Honduras traducir inglés
194 traducción paralela
Kömür teknesi, yükünü Honduras'a giden bir muz teknesine boşalttı.
Well the coal barge unloaded on a banana boat... bound for Honduras...
Britanya Hondurası'ndaydım, evime dönecek parayı kazandım. Yakalandığım hastalıktan beni kurtaracak parayı.
I was in the British Honduras, I made my fare back home... and almost enough over to cure me of the fever I'd caught.
- Honduras'a mı?
The Honduras?
Panamada 10 bin asker var ablukaya alabiliriz. Ben, El Salvador'u yok ederken, ayrıca Honduras ve Costa Ricayı.
There are 10,000 troops in Panama whom you could blockade while I destroyed El Salvador, Honduras and Costa Rica.
Honduras'a ne dersin?
Maybe Honduras, huh?
Buradaki bulutlar, bana Karayipler'deki İngiliz Honduras haritası gibi geldi.
Well, those clouds up there look to me like the map of the british honduras on the caribbean.
Honduras'a varınca bana kart atın.
Send me a post card from Honduras.
Hava normal, Honduras'a üç buçuk, belki dört haftada ulaşırsınız.
Normal weather, you'll sight Honduras in three and a half, maybe four weeks.
Honduras!
Honduras!
"Honduras"
"Honduras"
Honduras'tan beri çok şey öğrenmişsin.
You've learned a lot since Honduras.
Aslen Honduraslı.
Carlos Originally from Honduras.
- Honduras'ın güneyinde küçük bir ada.
- It's a tiny island, south of Honduras.
Evet, ona Sudan tank anlaşmasından Honduras denizaltı anlaşması ve Zimbabve ağır silah nakliyatından bahsettim.
Yes, I also told him about your tank deal with the Sudanese the Honduran submarine sale and the heavy artillery transfer to the Rhodesians.
Honduras yakınlarında iki uçak gemimiz var.
We've got two more aircraft carriers near Honduras.
- Şu Honduras işi büyüyor da ondan.
- It's the Honduras thing, it's getting worse.
Honduras'ta mezar hırsızı olmakla suçlanmıştınız.
I remember that in Honduras you were accused of being a grave robber.
O kurtulacağımızı sanıyor, babamızın Yeşil Bereliler'le birlikte Honduras'tan döneceğini sanıyor.
She thinks we're gonna be rescued. That her dad's gonna come back from Honduras with the God damn Green Berets.
Honduras purosu.
They're Honduran.
Honduras malı baba.
It's a Honduran, Dad.
Honduras ile Futbol Savaşı, 69'da. Taa Tegucigalpa'ya kadar.
Your Soccer War with Honduras,'69.
Küba, Honduras, Nikaragua gibi ülkelerden daha iyi bir yaşam için gelir, sonra kendilerini Bal Limanı'nda tuvalet temizlerken bulurlar.
They come from Cuba, Honduras, Nicaragua looking for a better life. They wind up cleaning toilets in Bal Harbour.
Dent, Honduras'taki Doğu Alman elçiliğinde kültür ataşesiymiş.
Dent was the cultural attache to the East German embassy in Honduras.
Amerikalıların otelinde. Taksi!
The hotel where the American journalists stay in Honduras.
- Honduras mı?
Honduras?
- Honduras, El Salvador...?
Where? Honduras? El Salvador?
Peki ya Honduras ve Costa Rica?
- What about Honduras and Costa Rica, Byron?
Honduras, Salvador ve Guatemala da kaybeder. Tabii gringoya karşı birlik olmazsak. "
Lost Honduras, Salvador and Guatemala too unless we all unite against the gringo. "
Haberi Honduras'a ulaştırmalıyız.
We must send word to Honduras.
Nikaragua'da Honduras sınırına 15 km uzaklıkta "Büyük Başarı" adlı tatbikat başlatıldı.
Maneuvers designated Operation Big Pine are being conducted less than 10 miles from Honduras'border with Nicaragua.
Gece saat 1 : 00'de Honduras'a kalkan bir uçak var.
There's a plane leaving for Honduras at 1 : 00 a.m.
Honduras'ta Amerikan danışmanı.
American adviser in Honduras.
Bu doğru değil mi, Bay Jenkins, sizin Honduras'ta olduğunuz Dr. Mendoza'nın Hotel Presidente'nin... 21. katından düşerek öldüğü gün.
Is it not true, Mr. Jenkins, that you were in Honduras the same day Dr. Mendoza fell to his death... ... from the 21 st floor of the hotel Presidente?
Bay Başkan, ben Pan-Amerikan Demokratik Yardım... Örgütü'nün danışmanı olarak Honduras'taydım.
Mr. Chairman, I was in Honduras as a consultant... ... to the Pan-American Democratic relief Organization.
Honduras'ın Belçika'yı 3-2 yendiği o heyecanlı maçın bir hiç olduğunu söyleyebilir misin?
But prove to me that the soccer match Honduras-Belgium 3 to 2, with all its thrills, was worth nothing.
Cortes Honduras'da Prens Cuauhtemoc'ı asmadı mı?
Did Cortés hang her next to Prince Cuauhtemoc in Honduras?
Bazen, genelde bahar başlarında Yoro, Honduras'ta gökten sardalya yağar.
Occasionally, usually in the early spring in Yoro, Honduras, it rains, um... sardines.
UNHCR Honduras'a bütün BM organlarından daha çok yardım sağlıyor.
UNHCR sends more aid to Honduras than any other UN agency.
Çoğu insan Honduras'ın nerede olduğunu bile bilmez.
Well, most people don't even know where Honduras is.
o zamanlar, ABD Honduras'ın Nikaragua'ya saldırması olayında denkelemdeki güç öğesini çıkarcı bir şekilde oynuyordu.
At that time the United States was exercising the power element of the equation with mercenary forces based in Honduras attacking Nicaragua. They were under the supervision of
Niegroponte, Honduras'ın konsolosu, Ortadoğunun özel delegesi Rumsfeld gibi insanlar, ve bunlar gibi bir çoğu.
responsible. People like Negroponte, Proconsul of Honduras, Rumsfeld, special envoy to the Middle East, and so on, plenty of continuity.
Honduras'ta idik bazı işçiler ne üzerinde çalıştığımızı anladılar ve bize yaklaşıp dediler ki fabrikamızda koşullar korkunç.
We were in Honduras and some workers they knew what kind of work we did and they approached us and said conditions in our factory are horrible.
Honduras'ı U.S. Fruit şirketleri ve Çin'i Standard Oil için.
Honduras for U. S. Fruit companies, and China for standard oil.
"Honduras'ta kalbin olduğu yer." Dört harf.
- "Where the heart is in Honduras. Four." - Casa.
- Honduras mı?
Honduras? Right.
Sırada Guatemala ve Honduras var.
Guatemala and Honduras are next.
- Honduras.
Honduras.
Şu an Honduras'ta bir kazıda.
She's on a dig in Honduras right now.
Honduras.
Honduras.
Honduras'ta ne işin vardı?
What the hell were you doing in Honduras?
bir çekimser oy vardı, yani Honduras'ın, ve iki de karşıt oy : her zamanki ikili. ( ABD ve İsrail )
There was one abstention namely Honduras and two votes against - the usual two.