruin.
Eğer amacın Shinmyung'da çalışmak değilse başka bir sebebi olmalı.
If your goal wasn't to get a job at Shinmyung... there must've been another reason.
İşte buradayız, hedefinize bu kadar yakınız.
And here we are, this close to your goal.
Bu doğru.Asıl amaçları kılıç değil.
That's right. It's not an end goal.
Kardeşlerim. Bugün önümüzde duran büyüyü dünyaya geri getirme amacıyla çok ve uzun süre çalıştık.
We have worked long and hard to achieve what stands before us today, brothers... the goal of returning magic to the world.
Amansız bir hedefin vardı.
You had 1 adamant goal.
Evet, her kamu personelinin nihai hedefi.
Yeah, the ultimate goal of all civil servants.
Asıl amacımız, kendi kendisine düşünmesini sağlamak.
Actually, the goal is to try to get him to start thinking for himself.
Bir oyuncu, kaleyi bulan bir vuruş... yani bu sen demek oluyor.
One player, one shot on the goal, meaning you.
'Bu gol üç dakikanın altında atıldı.
'That goal has been scored in under three minutes.
'David Seaman, kalesine ilerliyor.
'David Seaman walks across to his goal.
Dikkat, Broncos fanlar... Şanslı bir fan alanına inmesi seçildi
Attention, Broncos fans... a lucky fan has been selected to come down to the field and try to kick a field goal for valuable prizes.
Tamam, koç alanıma golü gördü Ve yer-kicker için denemek istiyor.
Okay, so the coach saw my field goal and wants me to try out for place-kicker.
Woodbridge Üçüncü ve gol.
Third-and-goal for Woodbridge.
Sonunda bir miktar ödül ya da bir hedefe ihtiyacınız var... Lanetlemek istediğin bir kız, lanetlemek istediğin bir adam Ve şimdi ikinizde de var.
You need some sort of prize or some goal at the end... some girl you want to fuck, some guy you want to fuck off, and now you have both.
Hide nerede? Beni takip et.
Aogiri's goal is to eliminate anyone in their way.
Amacımız hâlâ onu yakalayıp oradan çıkartmak ama tüm seçenekler için hazır olmalıyız.
The goal is still capture and extraction, but we should be prepared for all options moving forward.
Hafif ağrı bir hedeftir.
Mild is a goal.
Ergen bir kız için çok yüksek hedefler bunlar.
That's a lofty goal for a teenage girl.
İşte buna gol denir!
That's called a goal!
Amaç basitti. Arazideki en güçlü ve en yetenekli kamyoneti bulmak.
The goal was simple... to find the strongest, most capable truck in the land.
Görevin amacı alarm çaldığında Braxnet'in... tepki zamanını ölçmekti.
The goal of your mission was to test Braxnet's response once the alarm was tripped.
Dördümüz de aynı şeyi istiyoruz,... bu yüzden birlikte çalışmalıyız.
The four of us have the same goal, so we need to be working together.
Ron Kauk. Serbest tırmanış seviyesini artırmak temel odağımız hâline geldi.
Upload the limits of free climbing was our most important goal.
- Tanrım, ödümü patlattın. Odağımız neler yapabileceğimizi keşfetmekti. Hayal gücümüzü her şeyden fazla meşgul eden bu oldu.
Our goal was that we were able to find out for ourselves, that's what gave wings to our imagination more than anything.
Amacınız, Foretold'un gerçek yüzünü öğrenmek.
Your goal is to ascertain the Foretold's true nature.
Amacınız Foretold'un mahiyetini öğrenmek yakalamak maksadıyla zayıflıklarını aramanız. Sonra da biz yeteneklerine ters mühendislik uygulayacağız.
Your goal is to ascertain the Foretold's true nature, probe for weaknesses with a view to capture, after which we will reverse engineer its abilities.
Amaçları ne olursa olsun o senin çocuğuna tehlike arz etmiyor.
And whatever their goal may be, She is no enemy to your child.
Ortak bir amaca hizmet için askerler birlikte hareket etmeli.
Troops gotta work together toward a common goal. And number two?
Hepimiz, tek amacı hayatta kalmak olan bir grup insanız.
Just a bunch of people with a common goal of surviving.
Amacına ulaşmak için kendin üstünde böyle bir acıya katlanman.
To inflict such pain on yourself to achieve your goal.
Buradaki stratejik amaç, bu rejime meydan okumaya niyetli herkesin yüreğine korku salmak.
The strategic goal is to strike fear into the hearts of anyone contemplating a challenge to this regime.
Onun hedefe ulaşmak için tam 90 dakika var, Sekiz katilleri kaçınarak, kanında için dişleri ve dışarı silahlı.
He has exactly 90 minutes to reach his goal, while avoiding eight killers, armed to the teeth and out for his blood.
Onun hedefe ulaşmak için tam 90 dakika var, Bir dünyada herkes atıcı olabilir ve her şey olabilir nerede.
He has exactly 90 minutes to reach his goal, in a world where anyone could be a shooter and anything can happen.
O alan golünü blokladığını görmüştüm.
I saw you block that field goal.
Amacımız suça engel olmak, bu yüzden denetlemeyi gerektiren bir çok dosya var.
Our goal is to prevent crime, so there's a lot of case management involved.
Amacımız bilgisayarınızı yeniden başlatıp şu uçakları yere indirmek.
Our goal is to reboot your computer and land those planes.
Belki de üniversiteye girmeye çalışırkenki gerçek hedefim kızımın benimle gurur duymasını sağlamaktı
"Maybe that's my real goal " when in trying to get into college, " to make my daughter as proud of me
Cihatçı unsurları var ama öncelikli hedefleri Suriye hükümetini devirmek. Hükümetin de fazilet örneği olmadığında hepimiz hemfikir olabiliriz.
It has jihadist elements, but their immediate goal is to overthrow the Syrian government, which I think we can all agree, isn't a paradigm of virtue.
Belki de sadece kalede iyidir.
You know, maybe he's only good in goal.
İkiye bir defans yapacaksınız.
You're covering goal for two-on-ones. Let's go! Line it up!
Cehennemde beş yıl geçirdikten sonra, eve sadece bir amaçla döndüm.
After five years in hell, I have come home with only one goal...
Yani tüm bu küçük patlamaların kendilerini ters çevirmelerini mi istiyorsun?
You want all these tiny explosions to turn themselves inside out? - That's the goal?
Yaptıkların onu kendinden geçirirdi ve bu amaca ulaşabilmiş olsaydı onu korumak için her şeyini feda ederdi.
He would be beside himself with joy with what you've done, and if he accomplished that goal, he might have sacrificed anything to protect it.
Bir topluluk. Hepsi birlikte, aynı amaç için çalışıyor.
There is a home for you, a select group, all working together, all with the same goal.
Cehennemde beş yıl geçirdikten sonra, evime tek bir amaçla döndüm.
After five years in hell, I have come home with only one goal :
Amacım yüzüne çarpmak olsaydı onu çoktan yapardım ve bu konuşmayı yapıyor olmazdık.
If the goal was to rub it in your face, I would have done that already, and we wouldn't be having this conversation.
Asıl amaç tecavüz etmekmiş.
The real goal is sexual assault.
Amaç da bu.
That's the goal.
- Kaledeydim.
I was in goal.