Ilân traducir inglés
318 traducción paralela
O ilân panosunu oraya koymaları benim suçum değil!
Oh dear... It's not my fault they put the billboard there!
Bir konservatuvarda olmalıydık senin üzerinde beyaz bir cüppe, elinde de kırmızı bir gül olmalıydı ve uzakta keman sesi duyulurken ben sana bir palmiyenin arkasında aşkımı ilân etmeliydim.
It should be in a conservatory, you in a white frock with a red rose in your hand... and a violin playing in the distance, and I should be making violent love to you behind a palm tree.
Ateş kes ilân edilmiş!
There's an armistice!
Bir şahsın hayatta olduğuna dair, normal olarak bunu bilmesi gereken kişilerce... yedi yıldan az olmamak kaydıyla... hiçbir haber alınmamış olduğu... isbat edildiği takdirde, o kişinin yasal olarak öldüğü ilân edilebilir.
If it is proved that for a period of not less than seven years... no news of a person has been received... by those who would naturally hear of him if he were alive... then he may be legally presumed dead.
Bu sizi niye ilgilendiriyor Bilmiyorum, ama madem sordunuz Liste öğleden sonra ilân edilecek.
I don't know why you should be interested, but if it does you any good to know, the list will be posted this afternoon.
Steve, sabah gazetelerinde bunun ilânı çıksın.
Steve, advertise this in the morning papers.
İkindi gazetelerine ilân ver. Büyük boy basımını verin.
Ads in the afternoon papers, big-scale reproductions of the picture.
Acil durum ilân edilsin, bütün çıkışlar bloke edilsin, bina da kapatılsın.
I want an emergency order issued, all exits blocked, the building closed.
Ben de sizleri karılar ve kocalar ilân ettim.
I now pronounce you men and wives.
Savunma Bakanıyla birlikte tüm diğer Bakanlar böyle bir af ilânının Avusturya için yeni bir tehlike yaratacağı düşüncesindeler.
We all have the same opinion that the amnesty represents... a new and great danger to the Austrian nation.
Derhal ilân edilmesini istiyorum!
The amnesty will be given immediately.
Macaristan'da sıkıyönetimi kaldırıp Af mı ilân ettiniz?
Did you really take the state of siege off and gave amnesty to the Hungarians?
Af ilânını önemsiz bir formalite olarak görüyor bizleri düşman görüyor. Bu hakaret hepimize yapılmıştır.
She doesn't recognize our amnesty and she considers us her enemies!
Savunma Bakanıyla birlikte tüm diğer Bakanlar böyle bir af ilânının Avusturya için yeni bir tehlike yaratacağı düşüncesindeler.
The Secretary of State as well as all other Ministers opine that this amnesty would pose new and incalculable danger for Austria.
Derhal ilân edilmesini istiyorum!
And I want it to be announced at once!
Macaristan'da sıkıyönetimi kaldırıp Af mı ilân ettiniz?
You lifted the state of siege in Hungary and passed amnesty?
Beyler, Ana Kraliçe alenen bana hakaret etti. Af ilânını önemsiz bir formalite olarak görüyor bizleri düşman görüyor. Bu hakaret hepimize yapılmıştır.
Gentlemen, the Empress Mother publicly affronted me, and with it all of us, by regarding the amnesty a trivial formality and continuously perceiving us as enemies.
Ziyaret ilân edildi ;
The visit is announced ;
- Doğal olarak aşkınızı ilân edeceksiniz.
Naturally, you'll declare your love.
Geçen ay beni görmeye geldiğinde söylediklerini düşününce, dünya aleme ilân etmenin yanlış olduğunu düşünüyorum.
Well, after what he said when he came to see me last month it can't do any good making it public.
Kutsal evlilik bağına rıza gösterip bağlılık nişanı olarak yüzük verdiğinize göre sizi karı koca ilân ediyorum.
For as much as you have consented in holy wedlock, and have given and received a ring in token of your troth, I now declare you husband and wife.
Gazeteye ilân verebilirsin.
Well, you could run an ad in the Times.
Amerika'da otoyol kenarlarında büyük ilân tahtalarında... şöyle yazıyor : "Sen de Pepsi nesline katıl."
I noticed huge billboards along American highways saying, "Join the Pepsi Generation."
İşimize dönmemiz gerektiğini söyleyen bir el ilânı gördüm.
Well, I saw a circular saying that we should go back to work.
Arabanızda adamlarım Paris'te isyan başlatılmasına yol açan bir ilân buldu.
In your car, my guards discovered a proclamation that was designed to provoke the city of Paris to revolt.
Arabadaki el ilânı eski bir ilândı.
The circular in the car was a proclamation that had been revoked.
Ve Sayın Başkan köle, efendisine karşı elini kaldırıp öldürdüğünde ve efendisinin ailesini öldürdüğünde efendisinin köpeğini ve domuzunu öldürdüğünde ancak o zaman köle ayağa kalkıp özgürlüğünü ilân edecektir.
