Hard traducir inglés
98,753 traducción paralela
Bulması çok zor, kaybetmesi ise çok kolaydır.
It's hard to come by and easy to lose.
Dosyayı enine boyuna inceledim, boşluklar var.
I have looked hard at this case, there are holes.
John duygularını anlatmakta hep güçlük çeker, ailece böyleler.
John has a hard time talking about what he feels, his whole family does.
Bak, zor olduğunu biliyorum.
Listen, I know it's hard.
İkimiz de çok çalışıyoruz..
We're both working too hard.
Gerçekten çok çalıştılar.
They worked really hard.
Sadece zor zamanlardan geçiyorum.
I'm just having a hard time.
Bir kız için bu zor olmamalı... Kötü bir yarı tanrı kürtajı yapmak için.
Shouldn't be this hard for a girl to get an evil demigod abortion.
Dinle Chip, bu zor bir şey, direkt söyleyeceğim.
Ugh. Listen, Chip, this is hard, so I'm just gonna say it.
Chels, gülümsemek, çevrendekilere kibar davranmak, dakik olmak çok mu zor?
Hey, Chels. Is it so hard to smile, be nice and be punctual?
Kabullenmenin zor olduğunu biliyorum. Ama insan ırkının devamı için, bu liste, çocuk doğurabilecek... genç kadınlara... ağırlık verilerek yapıldı.
I know this is hard to take in, but to ensure the survival of the human race, the list had to be weighted towards young women how can have children.
Acı gerçekler yaralayıcıdır.
Hard truths are painful.
O kadar zor mu?
Is that so hard?
- Unutmak ne mümkün?
Hard to forget.
İşte o an acı bir şekilde kendinin de saatte 105 kilometre hızla gittiğini fark edersin.
Then you realize the hard way... that you were going 65 miles an hour, too.
Büyükanneni bulmak zor oluyor sanırım?
Finding your grandma's been hard, huh?
Gözaltına alındığında itiraf etmemesine inanmak zor.
It's hard to believe he didn't give it up once they took him into custody.
Sam... Elimizde birinin Pastiş'in Facebook hesabına girip siyah yüz partisi için davetiye gönderdiğinin somut kanıtı var.
Sam... we have hard evidence that someone broke into Pastiche's Facebook account and sent out an invite for the blackface party.
Rhonda Leydi Effamia Duro rolünde. Kocasının katilini arıyor. Kurnazca ve üç kat gerilimle Ölümüne Bin Bana.
Rhonda in the role of Lady Effamia Duro, looking for her husband's killer, in the hard-boiled, triple-X thriller,
Kabullenmesi güç bir düşünce.
It's a hard idea to swallow.
Jeanie anneanne dedi ki, yeterince dua edersem Tanrı bizi her zaman korurmuş.
Grandma Jeanie said, if I pray hard enough, God will always protect us.
... üzerimize kara bulutlar çökerten fırtınayı dindirmek için çetin bir değişim gerekecek.
To calm the storm that has blackened our skies, will require hard change.
Alınmak yok, değil mi?
No hard feelings?
Buraya gel ve böyle tut.
- Slap it hard. - Oh! Come here and you grab like this.
Çünkü çok zor.
'cause it's so hard.
Uğraşırken çok zor bir zaman geçirmene şaşırdım...
I'm just surprised you got such a hard time dealing with...
- Zor bir zaman değil.
- Not a hard time.
Zor görünüyordu.
Looked hard.
Zor olan şey bu yaşta olmak ve kendine nasıl bakman gerektiğini bulmak.
The hard thing is... being this age and figuring out how to take care of yourself.
Bu senin için gerçekten zor muydu?
Is that really so hard for you?
Çok zor olsaydı yapmazdım.
Not so hard I won't do it.
Bu senin için zor.
This is hard for you.
Bizim için de zor.
It's hard for us too.
İki parçaya ayrıldığında atması zor.
Hard to cast when you're sliced in two.
Renkli tenliler için böyle yerlere girmek bile yeterince zor.
It's hard enough for POCs to even get into a place like this.
Dün gece ikinizi birlikte eve yürürken görmek ne kadar zordu, biliyor musun?
Do you know how hard it was seeing you two together last night, walking home together?
Ve sen bana hiçbir şey söylemeyip...,... tüm acılara tek başına göğüs gerip bana bakıyorsun, öyle mi?
And you didn't tell me anything, suffered all alone and was trying hard to take care of me? Right?
Senin baban paranın ardından koşarken, tökezleyip sert düşmüş biri.
Your dad is someone who ran behind money, but slipped and fell hard.
Çok çalışarak nasıl yaşanıyormuş göstereceğim sana.
I'll show you how to live by working hard!
Ama işin maliyetinin farkındayız.
But I have a heart that realizes the cost of hard work.
Ama son zamanlarda çok fazla serum kullanıyorsun.
But you've also been hitting the IV a little hard lately.
Yapabileceğin şeylerde insanları bulmak zor...
It's hard to find people you could just...
İhtiyara çok fazla yüklenme.
Don't be so hard on your old man.
Bu kadar düşük katılımla kestirmek zor.
It's hard to gauge with turnout this low.
Benim gölgemin altında olması zor olmalı.
It must be hard for her now in my shadow.
Kaybetmek ona zor gelir.
Hard for her to lose.
Onların aklını başına getirmeliyiz.
We must come down hard on them.
Benim için yaptığın onca şeyden sonra senin için çok zor olur.
It would be too hard on you, after everything you've done for me.
- Zor olduğunu biliyorum ama...
Look, I know this is hard, but...
Yapamayacaksan...
No doubt part of the Criterion Hard-Core Collection.
- Çok kullanıyor.
Hitting it hard.