Hış traducir inglés
35,156 traducción paralela
Ama en küçük hışırtı bile bu kedi için bir ipucu.
But even the slightest rustle will give her a clue.
Pekala, açıkçası, tahminler yapıyorum ama bir AK-47'den atılan bir kurşunun, sekiz gramlık bir kütleye ve saniyede 780 metre hızına sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Okay, to be fair, I'm making some estimates, but let's say a slug fired from an AK-47 has a mass of eight grams and a speed of 780 meters per second.
Anladım, ama esas işe olabildiğince hızı dönmesini nasıl sağlayacağız?
I get it, but how do we get her back to doing God's work as fast as we can?
Sayende daha hızlı çalışıyor.
It's so much faster now.
Tik yıllarına gelince, saat hızlarını arttırmış üstüne takılı grafikler daha da iyileşmiş, RAM veri yolu...
As for tick years, the clock speeds increase... on-board graphics are better, the RAM bus is...
S.H.I.E.L.D. ajanı Jasper Sitwell
Agent Jasper SITWELL of S.H.I.E.L.D.
Ne zamandan beri S.H.I.E.L.D zombileri kiralıyor
Since when does S.H.I.E.L.D. hire zombies?
Onlar bana Nick fury ve S.H.I.E.L.D. tarafından gönderildi.
They were referred to me by Nick Fury of S.H.I.E.L.D.
ve S.H.I.E.L.D. ajanı Jasper sitwell
And Agent Jasper SITWELL of S.H.I.E.L.D.
S.H.I.E.L.D'ı beklememiz gerekecek.
We'll have to wait inside until S.H.I.E.L.D.
Rita'nın kollarındaki o bebeği gördüğüm an zamanın çok hızlı geçtiğini fark etmiştim.
Seeing that baby in Rita's arms made me realize moments go by so fast.
Bebeğim, daha fazla para demek... üçüncü sınıf dedektifliğe hızlı bir adım demek.
Baby, it means more money, it means a fast track to third-grade detective.
Bu minik adam elektronik fotoğrafları daha şimdiden Amy'nin laboratuvarındaki tüm numunelerden % 20 hızlı tanıyabiliyor.
Yeah, this little guy can already recognize electronically transmitted images 20 % faster than any other sample in Amy's lab.
Bu bir nehir. Hızımızı kontrol edemeyiz ki.
It's a river... we can't control how fast it goes.
Masana daha yakınında bulunan daha kaliteli ve daha hızlı çıktı alabilen bir yazıcı olmasına rağmen hem de.
Despite the fact that there's another printer of higher quality and faster output much closer to your desk.
Beni düşünecek Willard's Mill'in iyi insanlarını siz ne sanıyorsunuz, hım?
What do you suppose the good people of Willard's Mill will think of me them, hmm?
Burada sıcaklıklar küresel ortalamadan daha hızlı yükseliyor şimdi.
And here, temperatures are now rising faster than the global average.
Tırmanış, bir dizi tehlikeli buz yarığıyla hız kesiyor.
The ascent is slowed by a series of dangerous crevasses.
Cangılda hareket etmek için hayli hızlı ve etkili bir yoldur.
It's a very fast and efficient way to move through the jungle.
Zürafa, sürüyü atlatmaya yetecek hıza ve kuvvete sahip ama tuzağa doğru koşuyor.
The giraffe has the speed and stamina to outrun the pride but it's being chased into a trap.
Dünyanın çölleri daha da büyüyor, ısınıyor ve kuruyor ve bu süreç her zamankinden daha hızlı ilerliyor.
The world's deserts are growing bigger, hotter and drier, and they're doing so faster than ever before.
Şu anda muhtemelen, hızla akan bir nehri geçmeye çalışacak, dünyanın en antika teknesine mahkumuz.
We're now stuck on, possibly, the world's most antiquated raft trying to cross a very fast-flowing river.
Öyle hızlı büyürler ki yaprakları çabucak suyun üstüne çıkar ve güneş ışığıyla buluşur.