And, Mr. Chairman... when the slave has raised his arm against his master and killed... and when he has killed his master's family... and his master's dog and his master's pig... then and only then the slave can stand up and declare himself a free man.
- Ne yapmamızı istiyorsun, savaş ilânı mı?
- What do you want us to do, declare war?
- Affedersiniz. Uçma kursu ilânınızı gördüm, başvuruda bulunacaktım.
excuse me, i saw your advertisement for flying lessons and i'd like to make an application.
Uçma kursu ilânınızı gördüm, randevu alacaktım.
hello, i saw your advertisement for flying lessons and i'd like to make an appointment.
Aleme ilân ederdi, varlıklı bir adam yaşar burada.
As if to say, here lives a wealthy man
Evet. Bugünü genel bayram ilân ettim.
I declare today a public holiday.
Ceset bulunmaksızın yasal olarak ölüm ilân edilebilir. - Ama birine karşı dava açılacaksa, cesedin bulunması iyi olur.
A man can be declared legally dead without a corpus delicti but if you wanna make a case against someone,
Kanıt o kadar güçlüydü ki, aksini iddia etmek hemen hemen olanaksızdı. Yapmamız gereken ilk şeyin aynı anda tüm başkentlerde ortak bir bildiri yayınlanması elimizdeki bilginin ilân edilmesi işlenen suçun korkunçluğunun ifade edilmesi ve olanca nefretle kınanması olduğuna karar verdik.
The evidence was so extensive, one could hardly fail to give it credit, and we decided that one of the things we must do was to make a joint statement in each of our capitals at the same time,
Gazetenin ekini gördüğümde neredeyse yuvarlanıp düşecektim. İmparatorun ABD ve İngiltere'ye savaş ilân ettiğini yazıyordu.
I almost fell for side when vi in manchetes that the Emperor had declared war to America and Great-Britain.
Ardından politik şahitliğinin ikinci bölümünde yeni hükûmeti ilân etti.
e announced, in the second part of history. of the will politician, he announced a new government.
10 Mayıs 1940'ta Almanlar, savaş ilân etmeksizin tarafsız Hollanda'ya saldırdı.
In 10 of May of 1940, without declaration of war, Germany attacked neutral Holland.
6 Ağustos'ta yani Ruslar Japonya'ya saldıracağını ilân etmeden iki gün önce Enola Gay, 2.400 kilometrelik yolculuğu için havalandı.
In 6 of August, two days before the Russians to say that they went to attack Japan, the Enola Gay took off for its trip of 2400 km.
Önceki gece Moskova'da Molotov sonunda Japon elçisini kabûl etmiş ve ona açık açık, Rusya'nın Japonya'ya harp ilân etmek üzere olduğunu söylemişti.
In the previous night, in Moscow, Molotov receives finally the Japanese ambassador e said that Russia to it it went to declare war to Japan.
Mahkemenin ikinci amacı yani bizim beklentimiz uluslararası hukukun gelecekteki kurallarını koyarak sadece savaşa sebep olmayı hukuksuz ilân etmek değil ancak ilk defa olarak, devlet adamlarını yani ülkelerini savaşa sokan kişileri bireysel olarak bu durumdan sorumlu tutmaktı.
The second purpose of the trial was, as we hoped, to lay down the rules of international law for the future - not only making the waging of aggressive war unlawful, but, for the first time, making the statesmen who led their countries into an aggressive war personally responsible for what they'd done.
Buradaki ilân dünya çapında duyulacaktır!
An ad inserted here will have world wide coverage!
Ben de sizi karı koca ilân ediyorum.
I know pronounce you man and wife.
Majesteleri, Prens Iemitsu'yu ne zaman yeni Shogun ilân edecek?
When will His Majesty appoint Prince lemitsu the new Shogun?
Öyleyse neden onu Shogun ilân etmiyor?
Then why not appoint him as Shogun?
Sen döner dönmez, savaş ilân edeceğim.
As soon as you return, I'll declare war.
Prens Iemitsu, Majestelerinden özür dileyecek ve Majesteleri de onu yeni Shogun ilân edecek.
Prince lemitsu will apologize to His Majesty, and His Majesty will appoint him as the new Shogun.
Majeste, dünkü Bakanlar Kurulunda görüşülen ilk konu, Majestelerinin ön görmüş olduğu... Macaristan için Genel Af İlânı idi.
The fact that created some problems in the Congress... was the amnesty that Your Majesty gave to the Hungarians.
Majeste, dünkü Bakanlar Kurulunda görüşülen ilk konu, Majestelerinin ön görmüş olduğu... Macaristan için Genel Af İlânı idi.
Your Majesty, the first issue up for debate at yesterday's Ministerial Meeting was the amnesty in Hungary that Your Majesty had envisioned.
İlân asılır asılmaz, çakallar damlıyor.
As soon as a bounty raises, the jackals arrive.
Uçma kursu ilânınızı gördüm.
excuse me, excuse me.
İlân etmem mi?
A declaration?