Kayıp traducir inglés
25,127 traducción paralela
Uzayda kayıp bir nesneyi aramak gibi olur.
It'd be like trying to find it after it got lost in space.
Bir kaç Peloponez'i hesaba katmazsak... ve kayıp listesine posta gibi hissetmiyor diye bir tane daha ekleyecek değilim.
Give or take a few Peloponnesians... And I'm not about to add one to the loss column just because he doesn't feel like submitting.
Pekala, senden polisi arayıp kayıp vatandaş ilanı vermeni istiyorum.
Okay, I need you to call the police and file a missing persons report.
Kayıp iki çocuk için AMBER alarmı aldık.
We have an AMBER Alert out for two missing children.
Sadece kayıp kadının katilimiz olabileceğini söylüyorum.
No, I'm simply saying that the missing woman may well be our killer.
Kayıp olan kadın hayattaysa hemen işe koyulmalıyız.
we have to proceed as if this missing woman is still alive, okay? Yeah.
- Gerçekten bunu kayıp kadının yaptığını sanmıyorum Lucifer.
I really don't think it's the missing woman, Lucifer.
Külkedisiyle ilgili bir gelişme var mı diye kayıp kişiler departmanına bir bak.
Why don't you start with missing persons, see if there are any new leads on our Cinderella.
- Kayıp olduğunu bildirmediniz mi?
You didn't file a missing person's report?
Ne ara kötü niyetli kurttan kayıp kuzuya döndü bu kadın?
How did she go from big bad wolf to little lost lamb?
Sadece kayıp.
Just missing.
Yanıp sönen ışıkları çıkarıp birkaç kayıp ruh eklersen burası inanılmaz cehenneme benzer.
You know, if you take away the blinky lights and add some lost souls, this place bares a striking resemblance to Hell.
Kendisini çıkarınca, geriye kayıp bir yogi kalıyor.
Subtract him, we're missing one yogi.
Kendisi kayıp maktulümüz olabilir.
Could be our missing victim.
Manevi kayıp eşyalar gibi.
Spiritual lost and found.
Silah çantası kayıp.
Weapons bag is missing.
Kayıp bir şeyi fark ettin mi?
Notice anything missing?
Kimseye söyleyemeyiz. Ne eşlerimize, ne de uzun süredir kayıp olan kardeşlere.
Not spouses, not long-lost siblings.
Fred kayıp... kim bilir nerede.
Fred's gone... who knows where.
Kayıp sentetikleri bulduklarını söylediler.
They said they find missing Synths.
Kayıp mı oldun?
You're lost.
Başardık ama kayıp vermeden olmadı.
We were successful, but not without losses.
Fawcett vizyon sahibiydi ve kayıp urutu kabilesi'nin keşfi ile fawcett'in bilinen en son kamp yerini bulabilme şansımız var
Fawcett was a visionary, and, with the recent discovery of the lost Urutu tribe, we have a real opportunity to find Fawcett's last known camp.
Z'nin kayıp şehri.
The lost city of Z.
Bence kayıp şehrin nerede olduğunu söylüyor.
I think this is telling us where the lost city is.
Bu sadece hazine haritası değil kayıp şehrin tamamı!
It isn't just treasure, this is an entire city!
Beatles grubunun kayıp beşinci üyesi misin?
Right? Like you look like the lost fifth Beatle, my [bleep], that they just don't talk about.
Bir kayıp kişi ihbari yapmam lazım.
I need to report a missing person.
Bu da bize uzun zamandır kayıp olan Büyük İskender'in mezarını gösteren anahtarın yerine götürecek.
Which contains the key to the location of the long lost tomb of Alexander the Great.
Bu mevkiyi acilen korumamız gerekiyor,... ellerimiz arasından kayıp gitmeden önce
We need to protect this new site immediately, before some... criminal low life comes along
Domuz leşinin kalbi kayıp
The carcass does appear to be missing its heart.
Kayıp ve buldun.
Lost and found.
- Kayıp değil.
It's not lost.
Kayıp parçayı benim çaldığımı düşünüyordu.
She always thought I stole the missing piece.
Oğlum da kayıp.
My son is missing too.
Oğlu, bozuk yasa yüzünden kayıp.
His son is missing due to some corrupt act.
Bakanın küçük oğlu kayıp.
Home Minister's little son is missing.
Çocuğu kaçırıp, videoyu çeken adamın da küçük oğlu kayıp.
The man claiming responsibility for the video, even his little son is missing.
Tanıdığım adamın da küçük oğlu kayıp.
The man I knew, even his little son was missing.
Benim de oğlum kayıp.
My son is missing too.
# Yine de kayıp var mıdır?
♪ Yet is there loss after all?
Adam iki gündür kayıp.
He's been missing for two days.
Görünüşe bakılırsa, Kayıp Heykeller Bürosu'na rapor etsek iyi olacak.
Oh, looks like we better file a report with the Bureau of Missing Statues.
Endişelenme Marinella, yakında çıkacağım, kayıp zamanı telafi edeceğiz.
Don't worry, I'll be out soon, we'll make up for lost time.
Bu korkunç bir kayıp duygusuydu.
Horrible, senseless loss.
Üniversiteden döndüğümde, kayıp olmuştum, ne yapacağımı bilmiyordum.
- When I came back from college, I was at a loss what to do with myself.
Kayıp bir kızı bulmak için yardım istiyorduk.
We're looking for help finding a missing girl.
Artık Kayıp Kişiler'de çalışıyorsun?
You working Missing Persons now?
Ama yine de büyük bir kayıp.
But still, it's a loss.
Kayıtlara geçsin, benimle hiçbir ilgisi olmayan büyük bir kayıp.
- A loss which, for the record, I had nothing to do with.
Kayıp yok. Hareket halindeyiz. Tamam.
Zero casualties or loss of life, over.