English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ H ] / Holo

Holo traducir inglés

257 traducción paralela
Beş milyon yıllık bir holo kaset izliyoruz.
A five-million-year-old holotape being broadcast at us.
Onlarca sanal simülasyon yaptım.
I've done dozens of holo-simulations.
Sana muhteşem bir holo suit programı ayarlayabilirim.
I could set you up with a terrific holosuite programme.
- Bu holokaydediciyi mi diyorsun?
- You mean this holo-imager?
Seni bir daha sanal görüntü kaydediciyi bana doğrultmuş olarak yakalarsam sonun bunu yemekle bitecek.
If you ever point a holo-imager at me again, you will end up eating it.
Tüm bu bilgilerle benim hologörüntümü elde etmek için hiç bir sorunu kalmadı.
With all this information he'd have no problem generating a holo-image of me.
İletişim sanal filtresi hazır mı?
Is the communications holo-filter ready?
Sanal filtreden çık.
Drop the holo-filter.
Enterprise gemisinde çalıştığından bu yana holografik programı varmış.
He's had the holo-program since he was on the Enterprise.
Holografik yayımlayıcılara girebilmek için en az 6 seviye şifre kırmam gerekmekte.
I'm going to have to break through at least six levels of encryption to access the holo-emitters.
Holografik karakterlere göre, Bay Kim bir canavar ile dövüşürken o canavar tarafından, öldürülmüş.
According to the holo-characters, he attempted to battle a creature of some kind and was killed in the process.
Kaptan, Holografik karakterler, Kim'in Grendel tarafından, öldürüldüğünü söylemişlerdi.
Captain, the holo-characters told us Kim was killed by Grendel.
Bu canlılar, kendilerini Holografik güverte matrisinin içine, Holografik-karakter olarak yerleştirmişler.
These beings can manifest themselves on the holodeck in the matrix of a holo-character.
Sanal yayımlayıcılar tam olarak Köprü, Makine Dairesi gibi, kilit yerlere yerleştirildiler.
The holo-emitters will be set up in certain key areas... the Bridge, Engineering.
Sanal projektörleri çalıştırdım.
I have the holo-projector on line.
Sanal projektörleri nereden buldunuz?
Where did you get this holo-projector?
Bu odadan çıktığı anda holografik akciğerleri yok olacak.
The holo-lungs would disappear.
Bu engelleyici alanda holografik akciğerlerle tuzağa düşmüş... olan sen değilsin.
You're not the one trapped in a restraining field with holo... holo-lungs.
Düzenlediğimiz uzaktan kumandalı sanal projeksiyon sistemi ile, gemide bulunan bazı bölümlere girişiniz sağlanacaktır.
We were hoping to set up a remote holo-projection system, give you access to other parts of the ship.
Bütün bunları, yaparken, kapsama alanında bazı değişiklikler yapmak zorunda kaldığımızdan, sanal-matrisin çok duyarlı hale geldi.
In order to do this, I had to recalibrate your containment field, so your holo-matrix will be very sensitive to disruption.
Yeni sanal-projektörlerin düzgün çalıştıklarını görüyorum.
I see the new holo-projectors are working.
Kendisi şu anda, Jüpiter İstasyonunda sanal-programlama merkezinde.
He's at the Jupiter Station Holo-programming Center.
Bir sanal-mühendisi olarak şu anda arızalanan bir programı çalıştırıyorsunuz ve ben de size ulaşabilmeye çalışıyordum.
You're a holo-engineer and you've been running a program that's malfunctioning and we've been trying to reach you.
Buna STDS deniyor- - sanal-taşıma deliliği sendromu.
It's called HTDS... holo-transference dementia syndrome.
Sanal-hafıza çekirdeği, Makine Dairesine yerleştirilmiş durumda.
The holo-memory core is located in Engineering.
Uzaktan kumandalı, sanal-projektörler devre dışı bırakılmışlardı.
The remote holo-projectors were taken off line.
