Ima traducir inglés
4,478 traducción paralela
Onun yapılmayan versiyonu kaldığını mı ima ediyorsun?
Are you implying that there was any version of her that wasn't?
- Efendim, Clemence'a çoktan ima ettim.
Sir, I have already indicated to Clemence...
Eğer zannettiğim şeyi ima ediyorsan...
If you're implying what I think you're implying- - Why?
Sürekli gözümü ima ettiniz.
You were hinting about eyes.
- Neyi ima ediyorsunuz?
Meaning what?
- Biri ima karşılığı onları almış olmalı.
How? Somebody must have signed them out.
Bu son dediğinize göre beni sevgiyle büyüttüğünüzü ima etmiş oluyorsunuz.
What you just said... it seems as if you're implying that you raised me out of love.
Ama, tüm bu ima ettiklerin!
But... the things you're saying!
Eğer ima ettiğin buysa, onunla yatağa girmedim.
Well, I didn't sleep with her, if that's what you're insinuating.
Benim suçum olduğunu ima ediyorsun ama anlayamıyorum.
I feel like you're implying mine, but I really don't see it.
Evlat, sen benim okuyamadığımı yada göremediğimi mi ima ediyorsun?
Son, are you implying I can't see or read?
Pardon... Kutusunu yağlayacağım dediğinde tam olarak neyi ima ediyordun?
I'm sorry... when you say "oil up her chest,"
Neyi ima ediyorsun?
What are you insinuating?
Dördüncü sınıf temsilcisi- - soyismi Winer, ismi Ima- -
Congratulations, Isabel. Fourth grade rep- - last name Weiner, first name Ima...
Haydi, hâlâ yapılacak iki büyük kurulumum var üstüne yapacak tek bir işim daha var tabi ne ima ettiğimi anlamışsan.
Come on, I've still got two big installs tonight, but only one more job to do, if you get my drift.
Affedersin, kötü bir şey ima etmek...
I'm sorry, I didn't mean to imply that...
Benim olmadığımı mı ima ediyorsun?
Are you implying that I'm not?
Son bölümde bunu ima etti.
He implied the last part.
- Neyi ima ediyorsun?
- What are you insinuating?
Pierre, neyi ima ediyorsun?
Pierre, what are you suggesting?
O kadınların bana bakışları, bana ne yaptığımı bilmediğimi ima ediyordu.
Like I had no idea what I was doing, the way those women looked at me.
Bazı eski metin bir veli ima eden piramit gizli edildi Ratakipçileri tarafından.
Some of the ancient text allude to a guardian who was hidden in the pyramid by the followers of Ra.
Onu öldürmeye çalışacağını ima etmedi ki.
She meant that he won't let her go, unless she is dead.
Asmazsak, bir şey ima ettiğimizi düşünecekler.
If we don't find it, it's going to look like we're saying something.
- Ciddi şekilde ima etmiştin.
- Well, you very heavily implied it.
- Üzgünüm, ima ettiğiniz nedir?
Sorry, what are you implying?
- Bir şey ima etmiyorum.
I'm implying nothing.
Sadece işte onun merhaba diyişi, sanki bir şeyler ima ediyor gibi geldi.
It's just that... the way that he said hi, you know, it sounded like it meant something.
Uyanin seni, onu ima etmedin.
You smart ass, you don't mean that.
Onu ima etmek istemedin biliyorum.
I know you don't mean that.
Şehrin bu tehlikenin farkında olduğunu ve bildiğini ima ediyorsun.
Well, you're implying that the city has recognized and acknowledged this emergency, Malcolm.
Bununla hiçbir şey ima ettiğim yoktu Felix.
I didn't mean anything by that, Felix.
- Ne cüretle böyle bir şeyi ima edersin.
How dare you insinuate such a thing.
Ne ima ediyorsun?
- What are you implying?
- Ne ima ediyorsun?
- What are you implying?
- Hepimiz neyi ima ettiğini biliyoruz.
- We all know what he's implying.
Bak... ben neyi ima ediyorum, şunu, belki...
I'm... look, I'm implying... I'm implying that maybe.
Öyle ima ediyorsun ama.
Well, it kind of sounds like that's what you're saying.
Bu küçük gösteri beni çatıdan atabileceğini ima etmek için miydi?
Is this little display meant to insinuate that you're gonna throw me off the roof?
Onu kıskandığınızı ima etmemiştim Bay Seacord.
Oh, no. I didn't mean jealous of him, Mr. Seacord.
Hayali tanik yarattigimi ima etmek için?
Imply that I invented a phantom witness?
Silahın hala orada olduğunu mu ima ediyorsunuz?
Are you implying that it could still be out there?
- Neyi ima ediyorsun, Dani?
Well, what do you mean by that, Dani?
Gülümsediğine dair bir ima falan görürsem sana bir çakarım, bir daha kalkamazsın.
- Now if I see so much as a hint of a smile, I'll smack you so hard you'll never get up again.
Ya tuhaf benzerligi göremiyorsunuz, ya da annemin baski altinda oldugunu ima ediyorsunuz.
Either you can't see the uncanny resemblance, or you're implying she's under duress or something.
Üzgünüm, ne ima ediyorsunuz?
I'm sorry, what are you implying?
Sen de benim bir kaşar olduğumu ima ettin.
You've implied I'm a slut.
Marketteki küçük kız sizde olabileceğini ima etti.
The little girl from the market implied that you would.
- İma etmek istediğim tek şey aileni veya onların kaderini sen seçmiyorsun ve damarlarında kimin kanının olduğunun hiçbir önemi yok.
- All I meant was... You don't pick your family or their faith. And it doesn't matter whose blood flows through your veins.
Bunu yapamadığımı mı ima ediyorsun?
And are you implying that I don't?
Yarım saat önce bilmiyordum. İma ettiğin şey buysa!
I didn't know anything until half an hour ago, if that's what you're implying.