Ilaç traducir inglés
22,247 traducción paralela
Claire'a ilaç lazım. Hayvanlar için ilaçların olabileceğini düşündü.
Claire needs some medical things - - she thought you might have some for the animals.
20 ilaç.
- 20 pills. - Mm-hmm.
- Bu olana kadar ve sorun çözülene kadar başka ilaç yazmayacağım, Spencer.
- Until that happens and we fix the problem, no more medication from me, Spencer.
Başka ilaç yazmayacaksın 10 gün sorunu çözeceğiz.
Yeah, no, I got it. No more from you, 10 days, we're gonna fix the problem.
Bana canlandırıcı bir ilaç yazar mısın?
Can you prescribe me a pick-me-up?
Ayrıca ilaç, yemek ve temiz çarşaf hazırlayabiliyor.
He can also dispense drugs, meals, clean linens.
Yine de herkesin kan tahlili yaptırmasını ve ilaç almasını istiyoruz.
We're still checking everyone's blood and swabbing them.
Ona biraz ilaç verdim.
I gave her some pills.
Bunlar ilaç bağımlılarının işi.
That's the thing about drug addicts...
Görünüşe göre ilaç dolabınızın tamamen yenilenmesi gerek.
Looks like you guys are gonna need an entire restock of the med cabinet.
Aynı ilaç karışımıyla aşırı doz. O sayede bu genç kızdaki uyuşturucuları bu kadar çabuk tespit edebildim. Gerçi madde istismarının çok da nadir görülen bir şekli değil.
Overdose on the same drug combo, which is how I was able to identify the intoxicants in this young girl so quickly, not that it's a particularly rare form of substance abuse.
Gezgin bir ilaç mümessili olduğunu iddia ettiği işi aslında gerçek değil.
Yes, his so-called job as a traveling pharmaceutical rep doesn't exist.
Fakat Breen 2008'de bir ilaç şirketi tarafından satın alındı.
But Breen got bought out by a pharmaceutical company in'08.
Kalp hızını kontrol altına almak için ilaç verebiliriz. Serumla tansiyonunu dengeleriz.
We could give him medication to control his heart and fluid to boost his pressure.
Doğumu durdurmak için ilaç verip rahim boynunu geçici olarak dikebilirim. - Belki biraz zaman kazanabiliriz.
I can start her on medication to stop the labor and I can temporarily sew her cervix closed, and that might give us enough time.
Kanındaki ilaç miktarı ölümcül toksisite seviyesinin altındaydı.
The drug levels in her blood were well below fatal toxicity levels.
Yerel hastaneler bu yeni ilaç kokteylini onaylamazdı.
[Sighs] Local hospitals wouldn't approve the use of a new drug cocktail.
Ayrıca hastaneyi arayıp Margery Cannon'nın Dr. Morgan'nın ilaç denemelerine alınıp alınmadığını öğrenir misin?
Also, uh, could you call the hospital, please, and see if Margery Cannon was in Dr. Morgan's drug trials?
Düşündüğün gibi değil, o sadece bir ilaç.
It's not what you think. It's just medicine.
Ve aynı zamanda Altoidmişsin gibi ilaç alıyorsun ve tahlilden kaçıyorsun ki tam olarak bu yüzden bu durumdasın.
And you've also been popping pills like Altoids and avoiding physical exams, which is exactly why you're in this position.
Yeterince ilaç verildi.
Well, she's maxed out on meds.
Alan'ı öldürmesi gereken zehirli madde görünüşe göre, Kontrola ve izne tabiymiş, Sadece belli başlı bazı ilaç tedarik eden şirketlerden edinilebiliyormuş.
So, the toxin that should have killed Alan, TTX, is a controlled substance, available through only a few pharma supply companies.
Horatio'nun ilaç kutusu üzerinde bir ejderha logosu vardı.
Horatio had a pillbox with a dragon logo on it.
