Komiserim traducir inglés
1,671 traducción paralela
Komiserim, size nasıl teşekkür edebilirim?
You already have.
Komiserim, Jessica sizinle konuşmak istiyor ama hastalığını düşünürsek bence iyi olmaz.
Lieutenant, Jessica wants to talk to you, but I'm not sure it's such a good idea, given her condition.
Komiserim, Kurumum Miami'de Kübalı-Amerikalıların çıkarları için hayati bir önem taşıyor.
Lieutenant, my foundation represents vital Cuban-American interests from Miami.
Üç yıl önce benim hayatımı kurtardın, Komiserim.
You saved my life three years ago, Lieutenant.
Komiserim, sana tamamen güveniyorum.
Lieutenant, I trust you completely.
- Kişisel sebeplerden ötürü komiserim.
HQ maybe? - Personal reasons, sergeant.
Komiserim gece vaktiydi ve görevde değildim.
Not enough music for you? - What music? - Last night's.
Komiserim.
Lieutenant.
Bakın komiserim, mahkeme Dr. Marsh'a gitmemi emretti.
Look, Lieutenant, the court ordered me to go to see Dr. Marsh.
Komiserim, annem benim yüzümden mi öldü?
Lieutenant... did I get my mom killed?
Çocuğun var mı komiserim?
You have children, Lieutenant?
Bir hayli ağır bir ekipman, komiserim. Yani, belki de...
Actually it's quite a bit of equipment, Captain, so... maybe,
Eğer bir polissen o zaman ben de bir komiserim!
If you're a cop, then I'm the police commissioner!
Komiserim.
Deputy.
Komiserim, bu cinayetlerle geçen yıl metruk evlerde bulunan cesetler arasında bağlantı var mı?
Commissioner, is there any connection between these murders and those in the vacant homes last year?
Komiserim, FBI'dan soruşturmaya katılmasını talep edecek misiniz?
Commissioner, are you asking the FBI to join in the investigation?
Komiserim. Dışarıda bir detektif sizi bekliyor. Acil olduğunu söyledi.
A detective's outside for you, says it's urgent.
Bak, ben komiserim.
Look, I'm an inspector.
Komiserim, rahip geldi.
Lieutenant, the priest is here. The priest?
Komiserim.
Hey, Lieutenant.
Bu saatte rahatsız ettiğim için çok özür dilerim Komiserim.
I'm really sorry to bother you, Sergeant, especially after hours.
Komiserim çekimleri görmek istiyoruz.
Inspector, we want to see the shooting.
Komiserim şüphelinin bir akrabası ile bir arkadaşı bizlerle.
Lieutenant, we have a relative and close friend of the suspect here.
Sizce birini öldürdüm mü Komiserim?
Lieutenant, do you think I killed somebody?
Nasıl yardım edebilirim Komiserim?
How can I help you, Lieutenant?
Haklısınız Komiserim ama onları görmek için okuldan kaçmıştım.
You're right, Lieutenant, but... I snuck out of school to see them.
- Benimle konuşmak mı istediniz Komiserim? - İstedim Avukat bey.
- You wanted to speak to me, Lieutenant?
Beni mi görmek istediniz Komiserim?
You wanted to see me, Lieutenant?
Komiserim, çok şükür.
Lieutenant, thank God.
- Komiserim, çok çirkin bir şey bu.
- Commissioner, this is outrageous. - Yeah.
Komiserim dinleyin!
Officer, listen!
Komiserim, arkadaşımız, gerçekten başı büyük belada!
Officer, our friend, she's really in big trouble!
Baş komiserim, virajı alamayınca şuradan aşağıya yuvarlanmış.
Chief, he couldn't take the curve and rolled down.
- Baş komiserim, cinayet mi sizce de?
Chief, do you think it is homicide?
- Var Baş komiserim.
- Yes chief.
- Alalım mı Baş komiserim?
- Should we take it chief?
Baş üstüne Baş komiserim.
Yes chief.
Komiserim, Lautrec'e gidelim.
Let's just go to Lautrec.
Komiserim, bu kötürümü daha önce de görmüştüm.
Commissioner, I've seen the cripple before.
Komiserim!
Commissioner!
Komiserim, özür dilerim Yüzbaşım!
Commissioner, sir! No, sorry, I mean, Chief Captain, sir!
- Evet komiserim.
- It is, lieutenant.
Her zamanki gibi, Komiserim.
- The usual, lieutenant.
Komiserim, şu talep formunu onaylayabilir miydiniz?
Uh, lieutenant, could you authorize this requisition?
Komiserim. Sophie canım, iyi misin?
Oh, Sophie, honey, are you okay?
Komiserim, lütfen yardım edin.
Lieutenant, please, I need your help.
Teşekkür ederim komiserim.
Thank you, Lieutenant.
Her şey yolunda mı komiserim?
¯ Todo good boss?
Özür dilerim komiserim, ama daha önce böyle bir şey görmemiştim. - Sizce onu önce öldürmüşler miydi? - Tanrım, umarım öyle olmuştur.
I can't have a drink or a child.
Komiserim!
Captain!
Sağ olun Komiserim. Dr. Price.
Dr. Price.