Jaw traducir inglés
1,874 traducción paralela
Çenenizi doktora göstermeniz lazım.!
You shoudl see your jaw to a doctor!
Çeneniz kilitlenip gözleriniz yanmadan önce bile bir ton iş yapabilirsiniz.
Even before your jaw cramps up and your eyes sting, you get a lot done.
Bana paranın nerede olduğunu söyleyin ben de çenenize diş yaptırmanızı sağlayım.
Tell me where the money is, and I'll let you keep your jaw for dentures.
İç kanaması ve çenesinde çatlak var. Ağır bir sarsıntı geçirdi ve birkaç kaburgası kırık.
He has a deep internal cut, a fractured jaw, severe concussion and several broken ribs.
Ve son olarak, hepsinden daha çok sinir eden şey Samantha'nın yemek yerken çıkardığı çene sesi.
And the most irritating of all, Samantha jaw clicked, while she ate.
Acaba neden çenem ağrıyor.
Wonder why my jaw hurts.
Aynı zamanda çene çizgisi de sonradan işlem görmüş.
The jaw line has also been reset.
Köseli bir çene, yalanci bir tevazu.
Square jaw, false modesty.
Eugene Mulchandani'nin koyu aksanı ve aile yadigârı oransız çene yapısı onu, anlaşılması güç biri ve okulun kabadayıları için kolay bir hedef haline getirdi.
Eugene Mulchandani's thick accent and unfortunate family history of disproportionate jaw structure made him both extremely difficult to understand and an easy mark for bullies.
Onun düşük çenesini gördün mü?
Did you see the way his jaw dropped?
Ben "Andrew, içeçek bir şey ister misin?" diye sorduğumda Shirley "Al işte, sağdıca yavşıyorsun," dedi.
I said, "Andrew, hey, do you want something to drink?" and she said, "There you go, hitting on the best man." My jaw dropped.
Çene yapısındaki kusurlarla alakalıdır daha çok.
It has to do with flaws in the structure of the jaw.
Bu çene keskinliği.
It's the jaw line.
Herkes çeneme bi baksın.
Everybody look at my jaw.
Yılanın alt ve üst çenesini bağlayan liflerin esnek olması kendisininkinden çok daha büyük olmasına rağmen geyiğin kafasını yutabilmesini sağlar.
The ligaments connecting the snakes upper and lower jaw are elastic so that it can engulf the deers head even though it is much bigger than its own.
Bu, çok büyük ve ünlü bir dinozorun çene kemikleri.
This is the jaw bone of a very large and very famous dinosaur.
Bu çene kemiği Tyrannosaurus Rex'e ait.
This is the jaw of Tyrannosaurus rex.
Biliyor musun çenem hala çatırdıyor!
You know, I still have a click in my jaw.
Kırık çene.
Broken jaw.
Bilemiyorum, aynı şekilde birini bulmalısınız aynı diş, aynı çene yapısı.
I don't know, he'd have to find someone with the same build, similar teeth, similar jaw line...
Paul'un çenesini kırıp kafatasını çatlatmış.
He broke Paul Davies's jaw and fractured his skull.
Çene oynaklığı minimum.
Jaw flexibility is minimal.
Sağ çenesinde küçük bir yara izi var.
Small scar on the right jaw line.
- Sen, çenene biraz daha buz ister misin?
- You, uh, need some more ice for your jaw? - No.
Dişler çeneye değil etlerin ve kasların içine gömülüdür.
The teeth aren't attached to the jaw, but embedded in flesh and muscle.
- Çenesi kırılmış.
A fractured jaw.
Sadece çenesini kırdığım için şanslı.
He's lucky I didn't break more than just his jaw.
- Kesinlikle. Yahya Peygamberin üst çenesinden alınan bir azı dişi.
D'être precis, it is a molar taken from the upper jaw of St. John.
Traş yarası. Çenenin sağında mı demiştin?
Did you say it was the right or left side of the jaw?
- Çeneme bir şey çarptı.
- Something hit my jaw.
- Çenesi kırık. Açık fibula kırığı.
- Broken jaw, open fibula.
Ameliyatta çenesini düzeltmeleri gerekiyor sonra ciğerleri iyileşene kadar yoğun bakımda kalacak.
We're gonna have to wire his jaw in the O.R. and he'll go to the ICU until his lungs heal.
Stockwell'in çenesindeki derialtı yaralanmalarına uyuyor.
I was able to match his fist to the subdermal bruising on Stockwell's jaw.
- Doğru. Bu durumda silahı belirlememiz için tek yol, kurbanın çenesindeki bu izlere neyin yol açtığını bulmak.
So the only way for us to ID the weapon is to figure out what made these distinctive marks in the vic's jaw.
Brövenin sivri uçları, çene kemiğindeki yaralara uyuyor.
The points of the wing are a match to the marks in the vic's jaw.
Lanet çenemi kırdın, dostum.
I think he broke my goddamn jaw, man.
Çeneni kendin kırdın, hıyar.
You broke your own jaw, asshole.
Çeneni nasıl hissediyorsun?
How's your jaw feeling?
Dostum, bu adam çenesine vurdun diye seni neredeyse öldürüyordu.
This guy almost tried to kill you over a bloody jaw, man.
Çenem düzeliyor.
Jaw's feeling better.
Evet, çeneme yumruk attı.
Yeah, his fist ran into my jaw.
O şerefsizin çenesini kırmamak için kendimi zor tuttum.
It was all I could do to keep from breaking this prick's jaw.
Çeneğe atılan bir yumruğun nesi yanlış?
What's wrong with a good sock to the jaw?
Çenesini aç, böylece karnı havayla dolmaz.
All right, do a jaw thrust so you don't fill his stomach with air.
Moose Jaw'dan Fundy Koyuna kadar madenci kızlarını soyunurken izleyip biranızdan çekebilirsiniz.
From moosejaw to the bay of fundy, You can suck down a 20-ounce pilsner While watching some coal miner's daughter strip down to her pelt.
Alnında yumruk şeklinde bir morluk var, yanağında ve kırık çenesinin yanındaki çukurlar var.
This fist-shaped bruise on his forehead, the gouges on his cheek by the broken jaw.
Eller, ayaklar, çene.
Hands, feet, jaw.
Göt herif çenesine vurmuş ve çamura itmiş.
{ \ pos ( 192,230 ) } Asshole busted her in the jaw and threw her down in the dirt.
Çeneni sık yüzün asılana kadar
Just clench your jaw till you frown
Çenesini ve iki bacağını kırdılar.
They broke his jaw and both his legs. 14 bedrooms.
Büyük ağızlı, şapkasız olarak bile bir palavracıyı andırıyor.
Enormously developed jaw muscles, a clue to recognising a Gascon, even without his hat.