Jordans traducir inglés
63 traducción paralela
Önümüzdeki cuma akşamı... saat 8'de Oliver Jordan'larda yemek.
Next Friday evening... at the Oliver Jordans', dinner at 8 : 00.
Bu akşam Jordan'larda görüşürüz.
I'll see you tonight at the Jordans'.
Ancak daha da kötüleşecek, Ta ki bu ülkenin her bir vatandaşı ayağa kalkıp da doğrudan ve özgürlükten yana mı yoksa Tomas Jordan gibilerden yana mı olduğunu söylemek zorunda kalana kadar.
But it will get worse and worse, until every citizen in this country will have to stand up and be counted to say whether they are on the side of right and freedom or on the side of the Thomas Jordans of this country.
Çarpmakla kalmadın yepyeni beyaz ayakkabılarımın da üstünden geçtin.
Not only just knocked me down, you stepped on my brand new, white Air Jordans I just bought.
Ayakkabıların mahvolmuş oğlum.
Yo, man, your Jordans are fucked up!
Sana yenisini aldırmam gerekirdi.
My brand new Jordans! Take his bike! I should make him buy me another pair!
Ayakkabıların pislenmiş.
I can't believe this crap. Ah, your Jordans are dogged.
- Air Jordanlarım nerede?
WHERE ARE MY AIR JORDANS?
Evet. Bağcıksız Jordan giyiyormuş birde.
Hear she got a pair of unlaced Jordans, too.
- Air Jordans.
- Air Jordans.
Bunlar yeni Jordan'lar.
- Ahh! These are the new Jordans.
Jordan'ın yeni ayakkabılarından almışsın. Evet.
- So you got new Jordans, I see.
Olay yaratacak bir figür patlatacağım ve beraberimde tatlı bir şey getireceğim.
I'm-a bust a new move, break in the new Jordans and bring a little honey.
Air Jordanslar
The Air Jordans.
- Air Jordanlarımı giymediğim için şanslısın!
- Lucky I ain't got my Jordans on!
1989 model Air Jordan giyiyormuş.
He was wearing reissued 1989 Air Jordans.
Altına mavi Jordanları çeksem diyordum. ne dersin?
I think I'm gonna rock my baby-blue Jordans with it. What you think?
Smokin altına Jordan giyemezsin!
You are not wearing Jordans with a tux!
- Evet. On dakika sonra Air Jordan'larıma kustu.
About 10 minutes into the concert she blows chunks all over my Air Jordans.
- Jordan'larına mı?
Your Jordans?
Misafir evimizde tuttum onu ama kanepeyi, halıyı Air Jordanlarımı her şeyi yemiş.
I had it in the guest house and it ate everything, the rug, the sofa, my Air Jordans.
Yepyeni bir çift Jordan.
Brand new Jordans.
Anlaşılan Jordan'lar Barney, Tiffany, Crate ve Barrel'a kayıtlıymış.
Seems the jordans were registered at barney's, tiffany's and crate barrel.
Jordanlar ve Menendilerin arasındaki benzerlikler çok esrarengizler.
The parallels between the jordans and the menendi are uncanny.
Liz Lemon, Noel günü yalnız olduğunu biliyorum, bu yüzden istersen, Jordanlara gelebilirsin.
Liz Lemon, I know you're gonna be all alone on Christmas day. So if you like, you can spend it with the Jordans.
Yeni Nike Air Jordan ayakkabı giyiyor.
And brand-new Nike Air Jordans?
- Jordanlarım battı lan!
- My Jordans, nigga!
# Kısa model Air Jordan giymiş Siyah çoraplı ayaklar
Low-cut Air Jordans with the black socks
Slauson'da yaşıyorsan, Jordans giyersin...
You live on Slauson, you wear Jordans.
- Kış geliyor. - Jordans var.
I'm telling you get the cross trainers.
Altı siyahi çocuk kaç tane Havalı Jordan giyer, bilir misiniz?
You know how many Air Jordans six black kids wear?
Jordan ayakkabıma bastın.
You scuffed up my Jordans.
Air Jordon'larımı çalmışlardı.
They'd stolen my Air Jordans.
Sayın konsey Demrakks yetkilileri tarafından gerçekliği kanıtlanmış Jordans iddialarına dikkat etmelisiniz.
The council should note that Jordans claims have since been proven true by Demrakks authorities.
Sabah uyanırsın ve oturma odasına gidersin ve onu senin Jordan'larının içine çişini yaparken görürsün Ve sıradan Jordanlar değil...
When you wake up in the morning, and you go in the living room, and you catch her pissing inside of your Jordans. And not the regular Jordans.
Jords bir yıl ona çalıştı. Yemekler, para...
The Jordans have worked him for a year, dinners, money.
Jordan'ın bakıcısı.
The Jordans'au pair.
Jordan'ın bakıcısını alıp Paris'e gideceksin.
You took the Jordans'au pair to Paris.
Ellerini Jordan'larımdan çek!
Get your hands off my Jordans!
Ben Jordan derim.
I say Jordans.
Ona bir çift ayakkabı aldım.
I bought him a pair of Jordans.
Sıradan bir ayakkabı değil.
Not just a regular pair of Jordans.
Bunlar markanın özel serisiydi.
They were a special collector's edition pair of Jordans.
İnsanlar bu ayakkabıları almak için geceden kuyruğa gidiyordu.
You know, the kind of Jordans where people wait in line the night before just so they can buy these shoes.
Yepyeni basketbol ayakkabısı almıştım.
I got brand-new Air Jordans.
Ayakkabısı Jordan'ların önünde.
His shoe is in front of the Jordans.
Bu nasıl oluyor?
How you got an Avedon in front of the Jordans?
- Walter da Jordans giymiyor!
Walter's not wearing Jordans, either!
Kendinden Jordans'lı gibi bir şey bu.
That's like built-in Jordans.
- Anne yeni çıkan Air Jordans'lardan alabilir miyim?
Mom, can I get the new Air Jordans? - Wh...
Jordan'ları giymek harika bir fikirdi.
♪ I am not a puppet on your string ♪ [Nick] I got to say, wearing the Jordans was a great idea.