Günesin traducir inglés
3,530 traducción paralela
Tüm Arktik insanları için Aurora karanlık kış aylarında güneşin varlığının bir hatırlatıcısıdır.
For all the many peoples of the Arctic, the aurora is a reminder of the sun's presence throughout the dark days of winter.
Fakat kısa zaman sonra güneşin tüm izleri yok oluyor ve kışı burada geçiren günümüz bilim insanları ilk kaşifleri anıyor.
But soon all trace of the sun disappears and today's over-wintering scientists remember the first explorers.
Güneşin etkisi giderek azaldıkça soğuk da güneyde bulunan kuzey kutbu topraklarına ilerliyor.
As the sun's influence continues to dwindle here in the north, the cold pushes south into Arctic lands.
Hayır, yalnızca güneşin doğuşunun keyfini çıkarıyorum.
No, just enjoyed the sunrise.
Üçümüz güneşin keyfini çıkararak, engelleri kaldıracağız.
The three of us will bask in golden light and liberate our inhibitions.
Yani benim anladığım Güneşin doğuşunu izlemesi gerektiği. Diğer ayağı gayet iyi ve çok güçlü dişleri var.
What I'm hearing is he got to see the sun rise, his other leg is fine, and he's got a strong set of teeth.
Belki de güneşin altında kıpırdamadan göletin her detayını hafızamdan silinmemesi için ezberleyerek saatler geçirdiğim için biraz ateşlendim.
Maybe some fever after the hours out in the sun, not moving, studying every detail of the pond, as if to etch it forever on my memory.
Güneşin durmak bilmeyen ışınları harika birer ışık hüzmeleri olacaklar.
Lingering rays of sunset transformed into brilliant light...
Güneşin parladığı, okyanusları, nehirleri ve dağları olan bir yer hariç.
Except a place where the sun shines, where there are oceans, rivers, mountains.
Ee akşama kadar o plajda güneşin altında oturursan uyuz köpek gibi başın da ağrır, kıçın da.
Well, if you sit under the hot sun on the beach until sun down like a stray dog your head and your ass will both hurt.
Ruhun güzel çiçekler gibi tohum açıyor serin meltemleri hissediyorsun güneşin ışıl ışıl olmasını ve arada bir sihirli yağışların olmasını...
I wish your garden is full of flowers. That it's always breezy. And bright and sunny.
[Hatice dış ses] Ne güneşin aydınlığı ne de gecelerimin parlayan yıldızları yardım etmiyor kanayan yüreğime.
Neither the light of the sun nor the shining night stars ease my bleeding heart.
Ay ile güneşin buluşması.
The meeting of the moon and the sun.
~ Işıldayan güneşin altında, kalbim nereye gider?
~ Under the bright sunlight, where does my heart go?
Tabii kayıp Şirinlerim kimbilir neredeyken sen temiz havayla güneşin tadını çıkar.
By all means, relax here in the fresh air and the sunshine while my missing Smurfs could be anywhere.
Güneşin altında şapkasız çalışmış beş saat...
He work in the sun for five hours without no hat.
"güneşin sesi duyulur"
"To the sound of the breeze from the sun"
Attığın o basketle Fairfield'ı yendiğimizde o kısa Larry Bird şortunla yukarı aşağı zıplıyordun ve güneşin altındaki turşu kavanozu gibi terliyordun.
When you hit that shot to beat Fairfield and you were jumping up and down in your little Larry Bird short-shorts and sweating like a jar of pickles in the hot sun...
Sabahtan beri güneşin altında bütün boş çiftlikleri dolaştım.
I've been walking into all the empty farms around there in the hot sun,
Tek bir güneşin etrafında dönen ancak her biri kendi ve karşı çekim gücüne sahip ikiz gezegenler.
Two twin planets whirling together around one sun, but each with its own and opposite gravity.
Her gün aynı şeyleri yapıyorum güneşin doğuşunu ve TV izliyorum, bir şeyler yiyor, uyuyorum.
