Hacer traducir inglés
67 traducción paralela
- Her şeyi ben yapamam, değil mi?
- No puedo hacer todo, eh?
Bu günden itibaren iyi bir çocuk olacağını söyleyebilirim yani.
Entonces quiere decir que de ahora en adelante vas hacer buen muchacho.
Para mı yatıracaksınız?
¿ Quieren hacer algún depósito?
"Adelez porque tu hacer Damballa!"
Adelez porque tu hacer damballa!
Yeni bir toplum kurmak zorundayız!
Hay que hacer una sociedad nueva!
Maş Hacer ve diğerlerinin çorbasını içmedi.
She didn't eat the soup from Mash Hajer and the others.
Söylediklerine göre Hacer Hanım ve Ceyran Hanım'ın gönderdiği çorbayı içmemiş.
But there is something. She didn't eat the soup sent by Mrs Hatcher and Mrs Terayn.
Bir hizmetçisi vardı Mısırlı biriydi, ismi Hacer'di.
She had a handmaid, an Egyptian whose name was Hagar.
Bu yarışı yapmak mı istiyorsun?
Quieres hacer el circuito.
Fakat bu kez bir istisna yapacağım.
Pero esta vez quiero hacer una excepción.
Osas decirme lo que debo hacer?
Osas decirme lo que debo hacer?
Kabe'nin inşasını hatırlıyor musun? Hacer-ül Esvet'i yerine koyma hakkı konusunda birbirimizi neredeyse öldürecektik.
We were about to kill each other for the right to place the black stone.
İbrahim'in bir köle olan Hacer'den İsmail diye bir oğlu vardır.
Abraham had a son, Ishmael, by the slave girl Agar.
Soy suficiente grande para hacer mis proprias decisiones!
Soy suficiente grande para hacer mis proprias decisiones!
"Cariyen Hacer'in yanına git, ve onunla ilişkiye gir."
"Go in to your handmaiden Hagar, and have relations with her."
Araplar da İbrahim ve hizmetçisi Hacer'in torunları.
Arabs are the descendents of Abraham and his maid, Hagar.
Que voy hacer sin mis hijos?
Que voy hacer sin mis hijos?
( Herkes sakin olsun! )! Dejanos hacer nuestro trabajo y no les vamos a molestar.
Dejanos hacer nuestro trabajo y no les vamos a molestar.
- Ne yapabilirim?
Quepuedo hacer?
Sana zarar vermek istemiyorum.
No quiero hacer te dano.
Hacer Yenge, ben Ayla.
Grandma Hacer didn't you remember me?
Sizlerdenim ya Hacer Yenge.
Your family is mine.
Estoy aquí para hacer tu perra. "
Estoy aquí para hacer tu perra. "
"Quisiera que el no oliera como los huevos despues de hacer ejercicios" dediğini duydum.
"Quisiera que el no oliera como los huevos despues de hacer ejercicios".
Ne yapacaksın?
Vas a hacer, cabrón?
"Ne yapmalıyım"
Donde... Quo debo hacer, Jal?
Hacer hanım. bakar mısınız?
Hacer, it's me.
Zahmet oldu size. Hacer hanım.
You shouldn't have bothered.
Hacer.
Hacer.
Büyük bir patlama yapmaya hazırız.
Listo para hacer un grande boom! ( Ready to make a big boom!
Büyük bir patlama yapmaya...
Listo para hacer un gran- -
Beni eve sürüklüyor sanki kaybolmuş bir çocuğum sanki yetişkinlik hayatımda ciddi kararlar vermezmişim gibi buna hayatımı geçireceğim kişi de dâhil.
He's dragging me home. Como si fuera una ni � a perdida, como si yo no pudiera hacer decisiones adultas sober mi vida... and who I want to spend it with.
- Hacer, Ramazan uyuyor mu?
- Hacer... Is Ramazan asleep?
- Hacer.
- Hacer!
sabes con quien hablar para hacer eso?
 ¿ sabes con quien hablar para hacer eso?
Tanrı'nın inayeti Hazreti Hacer'i çölde yalnız bırakmamıştır.
God's blessing did not abandon Agar in the desert.
Ayarlamaya çalışacağım.
Espà © rate para ver quà © puedo hacer.
Çişinizi yapıp biraz yatmak ister misiniz?
¿ señor, te gustaría hacer el agua Y tenemos nuestra cama?
Günaydın Hacer abla! [HACER GÜLER]
Good morning, Hacer.
Oy Hacer abla, yine mi ya?
Not again, Hacer?
[HACER GÜLER] Neşet ne yapıyor?
How is Neþet doing?
Hacer ablanın sırtı ağrıyordu, onu gösterdik.
Hacer's back was hurting. We had them look at it.
Yani dünyadaki bütün perilerin sultanı ; Hacer Hatun.
Hacer, the Sultan of all the fairies in the world.
- Pek canım istemiyor, Hacer Hanım.
- I really don't want to, Hacer. - Nope.
Hacer, toparlan artık.
Hacer. Pull yourself together.
İhtiyacım olan şey her zaman yaptığımız şeylere ara vermek zaten.
De hacer las cosas como siempre las hacemos es de lo que necesito un descanso.
Ne yapacağını biliyorsundur.
Ya sabes que hacer.
Sen Haçer Guang'sın?
You're the Dagger Guang?
Hacer hanım.
Hacer.
Hacer hanım.
Hacer!
Bir kez daha, ama bu sefer fısıldayarak söyle.
Te deseo y quiero hacer el amor sin medida. Oh, one more time, but whisper it.