Karanlıkta traducir inglés
4,482 traducción paralela
Tilapyalar da karanlıkta neredeyse hiç göremez.
And the tilapia are almost blind in the darkness.
Artık karanlıkta saklanmak yok.
No more hiding in the dark
Ballarat'a, babamın evine döneceğim, karanlıkta bir ışık buldum yuvamı buldum beni gözettiğin, bana dost olduğun için teşekkür ederim.
I'm coming back to Ballarat, to my father's house, I have found a place of light in the darkness. I have found my home.
Yatak odamızda karanlıkta otuyorum ve...
I'm here in the dark in our bedroom and...
- Ve karanlıkta oturdum.
- And I sit in the dark.
Şimdi ise yağmur yağdığında üzülüyorum, çünkü tek düşünebildiğim o küçük vücutların çamur ve suyun arasında ciyaklamaları, tırmıklamaları ve karanlıkta boğulup gitmeleri.
But now I get so sad when it's wet out cos all I can think about is all these little bodies clawing and squeaking at the earth and the mud and the water and drowning in the dark.
Yıkılmış bir adamın görgü tanıklığı karanlıkta yapayalnız ve harap olmuş...
The eyewitness evidence of a broken man, alone and devastated in the dark...
Yani üç günlük korku karanlıkta bırakmak, kalp durduran ölüm.
So three days of fear capped up with a dark, heart-stopping death.
Karanlıkta uyanmasın diye lambayı yaktım.
'I lit the lamp so she wouldn't wake up in the dark.'
York'lu Edward bir şeytanın hızına sahip, karanlıkta hazırlanıp sislerin içinde işi bitiriyor.
Edward of York has the speed of the devil, he prepares in darkness, and conquers in mist.
Neyse, Hodgins kurbanın burnunda karanlıkta parıldayan bir boya izi buldu.
So far. Okay, Hodgins found traces of glow-in-the-dark au paint in the victim's nose.
Bilirsin, karanlıkta parlayan arabayı sürmek harika güvenli bir özelliktir, değil mi?
You know, driving a glow-in-the-dark car seems like an excellent safety feature, doesn't it?
Oraya gelip onları almamı ve karanlıkta bunca belanın içine sürüklememi mi istiyorsun?
You want me to come up there and get them... drive right through everything after dark?
Karanlıkta etrafı yokluyorum öyle.
Bumping around in the dark.
Şeytan karanlıkta güçleniyor.
Now, Lucifer thrives in darkness.
* Karanlıkta Dans'daki rolünü oynadın *
♪ you play a part ♪ ♪ dancer in the dark ♪
Genelde görme yeteneğimize bağımlıyız ama burada karanlıkta sanki farklı bir dünyadayım.
We're normally dependent on our sight, but down here in the darkness, it's a very different world.
Aradığım bu canlı, karanlıkta en kolay morötesi ışın kullanılarak bulunur.
The creature I'm looking for is easiest to find in the dark, using ultra-violet light.
Karanlıkta görülmeleri neredeyse imkansızdır. Bu yüzden akrep, takip için bir başka yol olan dokunma duyusunu geliştirmiştir.
It's almost impossible to see them in the dark, so the scorpion has evolved another way to track them down, by adapting its sense of touch.
Ama biz karanlıkta toplanmış oturuyoruz. Utanç ve suçlulukla dolu dar görüşlü mağara adamları gibi.
Yet we sit huddled in the dark like prudish cavemen, filled with shame and... and...
Bir keresinde bir dostum bana demişti ki... " Bizim işimizde karanlıkta yürürüz.
A friend once told me in our line of work we walk in the dark.
Ben de tüm gece karanlıkta oturdum.
I've been sitting in the dark all day, too.
Ama biz aşırı ahlaklı geçinen mağara adamları gibi karanlıkta çökmüş utanca bürünmüşüz.
And we rannicchiamo in the dark prudish as cavemen ashamed...
ABD küresel savaş sonrası karanlıkta parlayan ışık olması gerekiyor.
The US is supposed to be the shining light in the global post-war gloom.
Sonra cesedi tamamen karanlıkta kalan bir tabutun içine koyalım. Tabutu yerden yüksekte tutarız.
Later, we move the body into a coffin, in total darkness, suspended off the ground.
Gözcü karanlıkta davetsiz misafiri göremiyor.
The scout can't see the intruder in the darkness.
Karanlıkta kurtlar cesaretlerini kaybederler ve hırsız da rahatına bakar.
In the darkness, the wolves lose their nerve, and the thief helps herself.
Karanlıkta sikişmekten nefret ederim.
I hate fucking in the dark.
Yarın alaca karanlıkta aynı yerde olacağım.
Tomorrow I'll be at the same place at dusk.
Ezeli karanlıkta, ölü böceklerin ve gümüşi kabirlerin rüyalarına yatıyor.
In eternal darkness, he's dreaming of dead insects and silver tombs.
Karanlıkta La Spezia limanına gelmiş ve karaya çıkmışlar. Ülkenin iç kısımlarına ilerliyorlar.
They put into the port of La Spezia under cover of darkness and have disembarked, made their way inland.
Tamamen karanlıkta yaşamıyoruz Cesare.
We do not live entirely in the dark, Cesare.
- Ya karanlıkta oturmayı seviyor ya da burada değil.
Either he likes to sit silently in the dark or he's not in there.
Karanlıkta nasıl çıkış yolu bulacağız?
How can you even find your way out of the dark?
Hep böyle karanlıkta durmayacağız.
So it won't be dark for too much longer.
Dün gece karanlıkta tam bakamamıştım.
I didn't get a good look at it in the dark last night.
- Karanlıkta kalmışım gibi geliyor da.
You know what? I'm feeling a little bit dark.
Çocukken, karanlıkta parlayan muhteşem, büyülü yaratıklar olarak düşünürdük onları.
When I was a kid, we used to think they were these beautiful, magical creatures that would glow in the dark.
Karanlıkta ne yapacaksın burada?
What you gonna do here then?
Bana güven. O bir erkek ve hepimiz aynı şeyi isteriz az kumaş ve karanlıkta anlamaya çalışacağımız askılar.
Trust me, he's a dude, and we all like the same thing... a minimal amount of fabric with straps we can figure out in the dark.
- "Karanlıkta Bir Çığlık."
"A Cry in the Dark."
Ne için? Karanlıkta ameliyat yapamam.
I can't operate in the dark.
Kimse karanlıkta ameliyat yapmayacak.
No one is operating in the dark. Okay, just go.
Karanlıkta sezaryen olacağım.
We're having a C-section in the dark. Yes...
Karanlıkta insanları ameliyat edemem.
I am not operating on people in the dark.
Brooks. Karanlıkta ameliyat mı yapıyorsunuz yahu? Hem de eşinizi?
Dude, you're operating in the dark on your wife?
Bu karanlıkta kesin bir şey söylemek zor.
Well, in the dark like this, it's hard to be sure.
Karanlıkta çok farklı görünüyor burası.
This place looks so different in the dark.
- Karanlıkta buraya mı geldin?
- You walked here in the dark?
Karanlıkta, tuğla duvardan tam koluna.
In the arm, through a brick wall, in the dark?
Karımı karanlıkta kesmek de öyle.
How many babs have you delivered in your career,