Holder traducir inglés
930 traducción paralela
Üzerine büyük meblağlar yazabilirsiniz fakat hesap sahibinin imzası olmadan - ki bu da Tanrıdır - nakde çevrilemez.
You can write fabulous amounts on it but it cannot be cashed without the signature of the account holder and that is God.
Bir kravat tutucu alır ama düşük kalitelidir ve kravatını bağlayamaz!
So he buys a tie holder but it's poor quality, and he can't tie his tie!
Katılımcı Jean Taris, 100 metreden 1500 metreye kadar bütün mesafelerde 23 Fransa rekorunu elinde tutmaktadır. 500 ve 880 yardada İngiliz Şampiyonası birincisi. 800 metrede dünya rekoru sahibi.
Now starting, Jean Taris... holder of 23 French records, in all distances, from 100 to 1,500 meters, winner of the English championships for 500 and 880 yards, and world record holder for the 800 meters.
- Sen tasma tutucusu ol.
- Here, you be leash holder.
Sigara içebilirsin, ama ağızlık kullan.
You can smoke, but use a holder.
"Ağızlıkla sigara içebilirim."
"Can smoke through a holder."
Kadına gelince, orada oturup dikkatlice beni izliyordu, sigarasını o garip tutacakla içerek.
As for her, she sat coiled up like a watch spring... her cigarette clamped in a curious holder.
- Şu sigaralıktan kurtul.
Get rid of that cigarette holder.
Sigara içerken ağızlık kullanmalısın.
You should use a cigarette holder.
Robert E. Lee Prewitt'in anısına. Yeni dünya rekorunun sahibi.
To the memory of Robert E. Lee Prewitt holder of the new world's record.
Bimba'nın sigara ağızlığı.
Bimba's cigarette holder.
Ama birlikte sosyete yazarı Lulu McGee'nin marifetiyle Riviera'yi idare ediyorlardı.
But together they ruled the Riviera by permission of the copyright holder, Lulu McGee
Yanlış hatırlamıyorsam, uzun, zayıf, siyah saçlı bambu sigara kutusu olan biriydi.
If I remember well, it was a tall thin man, dark hair... with a bamboo cigarette holder.
- Bu kimin ağızlığı?
- Whose cigarette holder?
O çerez masasında kürdan mahfazası gibi görünüyor.
He looks like a toothpick holder on an hors d'oeuvre table.
don, o ridgeview, ohio'da, küçük bir kafede bir peçetelik sadece.
Don, it's just a napkin holder in a little cafe in ridgeview, ohio.
Paranın kimde duracağını sen seç.
You pick the stake holder.
İşte küçük meşale tutucum, Louise.
Here's my little torch holder, Louise.
Onu tutacak şeyimiz de.
And our human fly holder.
Para... bambu kutuda.
The money... is in the bamboo holder.
Büyükbaba, bambu matara. Evet, boş.
Hand me your water holder.
Yüksek engelli koşuda dünya rekoru sahibi.
He's the world-record holder in the high hurdles.
Karate ve judo belgeleri, Kamasutra siyah kuşak.
Trophies for karate and judo, holder of the Kamasutra black belt.
Josef, seni bunca zamandır tanırım daha önce seni, ağızlıksız sigara içerken hiç görmedim.
Josef, in all the time I've known you, I've never seen you smoke without your holder before.
Josef Gort ağızlık kullanıyor.
Josef Gort uses a holder.
Kasa sahiplerinin anahtarları bizde olmaz.
We do not have the box holder's keys.
Sabunluğunu arıyor olman lazım!
You have to search for your soap holder!
- Ne güzel bir takı veya tılsım.
- What a pretty holder or charm.
Ve rekorun sahibi Orlow P. Walters.
And the new world's record holder is Orlow P. Walters.
O kılıcı kullanacak olan kişi asla huzuru bulamayacaktır!
The holder of this sword will end up a broken family
Örneğin, Madam Orr'un evinde kadın bakardım...
I was a whore-holder at Madame Horse's...
Yani, Madam Orr'un evinde at bakardım.
A horse-holder at Madame Orr's house.
- At dedim, at.
- Horse-holder.
Victor mu? Bu bir kuzu budu.
- It's the old leg-of-lamb holder.
Bu bir tebeşirlik.
- It's a chalk holder. He made it himself.
- Üç saniyelik ilişki yaşayama rekorunu elinde bulunduran kişiyle birlikte oldukları için şanslılarmış.
- They were lucky to be there... with the record holder in three-second intercourse.
Fıstık, bana uzun iğne tutacağı ver.
Dish, let me have a long needle holder.
Bir Komsomol üyesinin savaştaki liyakatsiz davranışı.
The shameful conduct in action of a card holder.
Tüm çiftçilerde.
Every farmer. Every small holder.
Belki bir mektup tutacağıdır.
Maybe it's a letter holder.
Bu çocuklar savaştaydı, seni faşist kapıcı.
These boys have been in combat, you fascist rope-holder.
Ben çok eski rekortmenim!
I am an old record-holder!
Rekor kıracağım.
I have to become a record-holder.
Joy Holder antibiyotik alıp anafilaktik şoktan öldü.
Joy Holder died of anaphylactic shock from an antibiotic.
Lee, Bridges, Joy Holder.
Lee, Bridges, Joy Holder.
- Ağızlığımı kaybettim, ondandır. Gelme işte üstüme.
- I've lost my cigarette holder.
Vanyukin'i öldürdükten sonra Zabelin'in ağızlığını orada koydunuz.
Then you killed Vanyukin and put Zabelin's cigarette holder in his cell.
Petrox kredi kartım var.
Because I am a holder of a Petrox credit card.
Ve Mile Forty, Saskatchewan'dan, kurabiyeci işlettiği yerden, 15 numara, 1960-1968 yıllarının Federal Lig eski penaltı tutanakları rekortmeni, Gilmore Tuttle.
And from Mile Forty, Saskatchewan, where he now runs a doughnut shop, number 15, former penalty-minute record holder of the Federal League for the years 1960 to 1968 inclusive, Gilmore Tuttle!
Bu Hanedan Qing'in ( Çin'in son imparator hanedanlığı ( 1644-1912 ) lambasının duyu.
This is the lamp holder of the Qing Dynasty.
Sizde kravat tutacağı var mı?
You got that patented tie holder?