They grow so fast, their leaves quickly rise above the water and into the sunlight.
Hızlı irtifa uyarısı.
Altitude-velocity light.
Bununla kıyaslarsak eğer, Tost makinenin işlemcisi bile bundan daha hızlı çalışır!
There's more computing power in my toaster than there is in all this crap!
Değerler hızla düşüyor.
He's going into rapid
Eski bir S.H.I.E.L.D. imdat sinyali.
FALCON : An old S.H.I.E.L.D. distress signal.
Ve S.H.I.E.L.D. tehlikeli eşyalarını her zaman bodrumda tutmaktan hoşlanır.
And S.H.I.E.L.D. always liked to keep the dangerous stuff in the basement.
Burası eski bir S.H.I.E.L.D. üssü mü?
This is an old S.H.I.E.L.D. base?
Bu bir S.H.I.E.L.D. Helicarrieri!
It's a S.H.I.E.L.D. Helicarrier!
Bir kasaba, eyalet, gizli bir S.H.I.E.L.D. üssü ve bir Helicarrier kurtardık ve sen kayıp bilgiler için mi sinirleniyorsun?
We saved a town, a state, a secret S.H.I.E.L.D. base, and a Helicarrier, and you're angry about missing data?
Bu seyyar bir üs, hemen toplanıp hızlıca hareket edilen cinsten.
It's a mobile base, meant to be packed up and moved real fast.
Hawkeye, ona hızlısından bir dikkat dağıtıcı ayarla.
Hawkeye, set up a distraction for him, fast.
Tahıl hırsızlığı olmuş.
There's been some pilfering of the grain.
Hırsın hiçbir sınırı yoktur.
Ambition knows no limits.
Commodus arenaya çıkmaya hazır olmadığını anlamıştı. Ve müsabaka günü hızla yaklaşırken zafer kazanmasını sağlayacak bir yöntem planlamaya koyuldu.
Commodus begins to realize he's not ready for the arena, and with the games quickly approaching, he starts devising a way to secure his victory.
Şanslısınız, son zamanlarda bu civarda pek çok hırsız yakaladık.
You're lucky, we got a lot ofthefts in the area recently.
Kendisi azılı bir hırsızdır, hem de çok fena.
She's a prime suspect, very much so.
Azılı hırsızmış, hadi oradan!
Prime suspect my ass.
Hadi hızlanalım!
Let's pick it up!
Yemek için hızlı ısırık ve sonra gitmiştim.
Quick bite to eat, and then I'm gone.
- İşin sırrıi hızlı olmak!
And speed would be of the essence.
Bütün hırsızlar bilir. Eğer bir şey değerliyse ya yakınında tutarsın ya da kasanda.
Every thief knows, if it's something valuable, it's either kept close or kept safe.
O adam goblin!
H-h-he's a goblin!
Kalp hızı 180 ve düzensiz.
His heart rate's 180 and irregular.
Hızlandırılmış kalp atış hızı, Baş dönmesi, nefes darlığı.
Accelerated heart rate, dizziness, shortness of breath.
Ricky hızlı ve ağrısız öldü.
Ricky died quick and painless.
Kardeşin Andre, O eski bir hırsız, değil mi?
Your brother, Andre, he's an ex-con, right?
Elbette, iletişim bilgileriniz değiştirildi Hırsızın posta kutusu bilgisi ile Ve brülör telefonu.
Sure enough, your contact information had been replaced with the thief's mailbox information and burner phone.
Anlayın, ben Shinwell'in hırsına hayranım.
What? Understand, I admire Shinwell's ambition.
O kimlik hırsızıdır.
That's her. She's the identity thief.
hiss 18
hisset 66
hissettim 36
hissediyorum 210
hissetmek 17
hissettin mi 35
hişt 22
hissetmiyor musun 24
hissetmiyorum 35
hissediyor musun 79
hisset 66
hissettim 36
hissediyorum 210
hissetmek 17
hissettin mi 35
hişt 22
hissetmiyor musun 24
hissetmiyorum 35
hissediyor musun 79