Iki tane traducir inglés
11,619 traducción paralela
Şurada bir ya da iki tane olacak.
There are one or two up there.
Buradan dışarı uyuşturucu da taşıyor. 12. Cadde'deki bir başka klinikten de ama iki tane deniz donanma polisinin dikkatini çekmese gerek.
Move drugs, too, out of this place and another clinic on 12th Street, but nothing a couple Navy cops should care about.
Eski eşimle arkadaşım, iki tane flörtüm var, ve bunlardan biri direkt sevişme randevusu.
I-I'm friends with my ex, and I have two dates lined up, one of which is a straight-up sex date.
Hemen altında iki tane sarımtırak var.
Two little yellowish ones just below.
Yolda uykun gelirse bir iki tane atarsın ağzına.
You get sleepy on the road, you pop a couple of those.
- Elbette, o da olacak. Ama bence iki tane olsunlar. Sen başka işlerle ilgilenirken birbirlerine arkadaşlık ederler.
Yeah, of course, eventually, but we should, um, probably have two, you know, so they can keep each other company when we're, you know, distracted by other things.
Tamam. Elimizde iki tane açığa alınmış memur bir ceset bir de kargo gemisi var.
Okay, so we have two suspended LAPD officers, we have one dead body, and one cargo ship.
Senin, canım benim, iki tane var.
You, my dear, have two.
Kafana iki tane sıkarım, anladın mı?
I'll put two in your head, you understand me?
Kafana iki tane sıkarım şimdi, tamam mı?
I'll put two in your head, you understand me?
Sana iki tane lazım.
You need two.
Şu beyler için iki tane daha shot istiyorum, lütfen.
I need two more shots for these guys over here, please.
Hemen iki tane içmesi lazım şimdi.
Now, she has to take two right away.
Hemen iki tane içmesi lazım şimdi.
_
Freddie, iki tane kızarmış cesedin var ve sen hala bir mesaj mı arıyorsun?
Freddie, you've got two dead felons looking like a couple of chicharrónes, and you're looking for a message?
Aslında iki tane almıştım.
Actually, two of them.
Sadece, ıı, iki tane kargo pantolunun birbirine vurma sesi.
That was just, uh, the sound of two track pants hitting together.
Deponun iki tane girişi var.
Okay, well, there's only two ways into this warehouse.
Wendy, bir-iki tane daha karides kokteyli alabilir miyim?
Wendy, can I get a couple more shrimp cocktails?
Bayan Patmore iki tane limon vermişti. Ama onları mutfak masasında unuttum.
Mrs Patmore gave me two lemons and I left them on the kitchen table.
En az iki tane lazım bize.
We're gonna need at least two.
Kore'de iki tane kardeşim var.
I have two brothers in Korea.
- Evet, iki tane var.
Oh, yeah, you got a couple.
Aynı monologda iki tane taşımakla ilgili espri.
Two chair jokes in the same monologue. Sloppy.
- Şunlardan iki tane alabilir miyim?
- Can I take two? - Yes.
Tahtın gerçek sahibi sizsiniz ve Tanrılar bir yönetim içinde iki tane kraliçenin olduğu sürece gerçek varisin tanınmayacağı konusunda sizi uyarmak için konuştular.
The throne is rightfully yours and the gods in their wisdom have spoken to warn you that you will not be truly recognised as long as there remains one land and two queens.
Paris'e iki tane birinci sınıf bilet almıştım üç kredi kartıyla 6 yıl taksitle % 20 faizle, her neyse.
I bought two first class tickets to Paris... on three credit cards that will escalate 20 % over six years... anyway...
Sanki iki tane yumurtayı yere düşürüyorsun biri kırılıyor, biri kırılmıyor.
It's like... like you drop a couple of eggs, one cracks, the other one doesn't.
Eğer istiyorsanız iki tane kalmıştı sanırım.
I believe we have two left if you're interested.
İki tane ısmarladığım için iki tane kitabım oldu.
I ordered a copy of this book, but I must've ordered it twice cos I got two copies through.
Biraz başı ağrısı olduğunu söyledi, ben de iki tane aspirin verdim.
She said she had a headache so i gave her a couple aspirin.
Anlaşılan her Hydra üssünü yok edişimde yerine iki tane bitiveriyor.
Seems like every time I take out a hydra base, Two more spring up in its place.
Sence bir tane mi, iki tane mi katil var?
Are you thinking one or two killers?
İki tane çakacaksın...
- Why I ought to... - Goodness!
İki tane bar vardı.
There were two bars.
İki tane matkap ucu kırdıktan sonra yenilerini almak için hırdavatçıya gitti.
Well, after breaking off two drill bits, looks like a trip to the hardware store would be in order.
İki tane bile yok.
- I... I don't even have two.
- İki tane.
Two.
İki tane daha alabilir miyiz?
Can we get two more?
İki tane aşağıda ve 2 tane de jipinde
Two more downstairs and two in his SUV.
İki tane daha istiyorum.
I need a couple more.
- İki tane Zippo çakmak.
Two Zippo lighters.
Sonra iki tane daha bulundu.
Then, they found two more.
İki tane "daha Sıçrayan Betty" kullanıldı.
Two more Bouncing Bettys.
İki tane polis öldü.
Two cops are dead.
İki tane polis memuru dahil.
Including two police officers.
İki tane var ve birinin eve dönüp onun için çok önemli bir şey yapmana ihtiyacı var.
You got two kids now, and one of them needs you to go home and do something really important for him, all right?
Böylece verecek iki yatağım kalıyor, bir tane de işletmesi için yeğenime.
Leaves me two bedrooms and one for my niece to run it.
- Bir tane daha! - Bir, iki, üç.
One, two, three... two, three.
İki tane de Meksika'da.
Two in New Mexico.
İki tane olsun.
Two of those.