Hiç sanmıyorum traducir inglés
7,298 traducción paralela
- Hiç sanmıyorum.
Oh, I don't think so.
Hiç sanmıyorum.
I don't think so. It's this place.
- Hiç sanmıyorum.
I don't think so.
Ve o Bhau'nun şu anda boş durduğunu hiç sanmıyorum.
And don't think that Bhau is not doing anything right now.
Çünkü o olmadan hayatıma devam edebileceğimi hiç sanmıyorum.
Because I don't think I can live forever without him.
Gündüz gözüyle ışınlanmayı sorun etmeyen birisi taksiye para bayılacağını hiç sanmıyorum.
He had no problem teleporting in broad daylight, I hardly think he's going to lay down some cash for a taxi.
Ama hiç sanmıyorum.
But I don't think so.
Max, hiç sanmıyorum... Çarşambaları gelmiyordun, değil mi?
Max, I didn't think- - you don't come on wednesdays, do you?
Hiç sanmıyorum.
I didn't think so.
Hiç sanmıyorum.
I don't think so.
Tatlım, seni severim ama hiç sanmıyorum.
Oh, sweetheart, I love you, but... I don't think so.
Hiç sanmıyorum.
Russians working with Latinos? I doubt it.
Hayır, hiç sanmıyorum.
No, I dinna think so.
Seni yakın zamanda bırakacağını hiç sanmıyorum.
I doubt he'll want to see you leave anytime soon.
Hiç sanmıyorum çünkü logon her yerde.
Uh, I don't think that's true. - LINA : Your logo's on everything.
- Hiç sanmıyorum.
- I don't-a think-a so.
Hiç sanmıyorum.
I don't-a think so.
Hiç sanmıyorum.
No.
Hiç sanmıyorum.
I think not.
Venüs'ün giyinik doğduğunu hiç sanmıyorum, öyle değil mi?
I hardly think Venus would be clothed at birth, would she?
Haziran'da vizyona girecek ama iyi olacağını hiç sanmıyorum.
It's coming out in June, but I just can't imagine it being any good.
♪ Bulabileceğimi hiç sanmıyorum ♪
♪ Or reason to smile ♪
Hiç sanmıyorum.
Romeo? I don't think so.
- Hiç sanmıyorum.
- I don't think so.
Hiç sanmıyorum, Will.
I don't think so, Will.
O kızın katil olabileceğini hiç sanmıyorum.
I seriously doubt that girl's a killer.
Bunun bir sorun olacağını hiç sanmıyorum!
I really don't think that's going to be a problem!
Seni yakın zamanda bırakacağını hiç sanmıyorum.
I doubt he'll want to see you leave any time soon.
Hiç sanmıyorum.
Nah, not a chance.
Hiç sanmıyorum.
Oh, I sincerely doubt that.
Hiç sanmıyorum.
Mm-mm.
- Hiç sanmıyorum.
- I didn't think so.
Hiç sanmıyorum Joy.
I don't think so, Joy.
Hayır, "nefret" dediğimi hiç sanmıyorum.
Oh, no, I don't think I ever said "hate."
Böyle bir şey gerektiğini hiç sanmıyorum.
Oh, I don't-I don't think we necessarily have to do that.
- Hayır, hiç sanmıyorum.
No, I don't think so.
- Hiç sanmıyorum, Bayan Sibley.
I think not, Mrs. Sibley.
"Hiç sanmıyorum, Bayan Sibley."
"I think not, Mrs. Sibley."
Elma elmayanın böyle oynandığını hiç sanmıyorum.
I really don't think this is how you play Apples to Apples.
Hiç sanmıyorum.
I... don't think so.
Onu öldürdüğünü hiç sanmıyorum.
I doubt you killed him.
- Hiç sanmıyorum.
I-I don't think so.
Beni arkamdan vurabileceğini hiç sanmıyorum.
Oh, Jesus. I don't feel like getting shot in the back.
Bu kıyafetlerle mi, hiç sanmıyorum.
In these clothes, I think not.
- Burayı hiç böyle tenha gördüğümü sanmıyorum.
Don't believe I've ever seen it so dead in here.
Meryl Streep'in şöyle bir cümle kurduğunu hiç sanmıyorum...
Okay, I don't think Meryl Streep ever had to say...
Babam eski zamanlardan hiç bahsetmez hatırladığını da sanmıyorum.
Pop never talks about the old days, so... I don't think he remembers'em.
- Beni gözünde çok abartıyorsun. - Hiç sanmıyorum, baba.
I don't think so, Dad.
- Hiç verdiğimi sanmıyorum ki.
I don't think I've ever done that. Exactly.
Biliyor musunuz gelip video kayıtlarını istemek zorunda kalmasaydı hiç bahsedeceğini sanmıyorum.
Do you know, I don't think he would've said a word if he hadn't had to come and ask me for those tapes.
Bunların hiç birini Marion West'in doğruladığını sanmıyorum?
I don't suppose you confirmed any of this with Marion West?