I do the same thing. Every day, I paint the sunrise, watch the cable TV, try to eat right, relax, go to bed.
O resimlere bakıp güneşin doğuşunu hissediyordum.
I would stare at those paintings. I could feel the sun rising.
Güneşin doğuşuyla yarın Cornucopia'da bir ziyafet olacak.
Commencing at sunrise, there will be a feast tomorrow at the Cornucopia.
# Güneşin arkasındaki tepeye gidelim. #
"Come and go with me down behind the sun."
Güneşin altında muhabbet edenler...
Talking in the sun.
En tepedeyken güneşin açısını işaretlersen ekvatordan ne kadar uzakta olduğunu gösterir.
If you mark the angle of the sun at its highest point it shows you how far you are from the equator.
Takvim, güneşin ne zaman tepeye çıkacağını söyler.
The almanac tells the exact time at which the sun hits its zenith.
Güneşin yanındaki.
Near the sun.
Güneşin altında.
With the sun.
Güneşin doğmasına daha saatler var.
Sun will exit in a few hours.
Hangi manyak kaynayan güneşin altında bagajda elma sosu bırakır?
Who leaves applesauce on the rear dash, out in the hot sun?
Muziğin bir meleği gibi parıldadı Güneşin ışığında!
She has burst like the music of angels The light of the sun!
Gece ay ışığı altındakinden şimdiki çok daha sessizdi. Orman, sarı güneşin altında uykudaydı.
It was much quieter than in the moonlit night, as if the forest lay paralyzed by sleep beneath the yellow sun.
Güneşin parladığını sekiz dakika önce gördünüz.
You see the sun as it was shining eight minutes ago.
Güneşin tüm güzelliğini kapatıyor, değil mi?
Pushes the sun right out of the earth?
kızarana kadar saatlerce güneşin tadını çıkarırmış fakat yağmur yağmaya başladığında
He would bask in that glow for hours.
Ben, yükselen güneşin kara gölge savaşçısı Tsukai
I am Tsukai, shadow warrior from the land of the rising sun.
Güneşin altında uzanabiliriz.
We could just lie in the sun.
Sanırım güneşin altında çok kaldın.
I think maybe you've been out in the sun too long.
Güneşin önünü kapıyor.
It's blocking the sun.
Hey, güneşin altından kaçalım, dostum.
Hey, let's get out of this sun, man.
Öğlen, güneşin altında dualarını ettiği bir zaman 30 fil üzerine doğru geldi.
When he was saying his prayers at noon, in the sun, he came onto 30 elephants.
Bir çocuk masalındaki genç şövalye gibi görüyorsun kendini. Kötülüklere ve belalara karşı geliyorsun, güneşin doğmasını sağlıyorsun.
You imagine yourself a young knight from a child's story, tearing away the cobwebs and thorns, letting in the sunshine.
Yağmurdan sonra ortaya çıkan güneşin getirdiği bir sıcaklık duygusu vardır.
You know how it feels when a warm breeze comes with the rain?
Vücudum kavurucu güneşin altındaydı şimdi bir gölge buldu.
"A body that was scorching in the sun has found a shade."
â ™ ª Güneşin doğmasına izin ver, güneşin doğmasına izin ver. â ™ ª â ™ ª Güneşin doğmasına izin ver, güneşin doğmasına izin ver. â ™ ª
♪ Let the sun come out, let the sun come out ♪ ♪ let the sun come out, let the sun come out ♪
Seni, güneşin isabetli gözleriyle görüyorum.
I see you... with the accurate eyes of the sun.
Dediğim gibi, güneşin doğuşu.
As I said, the sunrise.
Güneşin doğuşu, müzeler, ve çocuklar.
Sunrises, um, museums, and children.
Benim için güneşin batışını çekmeni istiyorum.
I'd like you to film a sunset for me.
Güneşin batışında en çok ne hoşuna gidiyor?
What are the favorite things that we feel about watching the sunset?