Sentetik eroin olduğu için, Yüksek dozlu eroini taklit eden afyonlu bir ilaç.
Since it's synthetic heroin, an opioid manufactured to replicate a heroin high.
Ben de bitkisel ilaç maharetimi sunmaya gidiyorum.
So I go to offer my few herbal skills.
Hastanede olduğumuzu biliyor olmalı. Alison'a ilaç verdi bu yüzden konuşamadı.
He must've known we were at the hospital and sedated Alison so she couldn't talk.
Dr. Freedman tek bir ilaç aldığını söyledi.
Dr. Freedman said that she's only taking one drug.
Bu Elliott'ın ona başka bir ilaç vermediği anlamına gelmez.
That doesn't mean that Elliott's not giving her another.
Otlarda ilaç veya öyle bir şey vardı.
The weed was laced with PCP or something.
İyicek, ilaç.
Food, medicine.
Her yıl barlarda kaç içkiye ilaç atılıyor fikriniz var mı?
Any ideas how many drinks get spiked in pubs every year?
Bu ilaç merkezi sinir sistemini yavaşlatarak, yalan söylemeyi zorlaştırıyor.
This drug drug weakens the central nervous system, making it harder to lie.
O kadar ilaç muhtemelen bir zehirlenmeye sebep olmadı.
That many pills... Probably wasn't an accident.
İlaç almak ister misin?
Do you want to take anything?
İlaç almak için Campbell'ın adını mı kullandın?
You used Campbell's name to get narcotics?
İlaç bulup geleceğim.
I will go and find medicine. Thanks.
- İlaç kaplı stent hazırlayın.
Prep a drug-eluting stent.
Kanadalı İlaç yetkililerinden bilgi aldık mı? Evet.
Did we get the info to the Canadian drug authorities?
Çok fazla burun tıkanıklığı ilacı aldığında bile halüsinasyon görür.
She hallucinates when she takes too many decongestants.
Jennie Tate, Mallon Hastanesinin son zamanlarda geliştirdiği kanser ilacı programının bir parçası oldu.
Jennie Tate was part of a cancer drug program that Mallon Hospital recently agreed to underwrite.
Boynunun arkasında bir iğne izi vardı, ki bu da hastalara verdiği kanser ilacıyla aynı.
Well, there was a needle mark on the back of his neck, which was the injection site for the same cancer drugs that he was using on his patients.
- Ta ki Mallon Hastanesi bu ilacı hastalarına vermeyi kabul edene kadar.
- Until Mallon Hospital agreed to let him give the drugs to his patients.
Ama bu ilacı hiç duymadım.
Now see, that one I have heard before.
İlacın dozu biraz fazla gelmiş. Ama şu an oldukça iyiyim.
I was overprescribed a medication, but, um, I'm all squared away now.
Pekala. Ne ilacı bu?
Well, what... what kind of medication?
Mide ilacı?
Tums?
Eminim ki hiçbir ilacım Siz batılıların kanunlarını ihlal etmiyor.
I'm sure you'll find my medicines violate none of your Western laws.
Yani bu şekilde ilacı daha da bağımlı yaptıracak hale getiriyor Ağrılı yan etkilerini azaltarak.
So it makes the drug more addictive by reducing the painful side effects.
- İlaç kullanıyor muydu?
- Was she on any medication?
Okulda yaptığımız, resmin tersine gözüktüğü şey mi bunlar? Ve haşere ilacı kalıntısı halojenür buharından oluşmuştur bu da basitçe bu teneke parçasını devasa bir fotoğraf kağıdına dönüştürmüş. Evet.
Those things we made in school where the pictures come in upside down?
Kendisi Wilcox İlaç Grubun CEO'su içinde Nibori virüsü aşısının da olduğu tıbbi ürünler geliştiriyor.
He's CEO of Wilcox Pharma Group, developer of medical products including a vaccine for the Nibori virus!