English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ H ] / Holds

Holds traducir inglés

4,238 traducción paralela
Böcek doktorunun neden ilgi çekmediğini anladım
I can see why the bug doctor holds little appeal.
Tucker'ın kabarık cirolarını ve evliliğini korumak için onu yok etmeleri gerekiyordu.
The only way Tucker holds on to his fat endorsement deals and his marriage was to eliminate her.
Adamın gittiği yere mazeretleri uyuyor mu diye blog ve seyahat kayıtlarını inceliyoruz.
We're checking the blog and the travel records to find out where he's been and if his alibi even holds.
Üstelik bu kadar kibar bir tabiatın içinde gezegenin geçmişindeki jeolojik afetlerden birinin izleri vardır.
And yet this kind of gentle landscape holds in it one of the cataclysmic geological events in the planet's past.
Dışarıdaki Dave, arkadaşım Winston elinde George Michael'dan Father Figure'ün sözleriyle burada.
Outside Dave, my friend Winston here holds in his hands the lyrics to sir George Michael's "Father Figure." - I'm familiar.
İşin kilit noktası da bu sadece kambur balinaların yaşaması için değil aynı zamanda bu dağların eteğindeki tüm yaşamlar için.
This holds the key, not just for the humpbacks'survival, but for all life in these coastal mountains.
Dinç su aynı zamanda daha çok oksijen içerir ve daha çok oksijen daha çok hayat demek.
Chilled water also holds more oxygen, and more oxygen means more life.
Eğer bunu yaparsa, o kazanır.
If he holds you in contempt... he wins.
Bay McVeig'in ayrılıkçı görüşleri mi var?
Mr. McVeigh holds secessionist views?
Üniversiteye dair bir planım yok. Geleceğim hakkında hiçbir fikrim yok. Ama hayatımı gerçek anlamda yaşamamın vaktinin geldiğini biliyorum ve bu sene beni neredeyse öldürdüğünü göz önünde bulundurursak bunu bana göstermeye mecbursun diye düşündüm.
I have no college plans, no idea what the future holds for me, but I do know that it's time that I start truly living, and since you almost killed me this year,
Bu yaşam ve ölüm gücü demektir. - Veya barışın.
Who holds the power of life and death, war and peace.
- Bu evde hâlâ bazı sırlar var.
This house still holds its secrets.
Dünya genelindeki erkek ve kadınlar haberlere kilitlenmiş durumda çünkü geleceğin ne getireceği belirsiz.
Men and women the world over hang on the news as it is uncertain what the future holds.
- Çünkü çubuğu kimin tuttuğunu biliyorum.
I know who holds the stick.
O dayansa bari.
- Fingers crossed that holds out.
Shin, ilk raunttaki mucizevi direnişinin ardından... -... 2. rountta başka bir yöntem izliyor.
After Shin miraculously holds up the first round, he has a different style for round 2
Öğrendiğim bir şey varsa o da geleceğin ne getireceğinden asla emin olamayacağınızdır.
Well... one thing that I've learned is that you never can be certain what the future holds.
Üçüncü bir efsane Muhammed peygamberin büyük miktar güç barındıran kılıcıyla ilgili.
A third has it associated with the prophet Mohammed's sword, which apparently holds a great deal of power.
Artık benim için bir değeri yok.
It holds no value for me now.
Bu boru, içi fren hidroliği tarzı bir şeyle doldurulmuş bir kağıt bardağı tutar.
That coil holds a styrofoam cup Filled with something like brake fluid,
Umarım buradan uzak durur. Çünkü benim bu şehri geri kazanma ve Marcel'in sahip olduklarını ele geçirme isteğim, fark ettim ki koca bir hassasiyete bağlı. Marcel'in yok edebileceği bir zayıf nokta.
I hope she stays far away because in my desire to reclaim this town, to steal from Marcel that which he holds most dear, I have realized one massive vulnerability, one weakness that Marcel could exploit.
İnsanları bir arada tutan şeye dair muhteşem bir mesaj.
Okay, I've got this great message and it has to do with what holds people together.
