English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ H ] / Humanity

Humanity traducir inglés

4,538 traducción paralela
Delice, değil mi?
I { \ cH4D5DEE } ♥ { \ cH47538C } Humanity isn't it?
Senin kaderin insanlığı kurtarmak, bazılarını değil, hepsini.
It's your destiny to save humanity, all of us, not some of us.
Benim otobüsüm orada. Siz de insanlığın geleceğini için kendi kısmınızdan fazlasını yapmış olursunuz.
I'd get my coach over there... and you would have done more than your bit for the future of humanity.
Sadece tek bir şeye ihtiyacım vardı, insanlığa dair bir parçaya.
I just need one thing, some shred of humanity.
Çünkü ben insanlığın kurtarıcısıyım hatırladın mı?
Because I'm the savior of humanity.
- Ne? Seks ve şiddet insanların en ilkel iki dürtüsüdür.
Sex and violence are two of humanity's most primal urges.
- İnsanlığın en büyük başarılarından biri.
It's one of humanity's great achievements.
Doğamızdaki insanlığa biraz güvenmeniz gerekiyor.
You just have to have a little faith in our shared humanity.
Seninle konuştukça şu insanlığı kurtarma meselesi nasıl olacak diye endişeleniyorum.
Talking to you makes me wonder about this whole saving humanity thing.
İnsanlığımla bir bağ kurmak istedim Stefan,
I wanted to have a connection to my humanity, stefan,
İnsanlık için tehdit olan şeylerle savaşıyorum.
I fight certain deadly threats to humanity.
Ve kendisi insanlığın kurtulması için son umudumuz olabilir.
And he may just be the last best chance to save humanity.
Önce zombilerden sonra da insanlardan.
First from the Zs. Then from the worst of humanity.
İnsanlığa özgür irade verilince melekler dünyadaki olayları doğrudan etkileme güçlerini kaybetti.
When humanity was granted free will, angels lost the power to directly influence events on earth.
Bizi kurtarabilecek olan şey insanlıksa doğamdaki zararın ve zaafın üstesinden gelme güdüsü beni en çok korkutan savaşın bir parçası olabilir.
If humanity's what can save us, then overcoming the damage and weakness in my nature, it may be the part of this battle that I dread most.
Ra's al Ghul'un insanlığını sana karşı kullanacağından korkuyorum.
And I am so afraid that Ra's al Ghul is gonna use your humanity against you.
Bak, yaşadığın şeylerin insanlığını götürdüğüne kendini bir şekilde inandırmışsın.
Look, you've convinced yourself that everything you've been through took away your humanity.
Biraz insanlığımın kaldığı anlamına gelir.
It means I have some humanity left.
Hepsi işe karışıp insanlığın özgür iradesini bozmamamız için plânın bir parçası.
All part of the plan to prevent our interference, Keep humanity's free will intact.
Ascension insanlığın cankurtaran botu.
Ascension is a lifeboat for humanity.
O çocukların bizim daha önce duyduğumuz gibi birer kahraman olduklarını ve bu geminin insanlığın son umudu olduğunu duymaya ihtiyaçları var.
Those children need to hear what we heard, that they're heroes, And that this ship is humanity's last best hope.
Bu arada sanırım insanlığı kurtarmak Bite Mark Operasyonu ekibine kaldı.
Meanwhile, I guess it's up to Operation Bite Mark to save humanity.
İnsanlığın geleceği için son umudumuz o.
He's our last best hope for humanity.
Ölmem senin için önemli olmayabilir ama insanlığın kalanı için önemli.
You may not care if I get killed, but I'll bet the rest of humanity does.
Sen ya da insanlığın kalanı falan umurumda değil.
I don't care about you or the rest of humanity.
- Aman yarabbim.
- Oh, the humanity.
Tek gerekçesi insanlıktır.
Just on grounds of humanity.
- İnsanlığını kaybettiğinde bile onun yanındaydım.
- I know. - I stuck with him, even when he lost his humanity...
Diğer taraftan Beck ise, kendini seçilmiş kişi olarak görüyordu insanlığı, doğanın kurtulması için yok edilmesi gereken bir virüs olarak gören mesihsel bir figür.
Beck, on the other hand, views himself as a chosen one, a messianic figure who sees humanity as a virus that needs to be eradicated in order to save the planet.
O zaman hastalık, insanlık.
In this case, the disease is humanity.
İnsanlık seni özlemez.
Humanity won't miss you.
İnsanlık çok dikkatli bir şekilde yönetilmeli.
Humanity must be carefully governed.
Çünkü insanlık ve birbirleri için mücadele veriyorlar.
♪ Don't you cry no more ♪ Because they're fighting for humanity and they're fighting for each other.
Ben sizin süper kahramanınız değilim,... Bay Elfman.
I'm not your superhero, You want to go find someone to restore your faith in humanity, don't waste my time, or yours. Mr. Elfman.
Bana ikinci bir şans vermek tüm insanlığı kurtarabilir.
Giving me a second chance could save all of humanity.
İnsanlığı değiştiremezsin.
You can't change humanity.
İnsanlığın yaşam kaynağımız olduğu konusunda hemfikir olabiliriz. Biz makinelerin bilgiyle hayatta kaldığımız konusunda.
We can agree that humanity is our lifeblood, that we machines, we survive off of information.
Vicdanından kalanlar kızları vurduktan sonra kendini kötü hissettirdi.
And there must be some shred of humanity left in you because after you shot both girls, you felt bad about it.
- Hayır bunlar, insanlık belirtisi.
No, it's a sign of humanity.
Havaalanı insanının genel görüntüsündeki... -... bir diğer canlı çeşidi.
Yet another vivid hue in the broad spectrum of airport humanity.
Ufak bir hamleyle, insanlığı kuratarbilirsin.
Make the slightest of motions and humanity will be saved.
Her şeyimi elimden aldı. İnancımdan başka bir şeyim kalmayıncaya dek insanlığımı, haysiyetimi, sevdiklerimi.
He stripped me of everything... my humanity, my dignity, everyone I loved, until I had nothing left but my faith.
.. insanlığın, yıldızların arasına gönderdiği kalıcı karakolu.
.. humanity's permanent outpost amongst the stars.
Tüm yaratılanlar arasındaki en önemli varlık olduğumuz inancından insanlığın evrendeki gerçek yerini ortaya çıkarıp en eski köklerimize göz attık.
From believing we were the most important creatures in all creation we have uncovered humanity's true place in the cosmos and glimpsed our earliest origins.
Tamamen yabancılardan oluşmuş kalabalığı... İnsanlığın sunabileceği en kötü kişiler olsalar bile.
I miss the validation of complete strangers, even if they are the worst that humanity has to offer.
Tüm yıl boyunca insanlığın iyiliğine şahit ve dahil olarak Dünyayı dolaşıyor.
All year long he travels around the world witnessing, participating in acts of kindness, humanity.
Noel Baba tüm yıl boyunca yapılan iyi davranışların, iyi insanlığın gücünü taşıyor.
Santa is carrying all the power of all the good acts, all the good humanity has done for one year.
O yüzden Eve Baird, sana insanlığın tüm iyi niyetini veriyorum.
So I give you, Eve Baird, all of humanity's goodwill.
İnsanlardan, insanlıktan, hayattan.
Oh you know, humans, humanity, life.
Bu ekip insanlığın en iyi yönlerini temsil ediyor.
This crew represents the best of humanity.
Ama bence insanlığın sayesinde bunun üstesinden geldin.
I think it's because of your humanity that you made it through.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]