Kisses traducir inglés
2,182 traducción paralela
Seni sevmek benim ibadetimdi Seni her öpüşümde İhtiraslı aşkın şanına yakışan
To adore you was my religion, and in your kisses I found the warmth which honored the love of passion
Ama sonra beni öpüyor.
And then he kisses me.
Yani Jesse seni öpünce taşınamıyorsun, seni atlatınca taşınamıyorsun.
It's just that you can't leave when Jesse kisses you, you can't leave when he ignores you.
Şöyle aptalca bir hayalim vardı. Kentte aşık olmak, kafelerde takılan, hoş bir erkek arkadaşı olan, onun elini tutup oracıkta onu öpüveren bir kız olmak istemiştim.
I had this stupid fantasy about being in love in the city and being that girl who hangs out in cafés and has a cute boyfriend and holds his hand and just kisses him right there and then...
Hepinizi uzaktan öpüyorum.
Air kisses all.
Kelebek öpücükleri, masa tenisi ve realite TV şovları tat vermiyor.
Da Vinci is dead to me. So are butterfly kisses, Ping-Pong and reality TV.
Gel bakalım.
[Kisses] Come on.
- Veda öpücükleri, ciddi olmalı.
- Goodbye kisses. It must be serious.
Yataklarınızdan zamanında kalkmış olsaydınız daha çok öpücük alırdınız.
If you could get out of bed at a proper time, you'd get plenty of kisses.
Çok öpüyorum aşkım.
Many kisses my love
Ben de öpüyorum.
Kisses
sezonları kucaklar ve öper.
Hugs the seasons, kisses each draft.
sezonlaru kucaklar ve öper.
Hugs the seasons, kisses each draft.
- Öpmek yok, tamam mı?
- No kisses, right?
Öptüm.
Kisses...
Peki kocam beni öptüğünde ne olacak?
What about when my husband kisses me?
Stevie de çok öpüyor.
Stevie sends kisses.
Sadece ufak bebiş öpücükleri kondurmak istiyordum, fazlasını değil.
I just wanted to give it little baby kisses, that's all I wanted. I didn't ask much.
Öptüm.
Kisses.
Zevk ve iş için ayrı öpüşmelerimin olduğunu sanmıyorum.
Well, I don't think I have different kisses for work and pleasure.
Bir kez daha öldürmüş olurum kocamı, bir kocaya açarsam yatağımı.
A second time I kill my husband dead, when second husband kisses me in bed.
Pis kokulu bir iki öpücükle, kırılası parmaklarıyla göğsünü gıdıklayarak, söyletsin sana her şeyi. Sözler soluk, soluk da cansa, canım çıkmadan tek söz çıkmaz ağzımdan. Deli olmadığımı, mahsus öyle göründüğümü.
And let him, for a pair of reechy kisses, or paddling in your neck with his damn'd fingers, make you to ravel all this matter out, that I essentially am not in madness, but mad in craft.
Ahmet ile Ayşe'nin gözlerinden, senin ellerinden öperim.
Love and kisses to Ahmet and Ayse. And my love and respects to you.
- Öpüşmek yok. Hastayım.
- No kisses. I'm sick.
Öpücüklerini özlüyorum senin!
I miss your kisses.
Dünyanın en zengin 99. adamı olmak zorunda değilsin.
You don't get to be 99th richest person in the world with hugs and kisses alone.
"Seni bûselerle teşmil etmek istiyorum."
"I want to cover you with kisses."
- Öpücüklerimizi ne zaman verecek?
When is she coming to give us our kisses?
Öpücükleriniz mi?
Huh, your kisses?
Öpücüğünüzü aldınız zaten.
You already got your kisses tonight.
- Hayır, seni öpen kızdan kaçıyorsun
You're the kind of guy who twitches when a girl kisses him.
# dokunuşumu hisset eğer gecelegin öpücügümü tatmak istiyorsan, Atla!
# And feel my touch # Jump, if you wanna taste my kisses in the night, then
Zıpla, Eğer gecelegin öpücügümü tatmak istiyorsan # aşkım için zıpla... #
# Jump, if you wanna taste My kisses in the night then # Jump for my love... #
Yemekler, veremeyeceğin iyi geceler öpücükleri.
The tucking in, the kisses good night you're not going to be able to give them.
Öpücüklerimi alabilir miyim?
So can I get some kisses?
Ama annem burada yok, öpücüklere ihtiyacımız var.
But Mommy isn't here, and we need our kisses.
Anne artık öpücüklerimizi alabilir miyiz?
Mommy, can we have our kisses now?
Birkaç saat sonra seni öperek uyandıracağım.
I'll wake you later with kisses.
# Öpücüğüyle öldürdü Sonra oradan uzaklaştı #
She killed it with kisses and from it she fled
Ve sonra da sarılmalar, öpücükler olacak ve varsa bir de helva.
" And then it will be all hugs and kisses and halva from there on out.
Beni dudaklarındaki tüm öpücüklerle öpsün.
Let him kiss me with the kisses of his mouth. "
Aslında iki öpücüktü. Hem bu gece bara geleceğini söyledi.
It was two kisses actually, and she's told me she's coming to the pub tonight
Yatağa geldiğinde beni öper elimi tutar ve "İyi geceler, tatlım." der.
When he comes to bed, he kisses me. Takes my hand, bids me "good night sweetheart".
Sabah olduğunda beni yine öper ve "Hoşça kal sevgilim" der.
Then, in the morning, he kisses me again. And says : farewell darling.
Öpüşmek dışında şeyler yaptım.
I tried other things without kisses.
Bilimsel camianın şimdi bana sarılıp öptüğünü sanmıyorum.
I don't expect that the scientific community now embraces and kisses me
Birlikte değiliz, beraber yaşıyoruz.
- [kisses] - we're not together.
öpüyorum.
Kisses.
iki öpücük artı iki öpücük... dört öpücük.
Two kisses plus two kisses... 4 kisses.
- Teşekkürler, baba.
[Kisses] thanks, dad.
Uzaktan öpüyorum.
Air kisses.