Her aksam Cervantes cinemasindaki sekiz seansi iptal edilmis. Cunku gelip birgun once cektiklerine bakiyorlarmis.
Every afternoon the Cervantes theatre holds a meeting of the eight so they can watch the shots from the day.
- İnsan vücudunda altı litre kan olur.
Well, the human body holds 6 quarts of blood.
Eminim o otobüste bu Toyota'dan çok daha fazla benzin vardır.
And I'm pretty sure that bus holds a lot more gas than this Toyota.
Teorin ancak salondaki herkes yanlış görmüşse, geçerli olur.
Your theory only holds water if every single person in court missed the obvious.
Sizi bu girişime bağlayan nedir, Bay Bohannon?
What is it that holds you to this enterprise, Mr. Bohannon?
- Kim öyle tutar ki onu?
Who holds it like that?
İlk denemeler güzelce devam ediyor.
Initial test holds steady.
Bu zamanda artık kim böyle bir şey takıp tanıtım yapar ki?
Who wears a sash like this these days and holds a demonstration?
Joffrey'i tutuşunu ve bana yedirdiklerini eleştirmesi?
Criticizing the way she holds Joffrey or the way she fed me?
Büyü sayesinde, Loki kendisini Asgard'ın büyük oğlu yaptı ve Asgard'ın silahlarını kullanma yetkisini aldı. En güçlü silah olan Yok Edici de buna dahil.
Through magic, Loki has made himself the elder son of Asgard, and as such, he holds the authority to wield the weapons of Asgard, the most powerful of which is the Destroyer.
Bu tutku, tutku motosikletle ilgili her şeyi ateşliyor, ve yoldaşlık her şeyi birarada tutan tutkal.
[Brian Klock] It's passion, passion fuels everything about motorcycling, and camaraderie is the glue that holds it all together.
Silah altı kurşun alabiliyor. Seninkinde yalnızca dört kurşun vardı.
Yours holds six bullets, but you had only four.
Önceki depoların bilgilerini saklamak için kullandığımız çok eski bir saç örgüsü.
The ancestral hair that was used to braid it holds the memories of past Warehouses.
Nigel'ın senin üstünde bir etkisi olmaz.
And Nigel holds no sway over you.
Üstüne biraz da Judo ekle, artık ölüsün.
Add judo and ground holds, you're dead.
Bu teknikleri öğrenmek biraz zaman alır.
It's time you learned holds techniques.
Ona fırsat tanımalısın.
He cannot do holds.
Neden sadece tutma teknikleri üzerine hareketler gösteriyorsun?
Why did you only teach him to come out of holds?
Diğer teknikleri daha sonra öğreteceğim.
I'll teach him holds techniques later.
Tüm yapman gereken onu yerde tutmak, ve dövüşü kazanmak.
All you can do is defeat him on the ground, in a battle of holds.
Bu gibi şeyler, seni sadece paylaşmayan biri yapar, ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi
Stuff like that just kind of holds you back, you know what I'm saying?
Evindeki bodrum... Shiganshina'daki Doktor Jeagar'ın evi devlerle ilgili sırrı barındırıyor.
The basement of your house holds the answer to the mystery of the Titans.
İnsan beynini bu kadar muhteşem kılan anılarımızı, duygularımızı kürek çekme ya da çizim yapma yeteneğimizi barındıran bu karmaşık bağlantı ağı şemasıdır.
'It's what makes the human brain so brilliant,'this complex wiring diagram of connections that holds our memories,'our emotions, our ability to row a boat or to draw.'
Giydiği geyik derisinde süvariler tarafından öldürülen büyük oğlunun külleri var.
This buckskin that he wears, it holds the ashes of his eldest son who was killed by the cavalry.
Gizli silahı sayesinde ağabeyimiz Elijah'ı elinde tutuyor.
He holds our brother Elijah captive with the aid of a secret weapon.
İyon kabuğu mutlak enerjiyi vaat ediyor.
The Ion Cortex holds the promise of absolute power.
Klişeler doğruymuş.
The stereotype holds up.
Umarım hava böyle gider, çok güzel.
I hope this weather holds.
Walt kin tutan birisi midir?
Is Walt the kind of man who holds a grudge?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]