Kleenex traducir inglés
295 traducción paralela
Herhalde Bayan Perth Amboy'dur, bir tutam mendilledir yine.
Probably Miss Perth Amboy again with another load of Kleenex.
Kağıt mendil var.
I only have a Kleenex.
Orada insanları bizim kirli mendil atmamız gibi hapse atıyorlar.
They toss people in jail like we throw away Kleenex.
Kleenex'im var, ama...
I do have a Kleenex, but...
Ben de sadece kleenex var.
All I've got is kleenex
Kanuni açıdan bakıldığında, sütten çıkmış ak kaşık gibi.
As far as the law's concerned, he's clean as Kleenex.
- Kağıt mendil verebilir misiniz?
Could I have some Kleenex?
İsviçre saatiyle dolu bir koli.
A Kleenex box filled with Swiss watches.
Birden çok kişi de şaşırarak... sabahın 4'ünde, bu otobanda... çorapsız bir şekilde... ayaklarına bir çift boş ayakkabı kutusu geçirmiş... tuhaf bir iş adamı gördüklerini... iddia ediyorlar.
More than one bemused observer... claims to have seen the whimsical tycoon... at 4 : 00 in the morning, promenading this highway... with no socks on... and wearing, instead of shoes... a pair of empty Kleenex boxes.
Ve eğer ayağına kutu takıp gezdiğine ve salamlı sandviç hikayesine inandıysanız... buna da inanırsınız.
And if you can believe the ham sandwich and the Kleenex boxes... I guess you can swallow that.
Halime bak, kağıt mendil ver.
Christ, get me a Kleenex.
- Kağıt mendilin var mı?
- Do you have a Kleenex?
Sümüklü bir mendil eğer ayrılmak zorunda kalsak ne çok ağlayacağımı... aklıma getiriyor.
A snotty Kleenex made me realize how much I'd cw... if we ever had to part.
Sonra sizi kullanılmış bir mendil ya da öyle bir şey gibi kaldırıp attılar.
And so they just toss you into the heap like used kleenex.
Birkaç salak zombi sokaklarda tuvalet kağıdına bürünüp dolaşacak.
Some stupid zombies riding piles of Kleenex down the street?
- Peçeteydi.
- It was a Kleenex.
Böyle içmeye devam edersen zar gibi kalan midenin patlayacağını söylemişti.
He said that if you don't cut on drinking your stomach will crumble like wet Kleenex.
Bolca kağıt havlu al!
Plenty of Kleenex!
Sen bana hiçbir zaman bir Selpak bile ödünç vermedin.
You never even lent me a Kleenex.
- Bay Kleenex'i düşün. - Kim o?
Maybe that's part of the mystery.
Kocalar "Selpak" gibidir. Yumuşak, güçlü ve tek kullanımlık.
Husbands are like Kleenex, soft, strong, disposable.
22 yıllık emeğim aniden tuvalet kâğıdı gibi klozete atılıp sifon çekildi.
22 years of sweat and blood flushed down the toilet like a snotty ball of Kleenex.
Belki adam traş olurken suratını kesti ve mendil ararken kan kaybından öldü.
Maybe the guy cut himself shaving and bled to death looking for a Kleenex.
" Benim mendilimi al Şu rujunu temizle
" Here, take my Kleenex Wipe that lipstick away
Her yere Selpak atmışlar gibi kokuyor.
Sounds like the smell they put on Kleenex.
Dergiler, kağıt mendil... Ferahlatıcı, mide ilacı, ve nemli tuvalet kağıdı.
magazines, kleenex... breath mints, antacids, and moist towelettes.
Bana kalırsa, Kleenex ( amerikan mendili ) kullanacak.
for me, she'll use a kleenex.
Kağıt mendilin var mı?
Do you have a Kleenex?
Evet bugün yağmurlu bir gün ve yağmurlu bir günde oyun zamanı şimdi sevgili konuklar yazı-tura atın 10 kutu Kleenex kazanın yada bir keçi!
It's rainy day game time. Pin the tail on the guest. Win ten boxes of Kleenex or a billy goat!
- Mendil var mı?
- Kleenex, please.
Tabii, annesi gittiği her yere küçük toplar haline getirdiği mendilleri bırakıyor.
Of course, her mother does leave little wadded-up bits of Kleenex around wherever she goes...
Bize baya bir sargı bezi lazım, çünkü ortalık kan gölüne dönecek gibi.
We'll need lots of Kleenex'cause there's gonna be bloodshed.
- selpak, yapay deri.
Kleenex, Naugahyde.
Size selpak getireyim.
Let me get you some Kleenex.
Mendil.
A Kleenex.
Boş televizyon kutusundan çıkarak başlayıp mini minnacık bir selpak kutusuyla bitiriyordu.
She starts out with an empty TV shipping carton, and then she ends up with a little teeny-weeny Kleenex box right over...
Kâğıt mendil var mı?
You got a Kleenex? Ah, forget it.
- Bana kağıt mendil lazım.
- I need a Kleenex!
Bence Kleenex mendillerinin üzerinde küçük hedefler olmalı.
I think Kleenex ought to have little targets on them.
İyi olmaz mıydı mendilin tam ortasında hedef tahtası. Mendili bir spora dönüştürürdü arkadaşlarınızlayken falan.
Wouldn't that be a good idea, little bulls eyes right in the middle of the Kleenex, make it kind of sporting when you're with your friends.
Fakat üzüntü bize sadece gözyaşı havuzu ve bir kutu kağıt mendil verebilir.
But sorry's gonne get us but a pool of tears and a box of Kleenex.
- Mendilimi dışarı attım.
- I THREW MY KLEENEX OUT.
Sinirlendiğin zaman kağıt mendil çiğnemene ne dersin?
How about the way when you're nervous, you-you chew Kleenex?
Küçük bir kağıt mendil ya da öyle birşey.
A little Kleenex or something.
Söylesene Holling.
I can't find a Kleenex.
- Şu Kleenex kutularını da ayağımdan çıkart!
- And get these Kleenex boxes off my feet!
Her zaman peçeteyi hazır tutardı.
Always had the kleenex ready.
Diğer polisler masama selpak bırakıyorlardı.
Other cops left Kleenex on my desk.
Kullandığı mendili bıraksaydı, ne olacaktı, sevgili mi?
If he left a used Kleenex, what's that, a valentine?
- Evet, Bay Kleenex.
That's what the whole thing is about.
- Bir kaç Kleenex alacağım.
Buy some kleenex.