English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ J ] / Jackets

Jackets traducir inglés

733 traducción paralela
Başka ceket için benden hiç medet ummayın.
Don't count on me for any more jackets.
Ceketini çıkar!
Jackets off!
Kaptan Bligh'a sadık iki şebek ha?
Two little monkey jackets. Loyal to Captain Bligh, eh?
Bu adam deliyse, hepimiz deli gömleği giymeliyiz!
If that man's crazy, the rest of us belong in strait-jackets!
Uçuş tulumu kokar, kürkler de tüy içinde bırakır.
Flying suits smell, fur jackets shed.
Ceketinizi giyin.
Why don't you get your jackets on?
Başka ceket yok.
No can do. No more jackets.
O zaman ceketlerimizi üzerimize giyebiliriz.
Then perhaps we're not too tired to put on our jackets.
Paraşütlerinizi takın, can yelekleriniz üzerinizde olsun.
Take off chutes and be sure your life jackets are on.
Herhâlde temizlik görevlisi onlara banyo yaptırdı ve sonra da formalarını yanlışlıkla karıştırdı.
I suppose the janitor gave them a bath and switched jackets by mistake.
Mavi ceketli yakışıklılar ne?
What's the talent in the blue jackets?
Ceketlerinizi dirseklerinize kadar sıyırın.
Drop your jackets around your elbows.
Ceketlerinizi düzeltin.
Pull your jackets up.
Tüm yolcular kamaralarına gitsin ve can yeleklerini giysin.
All passengers go to their cabins and put on life jackets.
Dolaplarınızda can yeleklerini bulacaksınız.
You'll find life jackets in your wardrobe.
Can yeleklerinizi giyin ve merdivenden üst güverteye çıkın.
Put on your life jackets and proceed to the promenade deck via the after ladder.
Annette, oradan diğer can yeleklerini al.
Annette, get the other jackets from in there.
Şu can yelekleriyle şişman ve komik görünüyorsunuz. Tıpkı Tweedledum ve Tweedledee gibi.
You look fat and funny in those life jackets, like Tweedledum and Tweedledee.
- Herkes cankurtaran yeleği giysin.
- Everyone put on life jackets.
Gençler niye gece beyaz ceket giyiyor?
Why do young men wear white jackets in the evening?
Hem can yeleği olmadan.
Without life jackets.
Biri ayakkabılarımız, diğeri ceketlerimiz, bir diğeri halat ve kancaları, ve sonuncusu gardiyan yolunu geçeceğimiz halatlar için toplam dört çuval hazırladık.
We made four sacks : One with our shoes, another with our jackets, a third with the long rope and its hook. The last one with the rope for crossing the guard's path.
Ceket ve ayakkabılarımızı çatıda bırakmıştı, ama birşey demedim.
He left our jackets and shoes on the roof, but I didn't say anything.
- Bu can yeleklerini de mi, efendim?
- And these life jackets, sir?
Onu sıkıca bağlayın.
Tie him up for the boys in the white jackets.
Rosalì, giysileri dolaba koy, kışlık giyimleri torbaya, ayakkabıları da paravanın arkasındaki küçük dolaba koy.
Yes! Jackets in the wardrobe and winter clothes in the bag.
- "Can yeleği" oyunu diyelim.
- Let's call it life jackets.
Bize verdiğiniz ceketler pek üstümüze olmadι binbaşι.
Looks like the Union jackets you gave us didn't quite fit, Major.
Can yelekleri nerede?
Where are the life jackets?
Öncelikle ceketler önemli ölçüde kısaltılacak pantolonlar astarlanacak ve paçaları da kısaltılacak.
Firstly, jackets are to be significantly shortened, pant seats are to be lined, and pant legs taken up as well.
Ve onu içip dans etmeye başladığında, tüm mekan, kristal avizeleri ve kırmızı ceketli garsonları ve püsküllü mönüleriyle, insanın başını döndürür ve sarsar, her şey üzerine düşecekmiş gibi.
And when you drink it and start dancing, the whole place, with its diamond-crystal chandeliers and the waiters in the red jackets and the menus with tassels on them, all get dizzy and shaky, like it'll all come down on you.
Postal ve üniformalarınızı atın!
Throw down your boots and jackets
Ceketlerinizi çıkartmanız lazım.
You'll have to take off your jackets.
Nasıl oldu da buraya dört tane can yeleğiyle geldiniz?
How come you all ended up with four life jackets?
- Deli gömleklerini getir.
- Tell him to bring straight jackets.
Üç teyp, üç ithal kamera üç el yapımı sigara tablası, bir süet ceket... yani üç!
Three tape recorders, three imported movie cameras, three home-made cigarette cases, a suede jacket... Three jackets!
Ceket mi istiyorsunuz? Ceketlerimiz var.
You want jackets, we got jackets.
Ve size tavsiyem, patatesi kabuğuyla pişirmeniz ve kendi soğanlarınızı yetiştirmenizdir.
And my advice to you is cook potatoes in their jackets, and grow your own onions.
Üç parçalı bu ceketi, soğuktan korunmak ve insanların kem nefeslerinden sakınmak için giyiyor.
He wears three separate jackets to keep from catching cold and to protect himself from the evil breath of mankind.
Ceketi üstüne çok büyüktü.
All his jackets were too big for him.
Görüntülerin çoğunda Laureen Hobbs ve Sakat Marksizm görüşünü benimsemiş iki hastalıklı adam var.
Most is tedious stuff of Laureen Hobbs and two fatigue jackets muttering mutilated Marxism.
- Can yelekleri!
- The life jackets!
Can yeleklerini unutun.
Forget the life jackets.
Can yeleklerini niye koymuyoruz?
Why don't we put on the life jackets?
Bir çifte can yeleği al.
Get a couple of life jackets.
Çıkmadan önce can yeleklerinizi şişirin!
Inflate your life jackets before getting out!
Can yeleği verin onlara!
Get them in life jackets!
Ben içeride 2.Richard'ı oynarken gri ceketli iki alçak adam arabamı çaldılar.
I was playing Richard II. Two guys with leather jackets stole my leotard.
Lastik botlarla... ve mavi iş ceketleriyle.
In rubber boots... and blue work jackets.
Acaba Esther'in hangi ceketine en güzel uyar?
Which of Esther's jackets would this go best with?
Eh, evet, fakat, eh, burada hiç ceket görmüyorum.
Uh, yeah, but, uh, I don't see any jackets here.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]