English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ H ] / Harvey

Harvey traducir inglés

6,372 traducción paralela
- Biliyor musun, Harvey? Ben- -
You know what, Harvey?
Gerçekten yaşamım için savaşması gereken ben miyim yoksa Harvey mi?
Do you really think I should be the one up there fighting for my life, or do you think Harvey should be?
O zaman Benjamin'den bizim için bir şey yapmasını istemeliyim. Harvey'nin hiç hoşuna gitmeyecek.
Well, then I need to ask Benjamin to do something for us, and Harvey is really not gonna like it.
- Hemen söyle.
- Harvey... - Tell me right now.
- Harvey tanığın cevap vermesine izin ver.
Let the witness answer.
- Harvey.
Harvey.
Ayrıca biliyorum ki Harvey'nin kimseye benzemeyen bir özelliği var.
I also know that, like nobody else,
Kapanıp sana artık bir insan gözüyle bakmıyor.
Harvey has this ability to just shut off and not see you as a person anymore.
Hayır ama Harvey'nin bugün bana yaptığı şey zalimceydi ve seni kim temsil ederse aynı şeyi Trevor'a yapmak zorunda.
No, but what Harvey had to do to me today was brutal, and whoever ends up representing you has to do the same thing to Trevor.
Ama bana bunları yaparken Harvey'den nefret ettim sen Trevor'a yaparken de onlar da senden nefret edecek.
But I hated Harvey while he was doing it to me, and they're going to hate you while you're doing it to Trevor.
Jürinin senden nefret etmesini kaldıramayız. Ama Harvey'den nefret edebilirler.
And, Mike, we can't have the jury hating you, but we can let them hate Harvey.
Madem işinizde bu kadar iyisiniz mülakat listesinde ismi dahi olmayan birini nasıl Harvey Specter ile bir odaya soktunuz?
But if you were so good at your job, how would you allow someone who wasn't even on the interview list to get in a room alone with Harvey Specter?
Harvey'i görmeye gitti.
He went to go and see Harvey.
Harvey, sana söyleyeyim bence hallettik.
Harvey, I got to tell you, I think we got'em.
Harvey, tek ihtiyacımız olan bir makul şüphe.
Harvey, all we need is reasonable doubt.
Harika bir fikir Harvey, keşke yapsaydım.
Well, it's a great idea, Harvey ; I wish I'd had it.
- Harvey'e hiçbir şey borçlu değilim.
- I don't owe Harvey shit.
Haklısın, Harvey'e borçlu değilsin ama bana borçlusun çünkü senin buraya girmenle alâkam yok ama seni çıkarmak için kanunu çiğnedim.
You're right, you don't owe Harvey, but you do owe me because I didn't have anything to do with putting you in there, but I broke the law to get you out.
- Harvey beni dinle -
- Harvey, listen to me...
Harvey, bunu yapmam gerektiğini söyledin.
Harvey, you said I needed to do this.
- Çünkü bu Harvey'nin kaybedeceğini düşündüğü anlamına geliyor.
Because it means Harvey thinks he's gonna lose. You wanna walk me through that logic?
Harvey hayatı boyunca hiçbir davayı bırakmadı ve eğer şimdi bırakıyorsa kaybın Mike'ın kayıtlarına geçmesini istiyor demektir.
Harvey's never given up control of a case in his life, and if he's doing that now, it means he wants that loss on Mike's record.
Louis böyle bir zamanda, kayıtlar Harvey'nin umurunda değil.
Louis, at a time like this, Harvey doesn't care about records.
Eğer Harvey kaybedeceğini düşünüyorsa hepimiz kaybederiz, o zaman Gibbs'in kimin peşinden geleceğini biliyorsun.
If Harvey thinks we're gonna lose, then we'll lose, and if that happens, you know who Gibbs is coming after next.
Harvey'nin ipi Mike'ın eline vermesi pes ettiği anlamına gelmiyor.
Harvey letting Mike take the reins is not him giving up.