O zaman neden gemi hala burada ve sanal ızgaralar görünmüyorlar?
Then why is the ship still here and not a holo-grid?
Bütün sanal sistemler yok edildi dedin.
You said all holo-systems were destroyed.
Bütün sanal-simülasyonlar iptal edildi.
All holo-simulations have been terminated.
Onu bütün holografik programlarımın içine dahil ederim.
I include her in all my holo-programs.
Eğer doktorun davranışın beğenmiyorsan, Jüpiter istasyonunda konsolun arkasında oturan holografi programcısına şikayet edersin.
If you don't like the doctor's attitude, there's a man sitting at a console in the Jupiter Station Holo-programming Center you can write to.
Öyle görüyorum ki, Bay Paris'te, sanal programı henüz kapatmamış.
I can't seem to shut down Mr. Paris'holo-program either.
Ya sanal yayımlayıcılar, yada ses komut sistemi arızalanmış durumdalar.
Either the holo-emitters are malfunctioning, or the computer's not accepting voice commands.
Sanal kontrollere bakmam gerekiyor.
I'll have a look at the holo-controls.
Lütfen bana, sanal yayımlayıcılara erişebildiğini söyle.
Please tell me you've had some success in reinitializing the holo-emitters.
Sanal-yayımlayıcılara gerekli enerjiyi sağlayacak durumda değiliz.
We'll never get enough power from the holo-emitters to stop it.
Bilgisayar üzerinden yansıttığım hologramınızı göremeyeceksiniz bu bir ayıp ama
It's a shame you can't see the holo-image I'm projecting over the com system.
Efendim, holo filtreler çalışmıyor.
Sir, the holo-filter's not working.
Ama holo filtresisiz, keşfedilmeden burada kalmamızı nasıl düşünebilirsiniz?
But how long do you think we can stay here undetected without the holo-filter?
Neyse ki senin için, Onlar sadece holo-savaşçıydılar.
Fortunately for you, they were only holo-warriors.
Çoğaltıcılar yok, holo-güverte yok.
No repIicators, no hoIodecks.
Eğer arkadaşların sorun çıkartırsa holo-toz olursun.
If your shipmates start any trouble, you'II be hoIo-dust.
Şimdi... sanal yayımlayıcılara ait sekiz nokta altı tetraherz delta bant frekansına ayarla.
Now... set the delta band frequency of the holo-emitter to 8.6 tetrahertz.
Tamamen dağılmadan önce, hastaya ait sinaptik numunelerini sanal - tamponlara aktarıyorum.
Transferring the patient's synaptic patterns into the holo-buffer before they degrade completely.
Bu kadar büyük ve karmaşık numune için, yeterince hafıza kapasitesi var mı?
Is there enough storage capacity in the holo-matrix for such complex data patterns?
İlk olarak, bizler sadece sanal-yayımlayıcıların olduğu bu Revir gibi yerler haricinde bulunamayız.
First of all, we can only exist within environments equipped with holo-emitters, such as this Sick Bay.
Eğer doku gelişimini yeterince hızlandırabilirsek, onun sinaptik numunelerini, sanal tamponlarda kaybolmadan önce yeniden transfer edebileceğiz.
If we can increase the grafted tissue mass quickly enough, we can transfer her synaptic patterns back into her brain before they degrade in the holo-buffer.
Delta bandı frekansın sanal yayımlayıcılarda ki 7 tetraherze göre ayarla.
Set the delta band frequency of the holo-emitter to seven terahertz.
Nöro numunelerini sanal tamponlardan çıkartmazsak, beynin, bir kaç gün içinde ölür.
If we don't get your neural patterns out of the holo-buffer, you'll be brain dead in a matter of days.
Vücut ısısı yaratacak şekilde sanal matrisimi bozuyor.
It's mistaking my holo-matrix for body heat.
Sanal karakterleri, makro virüslere karşılık verecek şekilde programladım.
I've programmed the holo-characters to react to the viruses.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]