Halo traducir inglés
630 traducción paralela
Küçük Denny, elinde harpı ve başının üstünde büyük, yuvarlak gül rengi bir hale ile melek şimdi.
Little Denny is an angel now with a harp and a big, round, rosy halo.
Tamam Fred, kanatları ve haleyi masaya emanete bırakabilirsin.
Okay, Fred, you can check the wings and halo at the desk.
Başında halesiz bir Bakire Meryem ha?
The blessed virgin without a halo?
Shinzo, kafanın üstünde hale görüyorum!
Shinza, I can see a halo over your head!
Ayın etrafındaki haleyi görüyor musun? Yarın yağmur yağacak.
Look at the moon with its halo.
Kuyruğundan yakalayıp kendine çektin, değil mi?
Clutched his halo and held it straight, didn't he!
Kafamın üstünde ışıktan bir halka görürsem inanırım.
I'll believe that when I see a halo round my head.
Haleni de al.
Take your halo.
Tatum, Kretzer denen şerifi iyi biriymiş gibi gösterdin böylece bütün hikaye sana kaldı.
Tatum, you've been putting a halo around that Kretzer sheriff... so you could hog the whole story.
Demek, kutsallık elde ediyorum.
So, I'm getting a halo.
Bu hale dağılacak şekerim.
That halo is gonna slip, sugar.
Saçlarının rengini altından almış gibiydi.
- Like a golden halo around her head. - Aleta!
Haleni parlatayım mı, Schwiefka?
Can I polish your halo, Schwiefka?
Aziz efendi kendilerine yeni bir hale alirlar belki.
Why don't you buy yourself a new halo?
Bazan senin şu halen bıktırıcı bir hal alıyor.
Sometimes that halo of yours gets a bit tiresome.
Bu çocuk uslanmazsa çok kötü olacak.
If this kid doesn't come with a halo, that's too bad.
Bir hale.
That halo.
- Hale mi?
- Halo?
Ama henüz halenizi kazanamadınız.
But you haven't won your halo yet.
Halo.
Hi!
- Halo.
Hello?
Halo, ben Vip kızıyım.
Hi there, I'm the Vip Girl.
Yıllardır bir hale takmadım.
Oh, I haven't worn a halo in years.
Başında o hale.. ... hâlâ duruyorken buradan gidemezsin!
You ain't leaving here with that halo still on your head.
lşık halkası gibi.
Just like a halo.
Bir aziz olarak, başının etrafında bir hale olarak.
As a saint, with a halo around your head.
O muhabirlerin amacı ; yılın muhabiri olarak Life'ın kapağında yer almak, para ödülü kazanmak ya da bir dergide resimlerinin çıkmasını sağlamak değildi.
Those reporters went in for a purpose. Not to win a journalistic halo on the cover of Life. And not to win a cash prize and get their pictures in Time and Newsweek.
Gazetedeki tiyatro eleştirmeni boyalı saçlarımın, büyük güzel gözlerimin üzerinde bir hale gibi göründüğünü söylüyor.
The drama critic on your paper... said my "Chablis-tinted hair... " is like a soft halo... "over wide-set... inviting eyes".
Haleli bir azizin resmi gibi.
It's like a picture of a Saint - with a halo...
Ve sonra ağzından alev saçılacak.
And for his first act he'll present his halo!
Aziz değilim.
There's no halo on me.
İmajını yıkalım!
Break his halo!
Adamak.
- Halo? - Devout. Devout.
Ama onun söylemesi kolay! Öyle olsa herkes evliya olurdu.
Well I think that's sometimes easier said than done, or we'd all be wearing halo's instead of homespun.
Başının etrafında Meryem Ana'nın halesi var.
Around her head, the halo of a Madonna,
Gölgesi güneşin kırmızı ışığını karartıyordu... Işık halkası adeta şahinin kantalarındaydı Işık kanadı gibiydi.
His silhouette is dark against the red circle of the sun... ringed with the halo of eagle-feathers like rays of light.
Layık olduğunuz için o kutsal kimliği taşıdığınızı bilmiyorlar mı?
Don't they know that you wear that halo... because you can afford to?
X-ray dalga boyunda görünür bölgede göremediğimiz Güneşin milyon derecelerde olan gaz halosunu yani güneşin halesini ( solar corona ) görürüz.
In x-rays we see a part of the sun that is ordinarily invisible its million-degree halo of gas the solar corona.
Samanyolunu çevreleyen halo içinde küresel kümeler bulunur ve her biri bir milyona varan yaşlı yıldızları barındırır.
Surrounding the Milky Way is a halo of matter which includes the globular clusters each containing up to a million elderly stars.
Alo, Buyrun!
Halo! Yes!
Altından bir hale onu çepeçevre sarmıştı.
With a golden halo all around.
Onun da kafasında hale vardı.
Around his head there was a halo, too
Halen kızardı.
Your halo's burning.
Kanat açıp ışık saçacağım sanki.
I believe I'm gonna sprout wings and a halo! Marcy!
anlamı ; bu sene şansın tükenecek.... ve kaşındaki haleden, büyük bir felaket olacağını görüyorum!
Severing your luck this year The halo over your brow means disaster for you
İnsanlığa yardım etmeye çalışıyorsun sonra bir bakıyorsun iyilikten maraz doğmuş.
You go in trying to help mankind... and all of a sudden, you realise you're adjusting your halo in a two-way mirror.
Acil servis mi?
- Halo, emergency?
Alo, Smiljka?
- Halo, Smiljka?
Ve çelengim ve halem ve kitabım ve hurma dalım!
And my wreath and my halo and my hymnbook and my palm branch.
- Hale, 13 beden.
- Halo, size 13.
Evet, halesiz.
Yes, without a halo.