Harvey, o bir hamleydi.
Harvey, that was a trial maneuver.
- Harvey -
- Harvey...
- Çok iyiydi Harvey.
She was good, Harvey.
- Ne diyeceğimi bilmiyorum Harvey ama buradan ayrılamam.
I don't know what to tell you, Harvey, but I can't leave here.
- Sorun değil, Harvey.
It's okay, Harvey.
Harvey eğer rüşvet vermeyi aklından -
Harvey, if you're even thinking about tampering...
Harvey, Stephanie'den bunu isteseydim ve kabul etseydi ki bunun imkanı yok bu işi halledebilmek için masum insanlara çamur atmış olacaktın.
Harvey, even if I did ask Stephanie and she said yes, which she never would, you would have to drag innocent people through the mud to get this done.
Ve benim tanıdığım Harvey öyle bir insan değil.
And the Harvey I know isn't that kind of person.
Seni az önce Harvey'nin ofisinde çıkarken gördüm 5 saniye sonra o da ayrıldı.
I just saw you leave Harvey's office and five seconds later, I saw him do the same thing.
Peki, Louis, Harvey Federal Savcılık Bürosu'ndaki arkadaşımdan jürideki isimleri öğrenmemi istiyor.
Okay, Louis, what's wrong is Harvey wants me to get the names of the jurors from my friend in the U.S. Attorney's Office.
Donna, beni dinle, Harvey bunu yapıyorsa kaybedeceğini düşündüğü anlamına geliyor.
Donna, listen to me, if Harvey's doing this, it means he thinks he's going to lose.
Harvey, demin masum insanlara zarar vermek istemediğini söyledin ve...
Harvey, you just said that you shouldn't have been willing to hurt innocent people, and...
- Donna. - Ne var, Harvey?
Donna.
Teşekkürler.
What, Harvey? Thanks.
- Harvey birkaç saat içinde karara varamazlarsa davanın hatalı yargılamadan dolayı kapanacağını söyledi.
- Harvey wanted me to let you know that as long as they don't reach a verdict in the next few hours,
Sanırım Harvey'nin kaybedeceğini düşündüğün bir günü düşünemezdim.
I guess I just never thought I'd see the day when you thought Harvey was gonna lose.
Harvey'nin kaybedeceğini düşünen kimmiş?
And who says I think Harvey's going to lose?
Sana cevap vermeden önce, Harvey'nin Mike'ı bildiğine dair bir kanıt sunarsam bana dokunulmazlık sağlayacak mısın, bilmem gerekiyor.
Before I give you an answer, I want to know, if I give you proof that Harvey knew about Mike,
- Harvey, bunun olacağını sanmıyorum.
Harvey, I don't think there's gonna be a mistrial.
Hapse girmek istemiyorum, Harvey.
I don't want to go to prison, Harvey.
Biliyor musun, bir sürü insandan harika Harvey Specter'ın tam anlamıyla yenilmez olduğunu işitmiştim.
You know, I've heard a lot of people talk about the great Harvey Specter, completely unbeatable.
Harvey, daha kargalar bokunu yemedi.
Harvey, it's the middle of the night.
- Bu konuşmayı Harvey'nin arkasından yapmayacağım.
I'm not having this conversation - behind Harvey's back.
Mike suçlu bulunursa, Harvey'nin yapacağı ilk iş oraya çıkıp senin ve benim için kurşuna göğüs gereceği hiç aklına gelmedi mi?
Did it ever occur to you that if Mike gets found guilty, the first thing Harvey is going to do is walk in there and take the bullet for me and you?
Evet, Donna, bu doğru ama Harvey ve ben olmamasını sağlayacağız.
I know I'm not a lawyer, but isn't it true that if Mike gets found innocent, there's no double jeopardy, but if a mistrial happens, they might come after him again one day? Yes, Donna, that is true, but Harvey and I are banking that never happens.
Hayır, Harvey.
I'm not unbeatable.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]