English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ I ] / Inanamazsın

Inanamazsın traducir inglés

1,314 traducción paralela
Bazı kızların ne kadar iş yaptıklarına inanamazsın.
You would not believe how much business some of these girls do.
Richard! Buna inanamazsın!
You're not gonna believe this.
- Söylediği her şeye inanamazsın.
Don't believe everything she says
Bugün gördüklerime inanamazsın.
You won't believe what I saw today.
Onunla ilgisi olduğuna inanamazsın.
You can't believe he had anything to do with that.
Bağlantımın ne kadar hızlı olduğuna inanamazsın.
- Yeah. You won't believe how fast my connection is.
Bu gün okulda ne olduğuna inanamazsınız.
You will never believe what happened at school today.
Siyasi gündemde olanlara inanamazsın.
You would not believe what a political agenda AAA has.
Hükümetin söylediği her şeye inanamazsın, değil mi?
You can't believe anything on the government news anyway, right?
Evet, hırsızları basınca nelere el koyuyoruz inanamazsın.
You wouldn't believe what we confiscate from these crooks.
Daha dolabımı görmedin, Bir insanın bu kadar eşyayı biriktirebileceğine asla inanamazsın.
You haven't seen my closet yet, but you would not believe... the amount of stuff one person can accumulate.
Hırsızlıkla ilgili neler söyleniyor bir bilseniz kulaklarınıza inanamazsınız.
You don't want to believe all the rumours you hear.
Bugünlerde şehirde ödedikleri maaşlara inanamazsın.
WOULDN'T BELIEVE THE SALARIES THEY'RE PAYING IN THE CITY THESE DAYS.
Bugün süpermarkette ne duyduğuma inanamazsın.
You'll never guess what I heard in the supermarket today.
Ne kadar şanslı olduğuna inanamazsın.
You can't believe how lucky you are.
Eski evi görsen inanamazsın.
You wouldn't believe what our old house looks like.
Dünyadaki basit maddelerden neler yapabileceğine inanamazsın.
You wouldn't believe what you can make from the simple items lying around Earth.
Bunu alabilmek için ne kadar çok sapık cinsel deneyim yaşamış olduğuma inanamazsın.
You wouldn't believe the disgusting sexual perversions... I had to perform to get that.
Nereden geldiğine inanamazsınız.
If you guys knew where that jewelry came from...
Oh, daha sonra neler olduğuna inanamazsın.
Oh, you won't even believe what happened next.
Onlara inanamazsın.
You can't believe them.
Stuart ve Margalo nun başından geçenlere inanamazsın.
You wouldn't believe what Stuart and Margalo have been through.
Tatlım ne olduğuna inanamazsın.
Honey, you'll never believe what just happened.
Bunu benim yaptığıma inanamazsın.
You can't believe that I did this.
Joe'nun ne yaptığına inanamazsın.
YOU ARE NOT GONNA BELIEVE WHAT JOE'S GONE AND DONE.
Buradaki sistemlere kaç kere girmeye çalıştıklarına inanamazsın.
You wouldn't believe the number of times they've tried to jack into the systems down here.
Yem olarak ne kullandıklarına inanamazsın, Ben.
You'll never believe what they used for bait, Ben.
Ne kadar etkileyici olduğuna inanamazsın!
You can't imagine how moving it was!
Bu televizyon programı için kaç saat harcadığımıza inanamazsınız.
This TV show, you wouldn't believe the hours.
Warren komisyon raporunun yalanlarına inanamazsınız, öyle değil mi?
You can't possibly believe the lies in the Warren Commission Report.
Bu işte gördüğümüz garip olaylara inanamazsınız.
You wouldn't believe the strange things we see in this job!
Bugün işteyken ne yaptığıma asla inanamazsın.
You'll never believe what I had to do at work today.
Bu çocuklara inanamazsın.
you just can't believe these guys that...
Hayatınızın bu insanla tanışabilecek kadar uzun olduğuna inanamazsınız.
And it's just - - You can't believe that life could be long enough that you could ever even know this person.
Teyzemin evinde ne gördüğüme inanamazsın.
You won't believe what I saw at my aunt's house.
Benim hakkımda dediklerine inanamazsınız.
You can't believe anything she says about me.
Bugün kaç defa "Anyanka eski haline döndü," lafı duyduğuma inanamazsın.
I can't tell you how many times today I've heard "Anyanka is back to her old self again!"
Bana neler olduğuna inanamazsın...
You would not believe what's happening with my...
Bu müzik çaları, bir çöplüğe atılmış halde bulduğuma inanamazsın.
Turn on some music. I got that tricked-out stereo out of a dumpster, if you can believe it.
Ne olduğuna inanamazsınız.
You won't believe what happened.
- İnanamazsın!
- You gotta believe!
İnanamazsın!
You gotta believe!
İnanamazsın Francis.
You do not know what is out there!
İnanamazsın, ofisleri şehir merkezi manzaralı ve
YOU WOULDN'T BELIEVE THEIR OFFICES,
Gerçekten buna inanamazsın.
But she's already the savior of an entire race.
Bizim bundan sorumlu olduğumuzu gerçekten inanamazsın.
You knew this would happen, didn't you?
İnanamazsın Karen...
You would not believe what Karen...
- Ne? İnanamazsın. Paula'yı takip etmesi için dedektif tutmuş.
He hired a detective to follow Paula around.
İnanamazsınız, birkaç saat içinde küçük bir servet yapıyor.
You wouldn't believe. In a few hours he rounds up a small fortune.
- İnanamazsın.
- You wouldn't believe me.
- Sürekli bahsedip durur. - Köpeğe inanamazsın.
- He keeps talking about him.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]