Groovy traducir inglés
516 traducción paralela
Müthiş.
Yeah, very groovy.
Çok kıyak botlar.
Very groovy boots.
Hey adamım, içeri gel.
Groovy, come on in.
- Kıyak.
- Groovy.
- Onlar kıyak insanlar.
- They're groovy people.
Her şey çok kıyak.
Everything's groovy.
Evet, işte benim Joe'm!
" Groovy! That's my Joe! That's my little Joe.
Hey, harika!
Hey, Groovy!
Harika!
Groovy!
Florence isimli kız çok kıyaktır
♪ The girl named Florence is groovy, you see
Harold. Bu kitap süper.
Hey, Harold, this is a groovy book.
Ah, bu süper.
Oh, that's groovy.
Bu çok süper.
That's so groovy.
Süper bir araba.
Groovy car.
Bunlar süper.
They're groovy.
Haplar süper.
These pills are so groovy.
- Süper.
- Groovy.
Süper.
Groovy.
Süper görünüyorsun.
Joyce, you look groovy.
Süper olan yanı da bu, Harold.
That's what's so groovy about it, Harold.
Burası öyle süper ki.
It's so groovy in here.
Kesinlikle süper.
It's totally groovy.
Süper.
Groovy, groovy.
- Çok, çok süper bir manzara.
- Very, very, very groovy scene.
- Evet, süper.
- Yeah, groovy.
Evet, çok süper, evet.
Yeah, very groovy, yeah.
Evet, bu gerçekten süper.
Yeah, this is really groovy.
Bu süper.
This is groovy.
Çok süper.
Very groovy.
- Çok hoş durmuştu.
It looked kind of groovy.
Connecticut'a giden o trende o yakışıklı kondüktörü hatırladın mı...
When you were on that train back to Connecticut remember that groovy bellhop in my hotel?
Muhteşem.
Groovy.
- Muhteşem.
- Groovy.
Hiç kafa değilsin sen!
You ain't groovy.
Tam kafadar aileymiş.
- Groovy tribe.
Harika babalık.
Groovy, pop.
Harika.
Groovy.
Gidip, kendimize bir ziyafet çekeceğiz.
Go and get us a groovy dinner.
- Çok naziksiniz.
- Very groovy.
- Çok naziksiniz, ya.
- Very groovy.
- Müthiş bir mekan burası, değil mi?
- Isn't this a groovy place?
Kocam dünyanın en harika kocası.
I've got the most groovy husband.
- Senin harika kocanla yemeğe gitmek istemiyorum.
- I don't wanna go to dinner with your groovy husband.
Evin mükemmelmiş bebeğim!
It's a groovy place you got here, baby!
Bu çok klişeleşmiş.
That's real groovy.
- Gayet güzel.
- It's groovy.
Bu çok tatlı.
This is really groovy.
- Gerçekten, harika.
Honest. He's groovy.
Dostum, o gözlükle neler görüyorsun acaba...
Man, I wonder what kind of groovy things you see with those.
- Kısa dans.
That was so groovy. - That was a short dance.
Çok şık.
Very groovy.