Häagen traducir inglés
64 traducción paralela
İtiraf etmeliyim, Haagen-Dazs Romlu Kuru Üzüm konusunda size katılmıyorum.
I disagree with you about Häagen-Dazs Rum Raisin.
Häagen-Dazs'a gidebilir miyiz?
Can we go to Häagen-Dazs?
Rika Van Häagen-Dazs.
Rika Van Haagen-Dazs.
Häagen-Dazs uydurma.
Häagen-Dazs is made-up.
George, Häagen-Dazs Danimarka'dan mı?
George, is Häagen-Dazs Danish?
Sana yemek getirdim.
I brought you some Häagen-Dazs.
Bana yemek getirmeni hak etmiyorum.
I don't deserve Häagen-Dazs.
Yarım kilo dondurma çıkardı ve ayaktayken yemeye başladı, dondurma kabından.
So she takes out a pint of Häagen-Dazs then starts eating it, standing there, out of the container.
Dondurma çanağına yumulmadan önce ya gerçekten aç idiyse?
What if she were hungry before shoving her face into a trough of Häagen-Dazs?
Häagen Dazs'ın zencefilli dondurması?
Häagen Dazs ginger and lychee ice cream?
Belki dondurmaların arkasında insan kalbi filan vardır.
Maybe there's some human hearts behind the Häagen-Dazs or something.
Häagen-Dazs'ı ve internet servisimi de sevdiğimi söylüyorum. Ve birçok açıdan Sophie'yi onlardan daha çok seviyorum.
'I say I love Haagen Dazs, and my broadband provider,'and I like Sophie more than them, in most respects.'
Onun lazanyasıyla karşılaştırırsak, bir kase dışkılı biftek gibi diyebiliriz.
Compared to his / her lasagna, a hill of shit he / she would have taste of Häagen-Dazs.
Hayır Haagen-Dazs herşeyin cevabı değil mi?
No. Häagen-Dazs is the answer to everything right?
Häagen-Dazs. Bol bol Häagen-Dazs.
Haagen-Dazs, lots of Haagen-Dazs.
Haagen Ludwig Berg, bir aktör ve orduda yarı zamanlı bir teğmendir.
Haagen Ludwig Berg, an actor and a Lieutenant in the part-time army,
Çilekli Haagen-Dazs.
It's Haagen-Dazs strawberry.
Hey, hon...
Hey, hon... wanna stop off and get some ice cream? Haagen-dazs.
Liseye birlikte gittiğim bir çocuk tarafından servis edilen... ince, küçük Haagen-Dazs dondurması yiyiyorlardı.
They were eating tiny, little Haagen-Dazs... ice cream cones being served... by a guy I went to high school with.
Haagen and Dazs hukuk bürosu mu?
Is that the law offices of Haagen and Dazs?
Dondurma kadar soğuktular!
Cold as Haagen-Dazs!
Haagen Dazs ve brewskiler aldım.
Haagen Dazs and brewskies.
Bana 100 gr Haagen-Dazs dondurması, kuru üzümlü rom ve diyet Pepsi getirebilirsiniz değil mi?
Do you think you could bring me a pint of Haagen-Dazs ice cream, rum raisin, and a Diet Pepsi?
Hayatında yaşayabileceğin en büyük tehlike, kafan karamela kutusuna... girince boğulma tehlikesi geçirmen.
The only danger you face is getting your head stuck in a Haagen-Dazs carton.
Çöpünde beş tane boş dondurma kovası var... Bacaklarınız fırça gibi kıllanmış.. Ve saçlarınızın boyanması gerekiyor.
There's five empty buckets of Haagen-Dazs in your trash... your legs are stubbly... and your hair color needs a touch-up.
Haagen Dazs dondurmasından al.
Get some Haagen Dazs ice cream bars.
Gizli arzularına hitap edeceksin İngiltere'deki Haagen Dazs gibi.
Address the hidden desires... Like Haagen Dazs did in England.
1978'de emekli olduğumuzda bir dostum Coco Beach'de bir güzellik merkezi açtı.
You know he retired in'78 with, uh, verticulitis? He's got a Haagen-Dazs distributorship up in Cocoa Beach,
Eminim ki, Haagen-Daagen'a olan seyahatiniz için çok heyecanlısındır.
I bet you're really excited about your trip to Haagen-Daagen.
Tarot kartlarını çıkarıp fal bakarız. Twister oynarız. Çikolata parçalı milkshake yaparız.
Get out the tarot cards, tell fortunes, play Twister... make a Haagen-Dazs chocolate chocolate chip ice cream milkshake.
Dondurma ister misin? Beni dinliyor musun?
YOU WANT SOME HAAGEN-DAAZ?
Alman ama Hollanda'da Der Haagen'de yaşıyor.
He's German but he lives in Der Haagen, Holland.
"Der Haagen" demek "A Aia" demek.
Der Haagen means "The Hague".
"Der Haagen".
Der Haagen.
- Haagen-Dazs fındıklı dondurma.
- Haagen-Dazs... butter pecan. - Nice.
Aslında, sadece kıçımın üstünde oturacağım, muhtemelen'Blind Date'izlerken... büyükçe bir'Haagen-Dazs'yiyor olacağım.
Actually, I'm just gonna be sitting on my ass, probably eat a whole pint of Haagen-Dazs while I watch Blind Date.
Gün boyunca Haagen-Dazs, bebeğim.
Haagen-Dazs all the way, baby.
- Ve Haegen Dass'tan yemeyi.
I'd rather look after rich people's kids, watch DVDs and eat Haagen-Dazs.
- Haegen Dass! Muhteşem.
- Shit, Haagen-Dazs...
Kutu dondurmanın dışına, daha ağır bir şey kaldırdığın oldu mu hiç?
Have you ever picked up anything heavier than a carton of haagen dazs?
İşte döküyorum : Haagen günlerin sona erdi.
Here's the scoop : your Haagen days are over.
- Ben kırık bir kalpten... bahsetmiyorum, ben ölüm ve yaşamdan bahsediyorum.
And a tub of Haagen-Dazs. I'm talking about life and death.
Bütün zamanını, elinde Magnum dondurmayla, "Aşk Her Yerde" yi izleyerek mi geçirmek?
Eat Haagen-Dazs and watch Love Actually, till your periods sync up.
Belki dondurmaların arkasında insan kalbi filan vardır.
Check the freezer. Maybe there's some human hearts behind the haagen-Dazs or something.
Ben sadece Haagen-Dazs yerim.
I only eat Haagen-Dazs.
Haagen-Dazs * istiyorum.
I want Haagen-Dazs.
Haagen-Dazs?
Haagen-Dazs!
- Hagen Dazs da durmamız lazım.
We have to stop at a Haagen-Dazs. Haagen-Dazs!
Sadece havalı oyuncağımın içinde ağlıyorum.
Well, I'm just weepin'in my haagen-dazs.
Mike a dandik bir dondurma Verip pahalı olduğunu söylediğimde işe yaramıştı.
I pawned generic ice cream off on Mike before, telling him it was Haagen-Dazs.
'Mahkum olmamdan kısa süre sonra...'... ana caddemde yeni bir Haagen Daz açıldı.
'Shortly after I was sentenced,'a new Haagen Daz opened on my high street.